1. Ahmetin 14 rakamı ile inanılmaz bir bağı var. Tahta 14 yaşında ,14. Osmanlı padişahı olarak çıktı 14 yıl padişahlık yaptı. Vefat ettiğinde 14 ün iki katı yani 28 yaşındaydı
Sultan seccadesinin başında. Öylesine kendinden geçmiş, öylesine içten dua ediyor ki bizim varlığımızı hissetmiyor. Ellerini açmış, yana yakıla dua ediyor. "Rabbim!" diyor ısrarla "Rabbim!" deyip kıvrılıyor seccadesinde ve iplik iplik akan gözyaşları çenesinden süzülüyor. Padişahlığın sökmediği o yüce makamdan isteyeceğini istiyor;
- Allah'ım Mevla'm. Defalarca duamı kabul ettin. Beni düşman karşısında başarılı eyledin. N'olur? Yine duamı kabul ediver. Bir yağmur verip bu toz bulutunu üzerimizden kaldır ki, senin güzel adın için kafirle savaş edelim. Ya Rab! Beni Müslümanlara kurban eyle, tek islam or- dusunu perişan eyleme. İslam ordusuna zaferler nasip et. Ben canımı veririm. Tek sen kabul eyle!
Donup kalıyoruz padişahın duası karşısında. Israrla şehitliği istiyen sesi kulaklarımızdan bir türlü gitmiyor. Yapma be Sultanım! Sadece zafer için dua et. Şehitlik istersen bu milleti bırakıp da gitmen gerekir, onlar seni çok seviyorlar. Hatta sana Hüdavendigar adını da verenler onlar değil mi? Halkın seni babası gibi sevdiğinden sana Hüdavendigâr deyivermedi mi? Yapma! Bu milleti bırakma. Biz buruk bir kalple kendinden geçmiş dua eden Sultan'ı seyrederken sabahın diriltici nefesi ortalığı aydınlatmaya başladı. O toz bulutu silinip gitti, gönüllere ferahlık yapan çisil çisil bir yağmur geldi. Öyle zannettik ki Kosova Ovası'na yağan yağmur taneleri gece boyunca Sultan'ın ettiği dualara amin demekte.
Otuzbin Osmanlı askerine karşı altmışbin Haçlı karşı karşıya gelmiş Kosova Ovası'nda.