Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zeki Müren de bizi görecek mi
Zeki Müren de bizi görecek mi?
Reklam
Vizontele
Peki biz Zeki Müren'i görürken, Zeki Müren de bizi görecek mi?
Zeki Müren de bizi görecek mi¿ şeysi burdan geliyor sanırım :)
1951’de 21 milyon nüfuslu Türkiye’de sadece 320 bin evde radyo varken, İstanbul Radyosu’nda söylemeye başlamış. Cihaz satışları patlamış. Teknolojiye o kadar uzağız ki, radyo almak için dükkana gelenler, yanlış cihaz almamak için soruyormuş: “ Bu radyo Zeki Müren çalıyor mu?”
Zeki Müren de bizi görecek mi?
Televizyon Bunu bana İspanyol televizyonunun en popüler yüzlerinden biri olan Rosa Marfa Mateo anlattı. Küçük bir köyde yaşayan kadının biri ona mektup yazıp lütfen doğruyu söylemesini istemiş: "Ben sizi seyrederken, siz de beni seyrediyor musunuz?" Rosa Marfa bunu bana anlath ve ne cevap vereceğini bilmediğini söyledi.
Zeki Müren de bizi görecek mi?
Yorgunum. Bir çaya ve eski sana ihtiyacım yok. Sadece çay olsa yeter. Mümkün olacaklara göre ayarlıyorum ihtiyaç hissimi. Kendimi aciz duruma düşürmeye gerek yok. Antep fıstıklı çikolata almışlar bana. Biraz da uykum var zaten. Çiçekli ajanda sipariş ettim dört tane. İkisi sana olabilirdi. Ucuz atlattım dördü de bana. Çiçekli ajanda çay ve Antep fıstıklı çikolata. Eski sana ihtiyacım yok. Biraz uykum var.
Reklam
Zeki Müren de bizi görecek mi?
İnsanlar bildikleriyle anlattıklarıyla aldiklariyla ya da hayatındaki insanlarla övününce anlam veremiyorum. Sanki kendi kalitesi düşük de eksiklerini bunlarla tamamlama telaşında. Halbuki insana lazım olan iç huzur ve sağlam anlama kapasitesi. Bunlar oldukça insan hiçbir şey yapmayıp, saman gibi dursa da kalitesi belli olur. Bir de dedikleri gibi doğduğumuz ev kaderimiz meselesi var. Ruh dünyası doğuştan senarist ve psikopat olan insanların, imtihan olarak başka şeye ihtiyacı yok. Onlar her an imtihanlariyla nefes alırlar. Aynaya bakıp saatlerce varoluslarini sorgularlar. Fikirlerini anlatma ihtiyacı duyduğu yerde anlatmak istediklerini kelime denen şeyleri yanyana getirmek yoluyla anlatmak zorunda kalmalarina taaccüb ederler . Mücmelen yazamazlar bu yüzden. Anlattıkları şeyler karşı tarafta karşılık bulmayinca asabi olurlar. Korku ümit asabiyet üçgeninde koşmaktan nefes nefese kalmazlar, bir şeyleri yapmak zorunda kalmanin sıkıntısından patlarlar. Buna tıpta anamızağladıtropestoneji hastalığı deniyor.
Zeki Müren de bizi görecek mi?
Ortada dört dönüp kendime saklamaya çalıştığım insan şuan nerde napıyor haberim yok. Kendime saklamaya çalıştıkça kaybettim. Çünkü tercihi ben olmadım. İki seçenekten biri bensem daima ötekine kıymet verildi. Çünkü ben zaten olacak olandim, kalacak olandim. Her şeye rağmen kabul etmek zorunda kalacak olandim. Çok zorlandım kendi karakterimle. Beni
360 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Lüzum üzerine açıklama: Aşağıdaki bir taşlama (yergi,hiciv) denemesidir. Taşlama şiir şeklinde olsa da burada nesir tarzda bir özgünlük cesareti gösterilmektedir. Kitabı okuyanların daha çok lezzet alacağı düşünülmektedir. “Bir dal alıp çıkayım” ise derdiniz uyarıyorum: Yok öyle bir dünya, çooook uzun !!! Mide fesadı geçirtmeden
İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
İnsanlığın Yıldızının Parladığı AnlarStefan Zweig · Zeplin Kitaplar · 20175,6bin okunma
125 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.