senin üstün çekimin güvencemdir benim.
çünkü yüzünü gördüğüm sürece,
gündüzdür benim için gece,
gecenin karanlığında değilim öyleyse;
bu koru da dünyalardan yoksun değil,
benim gözümde çünkü o dünyaların hepsi sensin.
dünyalar burada bana bakarken
kim diyebilir yalnızım diye?
duygulu bir anda büyüttüğüm..
-şaşırdığım-
şiirlerden,eskimez güzelliklerden,
suskun tükenmez gülümsemelerden
-kaçırdığım-
katmer-katmer ördüğüm
bir sevi taşıdım sana.
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay.Başka yeteneklerimizi geliştirmiş,bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay.Daha çok çalışmış,sevmeyi daha iyi becermiş,paramızı daha iyi idare etmiş,daha popüler biri olmuş(...)olmayı dilemek çok kolay.
Edinemediğimiz arkadaşlara,yapamadığımız işlere,evlenmediğimiz insanlara,yapmadığımız çocuklara özlem duymak işten değil.Kendimizi başkalarının gözünden görmek ve olmamızı istedikleri bin bir kişiye dönüşmüş olmayı dilemek için en ufak bir çaba gerekmiyor.Pişmanlık duymak ve sonsuza,zamanımız doluncaya kadar duymaya devam etmek çok kolay.
Ama esas sorun yaşamadığımız için pişmanlık duyduğumuz hayatlar değil.Sorun pişmanlığın kendisi.Büzüşmemize,kuruyup kalmamıza,kendimizin ve bütün insanlığın en büyük düşmanı olduğumuzu hissetmemize neden olan,pişmanlığın ta kendisi.
Olmamız gereken tek bir kişi var.
Hissetmemiz gereken tek bir varoluş var.
Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz.Yaşadığımız her an sonsuz olası geleceğe gebe.
Onun için bu hayatımızdaki insanlara iyi davranalım.Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz.
doktorcuğum limon ağacı nasıldır bilir misin? şahane bir ağaçtır. ve limon çiçekleri muhteşemdir ama gel gör ki meyvesini dilin damağın kamaşmadan yiyemezsin. aşk da öyledir çocuğum doktorcuğum.
muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı,ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi.bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize,bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden,meydana çıkıyordu...biz ancak o zaman sahiden yaşamaya,-ruhumuzla yaşamaya-başlıyorduk.o zaman bütün tereddütler,hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek,birbirine koşuyordu.