Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dionysos

Dionysos
@AsmeVejiyaa
Dum vivimus vivamus !¡! Hîn dibim, jîn dibim û dîn dibim..! 1:4=1
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Dünyanın bütün karıncaları birleşirse”
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca romanının içinde barındırdığı fil ve karınca unsurları tamamen semboliktir. Roman içerisinde sömürgecilik ve sömürülme, toplumların nasıl asimile edildiği, nasıl yozlaştırıldığı, nasıl benliklerinin unutulduğu üzerine oldukça net bilgiler vardır. Bir dilin, o dili konuşan toplum için ne kadar önemli
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Toros Yayınları · 199410,3bin okunma
Reklam
50 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Ülkesindeki savaştan kaçarak İsviçre’ye sığınan Ferdinand, eşi Paula ile birlikte Zürih’te yaşamakta. Sanatına burada devam etmektedir. Her ne kadar Zürih’te özgür bir yaşam sürüyor olsa da; Ferdinand, kendisine ülkesinden gelecek savaş çağrısının tedirginliğini yaşamaktadır. Bu düşünce onun ve eşinin huzurunu kaçırmaktadır.  Çok geçmeden beklenen olur. Kendisini birliğine teslim olması için davet eden mektup gelir. Kendisini konsolosluğa çağırır. Mektubun gelmesinden sonra Ferdinand “ÖZGÜRLÜK” ile “MECBURİYET” arasında kalır. Özgürlük eşidir. Mecburiyet ise inanmadığı savaş… “Özgürlük” Ferdinand’ın tek isteği. Ancak savaşları başlatan o uğursuz makinenin özgürlük dağıtmak gibi bir derdi yok. Ferdinand, o dehşet saçan makine için diğer insanlar gibi sadece bir sayıdan ibaret.  Bütün hikâye boyunca Ferdinand vatanını, aslında kendisini arıyor. Yaratılmış benliği ile inşa etmeye çalıştığı benliği de ülkesi gibi savaştadır. Korkmayan, öldüren ve ölebilen bir erkek olmak istemediğini içindeki erkeğe itiraf etmek ancak eşi Paula’nın kendinden emin,  savaşa karşı duruşuyla ara ara mümkün olmaktadır. Haklı – haksız, doğru – yanlış olgularından ziyade kitapta yer alan şey, seçim yapmanın zor olduğu durumlarda insanın içinde bulunduğu ruh halinin tasviridir.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
İçinde birbirinden bağımsız beş öykü bulunuyor. Tek ortak noktaları ise hepsinin bir şekilde ölümle bitmesi. Kitap genel olarak sevgi üzerine kurulu ve insanın kalbinde yatan derin sevgi saplantılı bir hale dönüştüğünde onların başına umulmadık olaylar açabiliyor. Karakterler sevgiye hayatlarından soyutlanacak kadar hastalıklı yaklaşıyorlar. Ne kadar akıcı ve özgün olsalar da insanın ruhunu karartan, mutsuz eden, umudunu kıran bir yönü var öykülerin. Hele de arka arkaya okunduğunda...
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202167,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
56 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Tıpkı Frankz Kafka‘nın Dönüşüm hikayesindeki Gregor’un bir böceğe dönüşmesi gibi… Şaşalı hayatlar sonrası gelen çöküş ve sonrasındaki hiçlik. İktidar hırsı ile ülkeyi felakete sürükleyen bir soylunun, saraydan kovulması ve taşradaki sürgün günlerinde yaşadığı ruhsal bunalım... Darısı reisin başına :-) Kitabın sonundaki söz de aslında bu hikayeyi özetler niteliktedir; “Dünya tarihi, davetsiz misafirlere hoşgörü göstermez, kendi kahramanlarını kendisi seçer ve ne kadar çok çabalarsalar çabalasınlar o makama çağrılmayanları amansızca kovalar, kaderin arabasından yolda giderken düşen birisi bir daha asla onu yakalayamaz.”
Bir Çöküşün Öyküsü
Bir Çöküşün ÖyküsüStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202177,3bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
5 saatte okudu
Belirsizliğin Dehşeti!
Zweig, eserlerinde insana dair duyguları sıradan karakterlere uç boyutlarda yaşatarak enteresan bir dil ve anlatım tarzı ile karşımıza çıkmakta. Her bir kitabında konu aldığı duyguyu adım adım işleyerek öyle bir şekilde anlatır ki, okuyucuya iz bırakan, kendi ile kıyaslama yaptıran ve hayatını ayna gibi yansıtan bir eser haline dönüştürür. Zweig'
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103,2bin okunma
Reklam
64 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Herkes en azından bir parça delirir..
Amok koşucusu kendisinden yardım isteyen bir kadının yardım isteğini geri çeviren bir doktorun daha sonra bu karardan pişman olup saplantılı bir şekilde amok koşusuna yakalanmasını anlatır. Kadının kibirli ve kendinden ödün vermez hali doktoru bir hayli sinirlendirir. Ve sonunda kadını küçük düşürmek ve egosunu tatmin etmek için kibar bir dille, kendisine yalvarmasını ister. Son derece gururlu ve kibirli olan kadın bu durumu kabullenmez ve doktorun evini terk eder. Bunun üzerine, sonu gelmeyen amok koşusu başlar. Amok hastalığı, umutsuz ve depresif bir durumdan sonra bir nedeni olmadan ve en önemlisi işin varacağı sonuçları düşünmeden kim veya ne varsa zarar verme hali olarak karşımıza çıkıyor. Kişi, elinde zarar verecek bıçak, silah vb. nesneler ile zarar vermeye başlıyor ve çevresinde bir insan  ya da bir nesne kalmayana kadar koşuyor. Yorgunluktan yorulana kadar, kendisini yok edene kadar ya da bir başkasının kendisini yok edene kadar devam eder. Bu bir ölüme koşuş şekli, Amok Koşucusu. Kitabı okuduktan sonra, bir insanın hayatta bir şeyi bu kadar saplantılı bir şekilde istemesinin nasıl bir şey olduğunu düşünmeye çalıştım. Bir varlığa karşı o kadar büyük bir istek duyuyorsun ki kendi hayatın, kendi isteklerin, önemsiz birer detay oluveriyor. Uğrunda her şeyinizi, kimliğinizi, kişiliğinizi, gururunuzu kaybedeceğinizi bile bile yine de sahip olmak ister miydiniz ona? Bizi hayvanlardan ve diğer varlıklardan ayıran en önemli şey düşünebilmemiz ve içimizdeki dürtüleri kontrol edebilmemizdir aslında. Peki, bu dürtü kontrolünü ve düşünme yetisini kaybederek o zaman ne olur? Neye dönüşür insan?
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021111,8bin okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
"İçindeki insanlığı anlayan kişi, tüm insanlığı anlayacaktır."
Çoğu insan bu sıkıcı dünya atmosferi ile baş edemediğinden kişisel gelişim kitaplarına sarmış vaziyette. En popüler en tavsiye edilen kişisel gelişim kitaplarındaki sahtelik, plastik duygu ve tepeden akıl verme ne kadar bir iyilik hali verebilir bilemiyorum ama Olağanüstü Bir Gece isimli bu kitap gerçekten yaşama sevinci veriyor, yaşadığınızı hissettiriyor, ruhsal incinmelerinizi en iyi kişisel gelişim kitaplarından kat be kat fazla tamir ediyor. İnsana iyi geliyor yani. Roman kahramanımız altı saatlik bir zaman diliminde rutin burjuva hayatının dışına çıkmaya cesaret ederek içindeki suçluluğu, erdemi, iyiliği, kötülüğü, acıma duygusunu kısaca gerçek kendini ve ruhunu hissediyor ve okura hissettiriyor. Hayatı bir camın arkasında oturarak bir yağmuru seyretmekten öte bir şey olduğunu, camın arkasından çıkıp yağmur altında kalmadan onu hissedemeyeceğinizi anlatıyor bize.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,2bin okunma
68 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Tek Başına Aşk!
İsmini bilmediğimiz bir kadının tanınmış roman yazarı olan R’ye gönderdiği uzun bir mektuptan oluşmaktadır. Romanın ana kahramanları mektubu gönderen bir kadın ve alıcı bay R ‘den ibarettir. Bu kitapta, genel olarak bir ruh hali ve insan psikolojisini anlatıyor. Kadının duygusal çöküntülerini, hayatının iniş çıkışlarını ve ruh halindeki sürekli değişimi yansıtıyor. Adam gözünde yalnızca hayalet olan kadının, adama duyduğu koşulsuz aşkı konu alan kitap aslında psikolojiye dayanıyor. Platonik olan saplantı gibi gözükse de aslında saf ve temiz olan gerçek sevgiyi anlatıyor daha doğrusu iliklerinize kadar yaşatıyor. Zweig, bu kitapta aşkın psikolojik çözümlemesini yalnızca kadının iç dünyasından yola çıkarak yapmıştır. Bu aşk öyküsünde taraflar değil, sadece tek bir taraf vardır.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225bin okunma
83 syf.
10/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Zweig denince akla gelen ilk kitap 'Satranç'tır. Yazar bu kısa hikayesinde 2. Dünya Savaşı yıllarında Hitler faşizmi ve diğer devletler arasındaki savaşı ve bu savaş ile acı çeken,tükenen insanlığı "Satranç" metaforu ile anlatmaktadır. Kitap bir gemi yolculuğu sırasında geçer. Oyun olarak satranç; 2. Dünya Savaşını Satranç tahtası;
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237,6bin okunma
439 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İkinci ciltte bir yandan Tom Jones in başına gelen talihsiz olaylar anlatırken, diğer yandan sevdiği kadın Sophia nin babasının kendisini istemediği biriyle zorla evlendirme çabalarına karşı evden kaçışı ve Londradaki yaşamı anlatılır. Sophia varlıklı,güzel,erdemli ve dindar bir kadın olarak karşımıza çıkar. Istemediği biriyle evlenmek istemeyen Sophia nin bu tavrı o dönem açısından büyük 'ahlaksızlık' olarak kabul edilse de, inatla bu durumu kabul etmeyerek babasına karşı tavrını sürdürür. "Fielding'e bakıla­cak olursa, salt para çıkarlarını gözeterek kızını evlendiren bir ba­ba, onu yasal yoldan düpedüz fuhuşa zorlamaktadır. Sırf para uğ­runa bir kadınla evlenen, Biitil gibi bir erkek de , yasal yoldan o ka­dının servetine el koymak isteyen bir hırsızdan başka bir şey değil­dir." Fielding Tom Jones'da, evliliğe böyle bir açıdan bakan kendi ça­ğına hiç çekinmeden meydan okumaktadır. Bir tabu olarak kabul edilen bu ahlak durumunu alaya alıp, olabildiğince eleştirir. Kitabın sonunda da sevenlerin kavuşması, evlenmesi ve Sophia'nin mücadelesinin zaferle sona ermesi, dönemin yazarları için 'ahlaksızlığın ödüllendirilmesi' olarak eleştirilir. Dünyanın ilk gerçekçi romanı olarak kabul edilen, baştan sona neşeli bir hiciv tadında süren bu aşk romanını mutlaka okumanızı tavsiye ederim...
Tom Jones 2. Cilt
Tom Jones 2. CiltHenry Fielding · İletişim Yayınları · 199044 okunma
Reklam
548 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
"Bu romanda gü­neşli ve sevinç veren bir meltem eser sanki."
Yazıldığı dönem ahlaksız bir kitap olarak eleştiri oklarının hedefi olup edebiyat dünyasında deprem etkisi yaratan bir kitap Tom Jones. Hatta o dönem Ingiltere de meydana gelen iki deprem, bu kitabın ahlaksızlığı yüzünden tanrının ingiltere yi cezalandırması olarak değerlendirilmiştir. :-) Onsekiz bölümden oluşan romanda, annesi tarafından terkedilmiş, kimsesiz bir bebeğin büyümesi, aşık olması, türlü felaketlerden, maceralardan sonra hem sevdiğine hem de mutluluğa kavuşması anlatılır. Erdem ve erdemsizlik, iyilik ve kötülük tarzındaki ahlaki durumların sürekli irdelendiği serüvenlerde, kahramanımız Tom Jones’un başı bir türlü dertten kurtulmaz. Tom Jones, "sürükleyici" denilen türde bir serüven romanıdır; oku­yucuyu duygulandırdığı kadar, hatta belki duygulandırdığından da fazla güldüren bir komedyadır; on sekizinci yüzyılın ilk yarısında in­giliz toplumunun töre ve geleneklerini yansıtan gerçekçi bir belge­dir; yazıldığı çağı, kimi zaman ağırbaşlılıkla, çoğu zaman da gülümseyerek yargılayan bir taşlamadır. Dönemin iki yüzlü ahlak anlayışını eleştiren yazar, ahlakin ve erdemin insan doğasında olduğunu, temiz bir yürekte bulunabileceğini Tom Jones üzerinden dile getirir.
Tom Jones 1.Cilt
Tom Jones 1.CiltHenry Fielding · İletişim Yayınları · 1990164 okunma
262 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Franco faşizmine karşı 1936’nın Temmuz’unda başlayan İspanya iç Savaşı’na cumhuriyetçilerin safında POUM (Birleşik Marksist İşçi Partisi) milisi olarak katılan Orwell'in savaş sürecini bizzat tanıklığı ile anlattığı kitaptır. Henüz savaşın devam ettiği süreçte yazdığı bu kitaptaki temel amacı Orwell şöyle dile getirmektedir: "Sahtekârlığın
Katalonya’ya Selam
Katalonya’ya SelamGeorge Orwell · Bgst Yayınları · 20121,462 okunma
344 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Orwell'in Burma'da polis teşkilatında beş yıl boyunca görev yaptığı dönemde tanık olduğu olaylardan etkilenerek yazdığı otobiyografik özellikler taşıyan bir eserdir. Ingiliz somurgeciliginin içyüzünü göstermesi ve yerli halkın nasıl aşağılık bir köle olarak görüldüğünü eleştirel bir dille yansıtması bakımından önemli bir eserdir. Burma
Burma Günleri
Burma GünleriGeorge Orwell · Can Yayınları · 20043,134 okunma
255 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Açlık, yoksulluk, evsizlik, işsizlik ve sefalet dolu bir yaşam. Orwell in kendi hayatından izler taşıyan, Paris ve Londra daki sefalet dolu yaşamını anlattığı, fakirliği dibine kadar hissettiren bir eser. Kapitalizm ile doğadan koparılıp kent yaşamına sürüklenen insanın hayatta kalma mücadelesi. Çalışacak iş, kalacak yer ve yiyecek bir şeyler bulma arayışı.. En doğal ihtiyaçlarını bile karşılayamayan insani çaresizlik. Modern toplumda aslında köleliğin kaldırılmadigi, aksine şekil değiştirerek eskisinden daha beter bi halde devam ettiğini gözler önüne seriyor...
Paris ve Londra'da Beş Parasız
Paris ve Londra'da Beş ParasızGeorge Orwell · İthaki Yayınları · 20046,4bin okunma
160 syf.
7/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
"...Erkeğin eşini öldürdüğü tek hayvan türü insandır..."
"İnsan nasıl insan oldu?" Darwin in düşüncelerinden etkilenen Jack London, bu romanında 'Darwin'ci bir bakış açısıyla ilkel yaşamı ve insanın insan olma serüvenini bir gencin gördüğü rüyalar şeklinde anlatmaya çalışmıştır. Eğlenceli bir macera şeklinde okunabilecek güzel bir tarih öncesi kurgu kitabı... Roman modern çağda yaşayan bir insanın rüyasında, tarih öncesi yaşamı hayal edip gördüğü düşleri aktarması şeklindeki bir teknikle anlatılır. İlk başta bunları anlamlandırmakta zorluk çekse de eğitimi sırasında ırk hafızası gibi konularda aldığı derslerden yola çıkarak rüyalarını anlamlandırmaya başlar. Buna göre rüyalarda düşmesi ilkel atalarından ona kalmış bir mirastır. Bildiğimiz anlamıyla insanın, yani Homo Sapiens in gelişmeye başladığı, ve bu türün tek kaygısının, karınlarını doyurmak, vahşi hayvanlara yem olmamak ve uyuyacak yer bulmak olan, yüksek ağaçlarda, dar girişli mağaralarda ve ilkel komünler halinde yaşadıkları çağları anlatmaktadır...
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201918,7bin okunma
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.