Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Begüm
Begüm
@Bgmbgm
Edebiyat varsa umut vardır...
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Lisans
Ankara
Ankara
1026 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Neden, neden yordun bizi bu kadar değerli Serkan Karaismailoğlu?
İlk kitap müthişti. Her şey yerli yerinde... Hem bilgilendik hem heyecanlandık hem meraklandık. İkinci kitabı merakla bekledik. 2.de ufaktan hayal kırıklığı yaşamıştım ama 3.de tamam olur demiştim kendi kendime öyle güzel bir kitap gelir ki 1.yi bile geçer demiştim amaaaaaa... Kocaman büsbüyük hayal kırıklığı oldu. Yahu neden bu kadar detay neden bu kadar bilgi karmaşası?
Roman yazdı yazar sandık ama bu bayağı akademik kitap olmuş!
Neyse fazla uzatmayayım ama ben bitirmek için kitabı cidden zorladım kendimi... Bi yerde bağlar mı kendine acaba dedim ama yok gitmedi beni çok sıktı.
Bilime ilgisi olan ya da detayı seven okurlar belki hoşlanmıştır. Ben sevemedim, saygılar.
Tavsiye eder miyim? Hayır!
Detaylarında boğulmayacağım bir kitap diliyorum kendime...
Çile...
Necip Fazıl KISAKÜSEK; 1904'te doğup 1983'te vefat etmiş, 12 yaşındayken annesi hasta olduğu vakitte annesinin dileği üzerine şair olmaya karar vermiş bir insan. Bu, istek üzerine yapılacak bir şey değil elbette o da bunun farkında. Fakat onun bahanesi bu: hasta yatağında annem istedi ve ben şair oldum diyor.
Necip Fazıl, edebiyat dünyasında islami mistik şairlerden biri olarak bilinir. Çünkü ilk şiirlerinde hissedilen dini içerik, tekke-tasavvuf etkisi ve Yunus Emre havası içindedir. Sonrasında felsefe ve psikoloji ilimlerinden yararlanarak şiirlerini tadına doyum olmaz bir hale getirmiştir. Dindar bir şair oluşunu şiirlerini okurken size sürekli söyler. Hem zikrederek hem hissettirerek yapar bunu. Allah, ilah,peygamber, Kur'an onun şiirlerinde sık sık kullandığı kelimelerdendir.
Bu kitapta 16 bölüm var. Giriş kısmında şair kendinden neden şair olduğundan bahseder. Son bölümde ise şiir poetikasına yer vermiştir. Her bir bölüm kendi içinde ayrı güzel. Söyleyecek çok şey var aslında lakin lafı dolandırmaya cümleleri girift hale sokmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Herkese tavsiye ediyorum. Şiirle kalın.
Hayatımda okuduğum ilk küçürek öykü kitabı. Eee okumuşken Türk edebiyatındaki temsilcisinden okumak gerek diye düşündüm, okudum ve iyi ki de okudum diyorum.
Minik minik öykülerle bu kitap insanın içini ısıtıyor. Bazı öyküler bir sayfa bazısı sadece bir cümle. Yazar bunu yaparak okuyucuyu aktif hale getiriyor ki asıl mesele de bu. Düşünmeye itiyor insanı. Bir cümle verdim başını sonunu sen düşün diyor. Okurken çokça gülümsedim bazı hikayelerde hüzünlendim ben bu küçürek öyküleri pek sevdim :)
Herkese tavsiye ediyorum ve şimdiden iyi okumalar diliyorum. :)
Okur Takip Önerileri
OĞUZ ATAY... TEHLİKELİ OYUNLAR PEŞİNDE :)
Postmodernist yazar okumak zordur çoğu zaman. Kullanılan anlatım teknikleri (bilinçakışı, parodi, pastiş...) anlamayı da okumayı da zorlaştırır. Lakin eğer biraz bilginiz varsa teknik açıdan ve iyi okuyucu iseniz o roman tadından yenmez.
İşte bu bu roman da onlardan biri.
Bu kitapta hiçbir şey tesadüf değil. Başkahraman Hikmet Benol'un soyadına dikkat ettiniz mi? "Ben-ol" yani kendi benliğini arayan ya da ondan kurtulmak isteyen bir adam diyebiliriz.
Bu adam 3 boyutlu bir adamdır. Gerçek ile hayal arasında gider gelir. "Kendi" ni aramak, bulmak için eşinden ayrılır ; bir gecekonduya yerleşir. Gecekondu burda onun bilinçaltına yansıtır. Hatta ve hatta sürekli Albayım dediği Hüsamettin Tombay da aslında onun iç benliğidir.
...
Roman tahlili gibi başlayan incelememi daha fazla uzatıp ip ucu vermeyeyim.
Anlayana güzellikler katan bu romanı herkese tavsiye ediyorum elbette ama Oğuz Atay okumadan önce mutlaka Yusuf Atılgan okumanız gerektiğini unutmayın. Oğuz Atay ve onun tekniğini anlamak Atılgan'dan geçiyor diyebiliriz.
Şimdiden iyi okumalar diliyorum...
tek kelime ile muhteşemdi.
Her bir şiir birer inci...
Her biri ince ince dokunmuş birer hayat...
Herkesin kendini bulabileceği mutlaka bir kelime, cümle, dize yahut şiir mutlaka bu kitapta var.
Özellikle son dönemlerde şiddete uğrayan kadınlarla ilgili bir çığlık olan iki mükemmel şiir beni en çok etkileyen. Sayfa 26 "Maktel" şiiri ve sayfa 57 "Kadın
Eser; Türk edebiyatının 1860-1923 yılları arasındaki modernleşme ve gelişmesini anlatmak üzere yazılmış, ilk başta "Philologia Turcicae Funsamenta"da Fransızca olarak yer almış sonra Türkiye'de yayımlanmış bir eser.
Kitap daha çok edebiyat öğrenci ve öğretmenlerinin edindiği ders kitabıdır ve 5 bölümden oluşmuştur.
1. Tanzimat Devri Edebiyatı
2. Servet-i Fünun Devri
3. Servet-i Fünun Dışındaki Edebiyat
4. Fecr-i Ati Devri
5. Milli Edebiyat Devri
Yani diğer edebiyat kaynaklarındaki gibi Cumhuriyet Dönemi bu kitapta yer almıyor. Yeni Türk edebiyatı el kitabı (kollektif yay.) gibi detaylı ve bol örnekli bir kitap da değil. Bu 5 dönem genel hatlarıyla verilmiş. Bir edebiyat öğrencisi iseniz ve bu kitabı almayı düşünüyorsanız bu koşulları düşünerek alın derim.
İyi okumalar. :)
Bu dünyada paran kadar adamsın :(
Martın Eden...
Bu kitabı bu denli beğeneceğimi düşünmezdim. Yaşanmışlıklar eklendikçe kitap çok daha değerleniyor bende. Çünkü bizi anlatıyor, insanları, insanların acımasızlığını, paraya düşkünlüğünü, kötülüklerini ve daha nicesini. İnsana dair çook şeyi bulabiliyorsunuz kitapta. Okudukça güzelliğine güzellik katıyor. Bazı yerlerde tekrire
Geç kalınmış bir kitap.
Eğer Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar adlı kitabını okumak istiyorsanız kesinlikle ona giden bir yol, basamak Yusuf Atılgan Ayak Adam. Çünkü sayfa 183'te bir tutamak sorunu var. Buradan yola çıkarak yazıyor Tutunamayanlar adlı o ünlü romanını.
Kitaba gelecek olursak...
Bu incelememi bekleyenler vardı özellikle onların dikkatli okumasını rica ediyorum. :) kitap beklediğiniz gibi sıkıcı değil. Hatta bir yere kadar sabredildiğinde oldukça sürükleyici. Bence kitabın zirve kısmı 149.sayfadan sonrası.
Nice kitap okudum böyle sabredince güzel olan. Bu da onlardan. Başkahraman C.
Adının tam verilmemesi bile bence bir şeyin göstergesi. Bu adam sıkıntılar içinde. Her şeyi anlamlandırmaya, anlamaya çalışıyor, anlaşılmak istiyor ama nafile. Özellikle evlilikle ilgili olan düşünceleri oldukça yerinde. Hayatı, sosyal yaşantıyı, kalıpları ve birçok şeyi öyle güzel sorgulayıp eleştiriyor ki...
Hele ki o babasının anlatıldığı bölüm var ya... İşte orada ben bittim. Evet dedim işte bu C bundan dolayı böyle bir adam. (çok da spoiler vermek istemiyorum :))
Ayrıca kitap şu ana kadar okuduğum kitaplarda teknik açıdan okuduğum en iyi kitap diyebilirim. Bilinçakışı, iç monolog, diyalog, geriye dönüş, günlük, mektup birçok şey mükemmel verilmiş.
Daha ne diyeyim ki kesinlikle ertelenmeden okuması gereken bir kitap. Sıkıcı olduğunu düşünen arkadaşların sadece bir yere kadar sabretmesi gerekiyor. Sonrası tadından yenmiyor :)
İyi okumalar diliyorum, kitapla kalın :)
Yahya Kemal'in bu şiir kitabı klasik tarzda yazdığı şiirlerden oluşuyor. Yani eğer divan edebiyatını, mazmunları, Arapça ve Farsçayı bilmiyor, anlamıyorsanız bu kitaptan hiçbir şey anlamayacaksınız,uyarayım. Eser 6 bölüm. İçinde gazeller, musammatlar, şarkılar bulunmakta.
Ahmet Hamdi Tanpınar : " O, sadece yeni bir dil bulmamış, eski dili de ayıklamış, basit hayallerin zaruriyetiyle nesre kaçan unsurlarını ve Türkçenin bünyesine uymayan, asırlık yürüyüşünde dil zevkinin kabul etmediği lügat ve deyişleri atmış, sadece zekiyle hatta bir çeşit dokunma, yani derinden gelen hisle eski Türkçeyi temizlemiştir. " demiştir Yahya Kemal için. Eski Türkçeyi dönemine göre evet oldukça temizlemiş fakat günümüz Türkiye Türkçesi ile yazmamıştır bu şiirlerini. Dili oldukça hala ağırdır bu şiirlerinde.
O yüzden tekrar uyarıyorum. Okumak istiyorsanız elinizde bir Osmanlı Türkçesi lügatı olmalı :) ama seviyorsanız böyle dilli eserleri mutlaka okumalı Yahya Kemal tadına da varmalısınız doyasıya.
Şiirle kalın, hoşça kalın :)
Emre Ay...
Dikkat Dikkat!
Bu şair, bu kitap, bu inceleme benim için çok özel ve çok değerli. :)
Şu ana kadar birçok inceleme yaptım fakat bu inceleme oldukça farklı bir inceleme olacak.
Öncelikle biraz yazardan bahsetmek istiyorum.
Emre Ay : 1994 yılında doğdu. Gazi Üniversitesi Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü ve Anadolu Üniversitesi Sosyal Hizmetler
"Yani bu, edebi bir eserden ziyade günahlarımın kefaretini ödemek oldu. " diyor sayfa 138'de Dostoyevski.
Bu kitap için olan yorumum da bu cümleden farksız değil.
F. M. Dostoyevski'nin dili inanılmaz... Kitap oldukça akıcı, sürükleyici. Okurken asla sıkılmayacağınız bir kitap.
İlk başta yer altından bahsediyor, güzel tespitler var. Oldukça fazla istifham, hatta tecahül-i arif sanatı var. Fakat sorunun içinde cevap, cevabın içinde soru var da diyebiliriz.
Farklı bir kitap. Bu kitapta güzel bir üslupla karşı karşıya kalıyorsunuz.
Bazı kısımlar oldukça üzücü ve düşündürücü.
Ayrıca bu roman "Yalnızlık" kelimesini anlatıyordu sanki. Tam bir roman demek güç daha çok deneme tadı aldım ben hatta yer yer felsefe esintileri...
Roman deyince kalıplaşmış bir kalıp var zihmimde. Bu kafamdaki kalıba uyan bir kitap değildi. Ama dediğim gibi sıkılmadan beğenerek okuduğum bir kitap oldu.
Tavsiye ederim,okunması gerekenler arasında.
Hoşça kalın, kitapla kalın :)
Mukadderat mı?
Ne yani cidden kaderi mi insanların bu yaşadığı her şey. İyisiyle kötüsüyle?
Peki ya neden iyi kader ve kötü kader diye bir şey var? Bazı insanlara hayat neden hiç gülmüyor?
İnce ince işledi ruhuma kitap... Sorgulattı yine... Düşündürttü... zenginliği, fakirliği, vicdansızlığı, pis nefsi, insanların insanlıktan yoksunluğunu ve daha birçok şeyi.
Sabahattin Ali, beni yine şaşırtmadı.
1930'lu yıllarda bu romanı yazmış yazar. O yıllarda da aynı şeyler yaşanırmış demek değişen pek bir şey yokmuş. Şimdi diyeceksiniz ki :"Yav hocam bu roman, roman gerçek değil. Bunlar kurgu." ben de size diyeceğim ki romanın var olabilmesi için yaşanan bir şeylerin var olabilmesi gerek. Bu adam gördüklerini kurgulayarak yazıyor. Romanda anlatılanların çoğu yaşanmış şeylerdir emin olabilirsiniz. Gerçeküstü bir şey göremedim ben. Sene olmuş 2020 biz hala bu ve buna benzer hatta daha üstünde nice şeyler yaşıyoruz.
Olan da garibana oluyor, kimsesize oluyor her zamanki gibi.
Bana bu roman o kadar çok şey hissettirdi ki... Bilemedim hangisini yazsam.
Ama hissettirdiği duygu en çok isyan oldu galiba. Bağırıp çağırasım var. Yeter artık diyesim var. Hay ben böyle kadere, böyle dünyaya, böyle işleyişe, böyle sisteme, böyle ... Neyse işte birçok şeye isyan edesim var.
Yazık oldu... Neyse çok da isyan edip kitapla ilgili kopya vermeyeyim.
Mutlaka okunması gereken bir kitap. Herkese tavsiye ediyorum. Şimdiden iyi okumalar. :)
Kitapla kalın...
Bu kitaba başlar başlamaz şaşırdım önce." Yok artık!" dedim ve hemen incelemelere bakmak istedim birçok insanın 10 üzerinden 10 verdiğini görünce şaşkınlığım daha da arttı.
Neden mi?
Çünkü değerli okurlar, bu okuduğum en basit hikaye kitabıydı. Hikaye okumayı pek sevmem özellikle okuduğum hikaye Çehov tarzı hikaye ise hiç sevmem ama bu hikaye Maupassant tarzı bir hikaye kitabıydı. Yani olay başlıyor, gelişiyor ve nihayete eriyor.
Beni şaşırtan bir diğer şey ise dünyaca ünlü Rus yazar Tolstoy'un öykü kitabı bu. Sanırım beklentim çok yüksekti. Hikayeyi okumaya başlayınca sonunun ne olacağını ilk paragrafta veya sayfadan anlayabilceğiniz hikayeler, çocuk masalı gibi bir kurgu...
Büyük hayal kırıklığı yarattı bu kitap.
Her öykünün sonunda sanki masalmış gibi bir de kıssadan hisseler vardı. :) kendimi çocuk masalı okur gibi hissettim.
Ayrıca hayata bu kadar toz pembe mi bakıyor gerçekten bu hikayeyi okuyup 10 verenler bilemiyorum. Ben de iyimser, pozitif bir insanım ama fazla geldi bana çok fazla.
Tolstoy'un dine düşkün olduğunu duymuştum. Hikayeleri okuyunca gayet net bir şekilde anladım ki doğruymuş. Bayağı inançlı bir yazar. Bunu hikayelerine yansıtmış ve hikayeleri sanırım bu yüzden inançla, duygularla vs ile bağdaştırıyor.
Beğendiğim birkaç kısım, cümle oldu. Onları da paylaştım zaten. Bir hikaye kitabından toplasan bu kadar çıktı yani...
Uzun bir süre Tolstoy okumayı düşünmüyorum.
Okumak istetenlere iyi okumalar diliyorum :)
Kitabı tavsiye etmiyorum. :)
İncelemeyi kısa tuttum,spoiler vermek istemedim. :)
Pıa Mater adlı kitabını bir solukta okuyuvermiştim Serkan Karaismailoğlu'nun. Bu kitabı da büyük bir merakla ve heyecanla bekliyordum. Çıkar çıkmaz da aldım fakat azıcık hayal kırıklığına uğradım sanırım. İlk kitabı daha güzeldi sanki. Bu kitapta bayağı bir bilimkurguya kaymış. Kitabı bir bilimkurgu filmi izler gibi okudum. Bu kötü bir şey değil elbet ama ilk kitaptaki edebilikten uzaklaşmış geldi bana. Bir de
kitabın ilk 150 hatta 200 sayfası sıkıcı geldi diyebilirim. Hadi gir artık olaya dedim durdum. Sonlara doğru zirve yaptı, olaylar oldukça girift bir hal aldı. Bakalım Dura Mater nasıl olacak? Merakla bekliyorum.
Herkese şimdiden iyi okumalar diliyorum. :)
İnce Memed...
Hiç rüyanızda bir romanı gördünüz mü, romanı tamamiyle her şeyiyle yaşadınız mı?
Inanın benim ilk oluyor. Zaten kitabı okurken inanılmaz etkilenen ben bir de üstüne rüyamda gördüm.
Karakter tahlilleri o kadar iyi, o kadar ince işlenmiş ki... Özellikle sevdiğim karakterler gülünce güldüm, üzülünce üzüldüm, sinirlenince sinirlendim.
Bir ağanın, köylülere yaptığı zulüm üzerine köyün gençlerinden ince Memed'in dağa çıkması, eşkıya oluşu sonrasında geçen olaylar anlatılıyor kitapta.
Yapılan zulmü günümüzde siyasi veya sosyal olarak oldukça özdeşleştirmek mümkün. Aslında şu anda yaşanılan durumların da bu kitaptakinden pek farkı yok. Başımızda bir ağa yok ama...
Neyse bir kitap platformunda siyaset yapmak niyetinde değilim.
Ince Memed'in bir seri oluşu ve dört kitaptan oluşması bazı okurların gözünü korkutmuş. Bana yazanlar da oldu bunu tahmin de edebiliyorum açıkçası. Fakat hiç korkutmasın gözünüzü. Kitap öyle bir içini alıyor ki sizi... Zaten kolay kolay elinizden kitabı bırakamıyorsunuz.
Yaşar Kemal'in inanılmaz sürükleyici, akıcı, sade ve anlaşılır üslubu asla bıraktırmıyor kitabı hatta okumaktan gözleriniz ağrılayabilir :)
Kitap ve içeriği hakkında söylenecek çok şey var lakin sanırım sığdıramam tüm düşüncelerimi buraya.
Ön yargılarınızdan bir an önce sıyrılıp edinin bu seriyi ve tez vakitte başlayın okumaya.
Herkese İyi okumalar diliyorum...
kitapla kalın... :)
