Bu kadar mahrem bir aşk hikayesi okumamıştım.
Kitabın sonunu getirmek istemedim, her satırda R. ben olsaydım bu mektubu okurken yaşayacağım hayal kırıklığımı, düşeceğim boşluğu, şaşkınlığımı, hayranlığımı ve daha çok şey düşündüm..
Birde, bilinmeyen kadın'ın trajik, yürek burkan bekleyişini düşündüm..
Bence, vefat etmiş olan babasının sevgi eksikliğini çocuk yaşta hissetme arzusu ile R.'ye olan ilgisi psikolojik bi hayranlıkla başlayıp zaman geçtikçe hissettiği sevgi, alaka açlığını hayallerinde R.'yi süsleyip doyum sağlamaya çalışıyor, ulaşamadığı sevgiyi saplantı haline getirip içinden çıkamadığı bu hayranlığa hayatını adıyor.
Mektubun sonunda yapılabilecek hiç bir şeyin olmayışı ne büyük çaresizlik ki insanı vicdanen yorup hayatını sorgulayıp hatta içinde kaybolacağı düşüncelerin ağırlığı ile kimbilir ne zaman kendine geleceğini (tabi merhamet taşıyan bir R. adına..) düşününce keşke bu kadar gururlu olmasaydın be Kadın diyesim geliyor.
Kesinlikle okuyun! 1saatinizi almaz ama içinizden bir ömür çıkmayacak öykü.
Daktilo tutan o parmaklar, onca kelime arasında doğru sözcükleri yan yana getirip, içimi açar gibi duygularımı yaşattığın için, yaşadığım zamandan aykırı utopik bir hayatın atmosferini tamda ihtiyaç duyduğum (8aylık bebeğimden kendime ayırdığım) zamanda göz yaşlarımı sel eden aşkı "aşk" tadında anlatan derin ve akıcı fikirlerini okuduğum için mutluyum beni bu denli mutlu ettiğin için teşekkür ederim Stefan!