Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nida

“Mutlu ailenin tarifi üç aşağı beş yukarı aynıdır” derdi, “ama bir de mutsuz ailelere bak, hiçbiri diğerine benzemez.” (s. 28)
Reklam
“Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiçbir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yoktu.” (s.122)
Tâ Adem atamızdan bu yana sürüp gelen zaman bitti; mekân değişti. [s. 143]

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir yolculuk vardı, hep vardı, her şey bir yolculuktu. Bu yolculukta beni hep izleyen, en olmadık yerde karşıma çıkıverecekmiş gibi yapan, sonra kaybolan, kaybolduğu için de kendini aratan bir bakış gördüm; suçtan günahtan çoktan arınmış yumuşak bir bakış... Ben o bakış olabilmek isterdim. O kadar çok istedim ki bunları, o dünyada yaşadığıma inanasım geldi. Hayır, inanmaya gerek bile yoktu; orada yaşıyordum ben.
Ama en mutlu ânı işaret ettiğimizde, onun çoktan geçmişte kaldığını, bir daha gelmeyeceğini, bu yüzden bize acı verdiğini de biliriz. Bu acıyı dayanılabilir kılan tek şey, o altın andan kalma bir eşyaya sahip olmaktır. Mutlu anlardan geriye kalan eşyalar, o anların hatıralarını, renklerini, dokunma ve görme zevklerini bize o mutluluğu yaşatan kişilerden çok daha sadakatle sararlar.’’
Reklam
’Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu.’’
Gelenekti; yenenler, yenilenlere her türlü fenalığı yapma hakkına sahipti.
Onu tarif edilemez bir biçimde sevdiğimi,tarif edilemediği için nasıl sevdiğimin anlaşılamadiğini, anlaşılamamış bir şeyin arkadasında ifadesiz dikilip duran siluetimin benzer biçimde dikilebilen bir odunu bile anlamlı kılabilme yeteneğini,alemin yetenekli odunlara olan zaafını ve belki de bu nedenle aslen intihari bir gidiş olarak yola çıkmış iken, gerçeğin ta kendisi ve hatta bizatihi hakikat olarak dönüp geldiğimi.
Sayfa 39
Rahattim.Cıscıbıl,tığ teber şahı merdandım.İnce damarlarım görünüyordu.Ruhum ve sırlarımın bir kısmı.
Sayfa 38
"Müzeyyen,"dedim, sende hicran yarasından derin yara mı var ?"Verdiği cevabı alıp suda eritip, yemeklerden sonra bir kaşık ."Ben böyleyim." Birden,gidip düz ovada keklik avlama fikri geldi.
Sayfa 37
Reklam
Semerkand'i ,Floransa'yi,Buhara'yi,Roma'yi ve Kudüs'u görmeden ölmeyin.
Sayfa 91 - Kronik
Yokluğunun gürültüsünden sağır olacağım.
Sayfa 48
Hiçbir hayal seni kurmaya yetmiyor.
Sayfa 48
Dengbejler artık ölüyor. Zaman,artık dengbejlerin öldüğü bir zaman. Zaman, endüstriyel gelişmenin, hızlı yaşamın, reklamin, paranın, pazarın ve pazarlamanın egemen olduğu bir zaman.Zaman,para, pazar , reklam için devamlı üretilen, pompalanan yapay sözün zamanı.Bu tür söz tarafından rehin alındığımiz ,bu tür sözün yaşamamıza yön verdiği bir zaman. Elbette bu zamanda dengbejlere yer yok . Dengbejlerin kelamina yer yok.Zaman,içi boşaltılmış anlamını, gücünü ve saygınlığını yitirmiş kelamın egemen olduğu bir zaman.
Sayfa 118
"Gidiyorum,ama henüz dile gelmemiş bir hakikati bırakıyorsam,bu hakikat beni arayıp bulacak ve ben bir kez daha,geri döneceğim".
Sayfa 47
Evliliğe Dair Ölümün ak kanatları ömrünüzü dağıtıp savurduğunda birlikte olacaksınız.Evet Tanrı'nin sessiz belleğinde birlikte olacaksınız. Fakat bırakın mesafeler olsun birlikteliğinizde.Birakin dans etsin göklerin rüzgarları aranizda.Birbirinizi sevin ama aşkı pranga eylemeyin.Birakin ruhlarınızin kıyıları arasında dalgalanan bir deniz olsun aşk. Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinizine ekmeğinizi verin ama aynı ekmekten yemeyin.Şarkı söyleyip dans edin birlikte, eğlenin, ama yalniz başınıza olun ikiniz de.
Sayfa 8
Reklam
Bağlar bahçeler yeşillenince yüreğimden hüzün çekilir, gönlüm şenlenirdi. Sevgili dostum,ne zaman bahar gelir, toprağında çimen biterse o zaman gel.
Sayfa 184
"Soyuna benzemeyen makbul değildir, aslını unutma."
Sayfa 181
Hasan Memendi'ye, birgün Sultan Mahmud'un dünyalar güzeli onca cariyesi varken neden Eyaz'i sevdiğini sordular."Üstelik Eyaz güzel değil" diye eklediler. "Gönül sevdiğini güzel görür" diye cevap verdi. Sultan'a sevdiğinin çirkinliği güzellik, Kötülüğü de iyilik görünür. Sevgisiz bakılınca Yusuf bile çirkindir. Şeytana muhabbet gözüyle bakınca onu melek sanırsın..
Sayfa 155
Bir bakıma da bu, bana yetecekti galiba.Geri kalanını da kalbim yapacaktı.Gazeteler sık sık,topluma olan bir borçtan bahsediyorlardı.Onlara göre bu borcu ödemek lazımdı.Fakat bu, hayal gücüne hitap eden bir şey değil.Asil önemli olan bir kaçma imkanı değişmez ve şaşmaz bir gidişatın dışına atlayış umudun bütün şanslarını taşıyan delice bir koşuştu.Tabii umut, koşup girerken bir sokağın köşesinde ,daha kurşun havadayken vurulup ölmekti.
Sayfa 99