Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülse

Eski nef­retim yok oluyor, ayda bir saat yokluyor sadece, o da babam artık dayanmakta zorlandığını, her geçen gün daha çok müşterinin şehir merkezinde alışveriş yaptığını anlatıp sızlandığında, ne kadar yorgun olduklarını gör­düğümde. Nefret ettiğim benim. Onların sırtında yük­seldim, tezgahın gerisinde didinip duruyorlar, bir de üs­tüne onları hor görüyorum... Peki neye yaradı, tek bir yakın arkadaşım yok, kimseye bağlanamıyorum ... Sinek­ler dönüp duruyor on yıldır değişmeyen, yamru yumru, eski peynir fanusunun üzerinde. Belki de benim yüzüm­ den daha güzel bir bakkal sahibi olamadılar. Clopart Sokağı'nda ömür tüketiyorlar. Onlar için yapabileceğim bir şey yok ya da hayır, var, edebiyat fakültesine girmem onları mutlu edecek.
Reklam
Diğerleri, yani bu dünyanın içinde olmayanlar, fakültedeki Bornin gibiler mesela, oturdukları yerden atıp tutarlar, sade vatandaşın diliymiş, sıradan insanların harika sağduyusuymuş, halkın saf duygularıymış... Sade yaşam, köylü bilgeliği, küçük esnaf filozofluğu, entelek­tüel saçmalığından başka bir şey değil, bunları asla ana­larından babalarından görmediler, evdeki hizmetçi ya da tesisatçıyı kastetmiyorum, aynı şey değil, sahilde otobüs beklerken sosisli sandviçe yumulup kağıdıyla beraber ısırmaya, Le Herisson okurken kahkahalarla gülmeye, geğirip sonra "çok özür" demeye benzemez, çok farklı bir şey. On dört yaşında, buradan asla çıkamayacağım diye düşünürsünüz, hatta bunları aklınızdan geçirmeye bile cesaret edemezsiniz. Şimdi dile getirebiliyorum, ar­tık daha kolay, Bornin'le aynı yerdeyim, böyle bir ortam­da yetiştirildiğime kimse inanmaz. Bir tek ben.
Tanrım sen bilirsin, hangi an, hangi gün duvarla­rın rengi çirkin görünmeye, yatak odasındaki tuvalet kovası pis kokmaya başladı, ne zaman gariban ihtiyarlar beş para etmez, ayyaş moruklara dönüştü... Annemle ba­bama benzeyeceğim diye ne zaman delice korkuya ka­pıldım... Bir günde olmadı, büyük bir kopuş anı yok.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Küçük şeyleri unutamayanlar, en geri hatıraları da unutamayanlardır. Hafızalarının bu bahtsız kuvveti karşısında hiçbir memleket, hiçbir vatan tutamadan her yeri, her şeyi severek öleceklerdir.
Sayfa 111Kitabı okudu
Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra
Sayfa 198Kitabı okudu
Reklam
Modern hayat ölüm düşüncesinden uzaklaşmayı emreder!
Hayatını sahiplenmemek varlığının bir kaza olmasına izin vermek demektir.
Sayfa 260Kitabı okudu
Ama hep sevip hem de nefret ettiğin biri tarafından kuşatılmanın ne olduğunu bilirim.
Sayfa 254Kitabı okudu
Bir ortamda "proje" kelimesi birden çok geçiyorsa, hayata geçmez. Aynı kişi ha bire "proje" diyorsa kendi çayını öde, kalk.
2022'nin son alıntısı
Bu söyleyeceklerimi sakın unutmayın! Bu dünya öyle bir yer ki... Sizi barıştıran her kimse, savaştıran da odur! ... Ve sizi her kim doyuruyorsa, bilin ki aç bırakan da odur!
Sayfa 339Kitabı okudu
Reklam
Oysa herhangi bir devlet başkanı kadar umursamaz olmalı bir cerrah. Kesinlikle olmak zorunda! Ne bileyim, bir yerlerde savaş çıkarmış herhangi bir devlet başkanı gibi olmalı mesela. Tam da başkan gibi şunu kendine rahatlıkla söyleyebilmeli: düşünme o suratı yanmış bebekleri. Ayağı kopan, bağırsağı parçalanan o bebekleri düşünme. Sen işine bak! Düşünme hiçbirini! Siktir et o bebekleri!
'Ruhunun selamati için çaresizce kendini kandırmak' diye bir şey olmasaydı, ben icat ederdim.
Sayfa 230Kitabı okudu
İnandığımız yalanlar hayatta kalmamızı sağlarken söylediğimiz yalanlar yaşam kalitemizi arttırır.
Sayfa 286Kitabı okudu
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.