Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Uçuşkan Çelebi

500 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabın ingilizcesini lisenin başlarında, yani daha -hav ar yu? +fayn tenks end yu. cümlelerini yeni yeni kurmaya başlarken zorla okutmuşlardı. yarım yamalak, cümlenin başını anlayıp sonuna gelindiğinde başını unuttuğun bir ingilizceyle bu kitaptan ne anlanabilirse onu anlamıştım tabi doğal olarak. anladığım tek şey o zamanlar "heathcliff şerefsizin önde gideni, isabella gariban ve masum, catherine bahtsız ve roman boyunca doğan bütün çocuklar bedeviydi.. sonraları "lan madem bu kitabı bana şırıngayla enjekte ettiler neden türkçe'sini okumuyorum? merak ettim olaylar nasıl gelişmiş" diyerek kitabı baştan adam gibi okumaya karar verdim... karakterler açısından değişen bir şey olmadı, heathcliff yine şerefsiz, isabella yine garibandı. ancak tabi anlayabildiğin bir dille okunduğunda kitap insana daha bir zevk veriyor diyebilirim.. Neyse kitabın bende bıraktığı kronolojik izlere gelince şöyle sıralayabilirim.. kitap başlarda biraz sıkıcı da olsa ilerleyen safhalarda son derece akıcıydı, bir o kadar da hüzünlü ve karamsar ilerliyordu tabiki... tam da "oh bee hele şükür sevenler buluştu, ayırmayın lan sevenleri" dediğim anda bir şeyler oluyor, ne bileyim ingiltere'yi sel falan götürüyor, işler tekrardan sarpa sarıyor. Romanın böylesine karamsar olması da tabi ki insanı derinden etkiliyor, etkilerken de okuma isteğinin ateşini hep canlı tutuyor. kesinlikle tavsiye edilebileceğim bir eser …
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Martı Yayınları · 201242bin okunma
Reklam
500 syf.
·
Puan vermedi
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë
8.1/10 · 42bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yer altından notlar 18
Geçen hafta her gurme you tuberın ziyaret ettiği ünlü bir restaurantta yemek yedik arkadaşlarla; tabi bildiğin hayvan gibi yedik masanın üzerinde soslar,ıslak mendiller peçeteler felan... yemek bitti ben hepsini tabağımın içine toplamaya başladım arkadaşlarımda bana bakıp gülerek 'ne yapıyorsun?' dediler.. tüm çöpleri tabağa koydum ve
Yer altından notlar-17
Salı akşamından kalan onca uykusuzluğa rağmen,dün sabah 08 gibi gözümü açtım. Günlerdir planlıyormuşçasına gayretli bir eforla sırt çantamı toplayıp bisikletle 75 km yol katedip belgrad ormanına ulaştım. Ormanın en sakin kısmına doğru yürüyüp çadırı kurdum..Önce bir şeyler atıştırdım, biraz şiir biraz saramago okudum. Ateşi yakıp bir litre kadar kahve demledim,geceden iz kalmasın diye doyasıya içtim. defterimi çıkarıp bir şeyler çizdim, bir şeyler yazdım,yazdıklarımı yanımdaki ağacın kovuğuna iliştirirken,ilk günkü gibi için için ağladım.... Biraz gülce duru ile düet yaptım.hayatımda büyük bir iz bırakmış bir geçmiş sevgiliyle tanışmamın sembolik yıldönümünü kutladım. ve günün kafa dinleme, sakinleşme arzusunun neden ileri geldiğini fark edip birazda rahatladım.Tanışmamızın kendisi için nice güzel şeyi ifade ettiğini söyleyen bir geçmiş sevgili.. onun mutluluğunu istemekle, yanında olmasını istemenin bencilliğinin arasında sıkışarak, o çizgide dururken ayaklarını kesen bıçakların acısı ile… neyse konu hiç istemediğim yere gidiyor..susmalıyım havayı kararttığıma ikna olduktan sonra düşük viteste aheste aheste eve dönerken..ormanda çekmeyen telefonumun ilk sinyali bulmasıyla bir kaç arkadaştan gelen whatsapp mesajlarını yanıtlayıp sabahta beri beni aradıklarını ve telefonumun çekmediğini sinkaflı küfürler eşliğinde işittim. etrafımdaki kimseye anlatmaya tenezzül etmeyip bunu yalnızca buraya iliştirmek istedim. geçmiş insanlar geçen günle anılıyor, bunu fark ettim. gelecek olan günlerin güzelliğinin umuduyla bugünü de kapattım..
Reklam
Yer Altından Notlar 16
Cumartesi akşamı arkadaşlarla sohbet ederken konu çocuklukta gördüğümüz, travmatik rüyalara geldi..Arkadaşların yarı erotik yarı fantastik rüyalarından sonra benimkinden bahsettim sırası gelince...rüyayı gördüğümde herhalde 11-12 yaşlarında felanım. bu arada o zamanlar sürekli Gölcüğe amcamlara gider, benden 14 yaş büyük olan, sosyal hayata dair
Yer Altından Notlar 15
Geçtiğimiz ay başvurduğum uluslararası dergiden hakemlik teklifi geldi.Sevindin mi?!! Hayır..Bu kadar işin içinde neden böyle bir işe kalkıştım anlamadım..Neyse dün akşam oradan gelen ilk makaleyi inceliyordum.. ulan literatür araştırmasında her paragrafı ingilizce'den çize çize ben yıldım. neyse, uygulamalı çalışmalara geldim, dımdızlak. bi elektron mikroskobu görüntüsü bile yok. adamlar excel dosyalarını düzenlemiş, yalandan iki grafik iliştirmiş, şişire şişire 20 sayfaya çıkarıp göndermiş makaleyi..Tabi önyargı oluşmaması adına ilk sayfada yazarların isimlerine, kurumlarına vs. bakmamıştım.. açıp bir baktım ki 4 yazarın ikisi türk hatta birisi doçent, biriside doktorayı yeni bitirmiş. Konuyu uzatmıyayım …adres belirterek kaymayı tercih etmiyorum :)) gerekli de bulmuyorum. Anadolu’daki üniversitelerin tamamı kapatılmalıdır.Afedersiniz ahırdan bozma, doçentin bile mühendisliğin bilimin ne olduğundan haberi olmayan yerde ne mühendis yetişir ne de en ufak bilim kırıntısı oluşur..Lütfen aksini iddia etmeyin yoksa gökten meteor gibi “nah” gelebilir.. Kendi üniversite hayatımdaki arkadaşlarıma bilimsel olarak baktığımda erkeklerin bir çoğu kol kaslarındaki gelişim(özellikle sağ kol)kızlar ise çatlayana kadar ağlamalar, ilk aşklar, ilk darbeler felan işte..
197 syf.
7/10 puan verdi
Çavdar Tarlasında Çocuklar'ı döver. bence...Kitabın içeriğinde envai çeşit mükemmel tespit barındıran kitap ve insanı ıslatıp ıslatıp yaşamın sert duvarlarına çarptıran, ağzını burnunu dümdüz eden kitap diyebilirim.. Mesela "çirkin bir insanla yaşıyorsanız, bir süre sonra o insanı çirkin olduğu için de seversiniz" diyen kitap.Onca yıldır hiç bir şeyi ayrı bir sevgiyle sevmediğimizi anne terliği gibi totomuza vuran kitap.daha yazmak istemiyorum.. yoksa buraya kitabı yazmam gerekecek. hala okumamış olan varsa bilsin ki, ziyandadır. Bende ki etkisini tek bir cümle ile yazıyorum.. "Ulan bi daha annem benden bi şey istediğinde "of ya" dersem allah beni bildiği gibi yapsın "
Onca Yoksulluk Varken
Onca Yoksulluk VarkenRomain Gary (Emile Ajar) · Agora Kitaplığı · 20093,294 okunma
354 syf.
·
Puan vermedi
Aylardır her elime aldığımda anılarımın en özeline beni yaklaştıran kitaba başladım... “Drina Köprüsü” Bitti:?!?! Özet: Kitap bir yana...Çok özlemişim..
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 20185,6bin okunma
74 syf.
·
Puan vermedi
bu muazzam ve içi ponçik duygusal (aslında ben onlara pesimist gotikler diyorum) , entelektüel, cahillerin yüreğine korku salan 1000k üyelerinin bir solukta okuduğu !! kitapların en başında "Dönüşüm'ü" görünce, geçmişe dönüp bir inceleme/anı paylaşmak istedim.. Lise birinci sınıftayım.. Franz Kafka'nın dönüşüm kitabı ortalıklarda dolaşıyor, herkes deliler gibi okuyor felan.. ben, muhsin, kemal ve Hayati hemen ortaklaşa aldık bu kitabı ve okuduk. kitabı uzun süre içerisinde okuyup sindirmeye çalıştık. beynimizin içinde uzunca süreler fırtınalar koptu... en sonunda bir parkta oturup kitap üzerine muhabbet ederken daha derin bilgiler almak için ortaya bir fikir attım. çocuklara benim bi kafkaesk arkadaşım var, yürüyün ona gidelim dedim. hemen kabul ettiler. Arkadaşın evine girdik. girer girmez bize söylediği ilk şey bana Raskolnikov deyin oldu. lan o değil, franz kafka için geldik dedim, haa dedi ve bizi terasa davet etti. dönüşüm kitabını bir solukta okuyup bitirdiğini söyledi. lafa devam edecekken sözünü kesip kitabın içerisindeki sosyal sitemleri, aidiyet duygusunu, dışlanmayı ve daha birçok noktanın üzerine dikkat çekerek bir beyin fırtınası başlatmaya çalıştım...ancak arkadaşım "böcük oluyor yau, böcük oluyor" dedi kısaca.. senin bir solukta okuyacağın kitaba sokayım dedim ve arkadaşlarımı alarak bir hışımla oradan çıktım. sokağa çıktığımızda terastan kafkaesk ne ulan, kafkasım zaten ben diye bağırıyor ve arkada yöresel bir müzikle dans ediyordu..
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222,2bin okunma
93 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.