Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tamar

272 syf.
9/10 puan verdi
''Cesur Yeni Dünya bakış açınıza göre ya kusursuz bir dünya ütopyası ya da onun çirkin bir zıttı, bir distopyadır: sakinleri güzel, hastalıklarla endişelerden uzak ve muaftır, ama kabul edilemez bulacağımız bir şekilde.'' diye yazmış Margaret Atwood kitabın sunuş bölümünde. Ben de okurken bir ütopya mı yoksa bir distopya mı olduğu konusunda kararsız kalanlardanım. Fakat her iki durumda da etkileyici, sürükleyici, ayrıntılarındaki özen ile hayrete düşürücü bir roman. Günümüz dünyasının kitapta anlatılan dünyaya evrildiğini görmek ise oldukça ürpertici.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,4bin okunma
Reklam
112 syf.
8/10 puan verdi
Günümüz tıp dünyasında kadınların yeri olsa da, bu duruma gelene kadar kadınlar, bir çok engeli geçmek zorunda kaldılar. Kitap, Batı dünyasında, kadın sağlıkçıların, erkek egemen otoritelerin baskıları altında, günümüze kadar verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Önce kilise, sonra devlet tarafından organize bir şekilde yok edilmeye çalışılan kadın şifacılar, yıllarca cadı olarak itham ediliyor ve öldürülüyorlar. Bu sebeple de asırlar boyu kadınlar arasında aktarılan kadim, şifa bilgileri yok oluyor. Tıp biliminin resmileşip, üniversitelerde öğretilmeye başlanmasıyla, kadınlar, başka bir mücadeleye daha başlıyor çünkü bu üniversitelerde, onlara yer yok!. Akademik bilgilerle bunaltmayan, görsellerle desteklenen kitabın, anlatımı basit ve akıcı. Severek okuduğum bu kitabı, konuyla ilgilenenler için gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Cadılar, Ebeler ve Hemşireler
Cadılar, Ebeler ve HemşirelerBarbara Ehrenreich · Pinhan Yayıncılık · 2023260 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Unutuyoruz daha çok unutturuluyoruz belki de... Modern dünyanın, tüketim alışkanlıkları ve bunlar için ödediğimiz bedel: unutmak. Kitap, bellek üzerinden hayatımızda vazgeçtiklerimizi anlatıyor. Aslına bakacak olursanız geniş bir araştırmanın özetini okuyoruz; kimi zaman farkında bile olmadan yaptığımız tüketim alışkanlıklarımızın, bize dayatılan öğretiler olduğunu fark ederek...
Modernite Nasıl Unutturur
Modernite Nasıl UnuttururPaul Connerton · Sel Yayıncılık · 201485 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
7/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Orijinal ismi '' Yorklu Bir Gemici Robinson Crusoe'un Kendisi Tarafından Yazılan Hayatı ve Tuhaf Şaşırtıcı Serüvenleri'' olan kitap aslen gerçek bir hikayeye dayanmaktadır. Alexander Selkirk adlı denizci, çalıştığı geminin kaptanıyla tartışır ve bir adaya bırakılır. Yaklaşık beş yıl boyunca yalnız yaşadığı bu adadan kurtarıldıktan sonra hikayesini her yerde anlatır. Defoe'nun da bu hikayeden esinlendiği düşünülmektedir. Farklı bakış açılarıyla okunduğunda, farklı hikayeler anlatan bir roman; Robinson Crusoe. Bir çocuk gözüyle bakıldığında bir macera romanı; yalnız başına bir adada geçirilen yıllar ve kurtuluşun hikayesi.. Benim için ise öncelikle bir kahramanlık hikayesi. Yalnız başına bir adada 28 yıl 2 ay 19 gün yaşayan, çalışkanlığı, iradesi ve bütün zorluklara karşı ümitsizliğe kapılmamasıyla örnek alınacak bir kahraman Robinson Crusoe. Fakat kitabı bitirip, üzerine düşündüğümde, fark ettim ki aslında bize o dönem için baskın bakış açısı olan ''beyaz adamın'' gücünü anlatıyor; hayvanları evcilleştiriyor, elindeki malzemelerle aletler yapıyor, doğa Onu yenemiyor... Bir diğer nokta ki bence en önemlisi kendinden olmayan ''vahşi halka'' bakış açısıyla kendi kibrini gözler önüne seriyor oluşu. Ve bu vahşi halkın elinden kurtardığı, Cuma adını verdiği yerliye karşı tutumu, Cuma'nın kendisine koşulsuz itaati, Cuma'ya medeniyeti öğretmesi; hepsi başlı başına beyaz adama birer övgü. Her ne kadar filmlerinden dolayı hikayeyi biliyor olsam da, okuduğumda bilmediğim yönleriyle tanıştığım bir roman oldu benim için.
Robinson Crusoe
Robinson CrusoeDaniel Defoe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,8bin okunma
104 syf.
7/10 puan verdi
Venedik'te ölüm 1971 yılında sinemaya da uyarlanan bir Thomas Mann eseri. Hikayenin tamamı neredeyse Venedik'te geçiyor. Bendeki, romantik ve güzel Venedik imajına karşılık pis, kokulu, hastalıkla boğuşan bir Venedik okumak beni şaşırttı. Ana karakter olan Gustav Von Aschenbach, Münih'ten Venedik'e gelir. Bir otele yerleşir. Bu otelde gördüğü, güzelliğine övgüler düzdüğü, 14 yaşında bir oğlan çocuğuna aşık olur ve bu çocuğun peşinden ayrılamaz; hem çocuğun hem de çevredekilerin dikkatini çekme pahasına. Yazar, Gustav'ın çocuğa olan duygularını oldukça etkileyici ve gerçek bir biçimde yazıya dökmüş; öyle ki kitabın otobiyografik öğeler taşıdığını düşündürttü. Oldukça uzun cümleler ve betimlemeler özellikle okumayı zorlaştırıyor. Thomas Mann ile tanıştığım bu roman, rahatsız edici konusuna rağmen, bende, yazarın diğer romanlarını okumak için bir merak oluşturdu.
Venedik'te Ölüm
Venedik'te ÖlümThomas Mann · Can Yayınları · 20073,624 okunma
Reklam
136 syf.
7/10 puan verdi
Finlandiya bugün gerek eğitim, gerek özgürlükler, gerekse ekonomi değerlendirmelerinde ilk sıralarda yer alan bir ülke .Peki Finlandiya bugün ki başarısını nasıl elde etti? 18. yy. başları hatta 19 yy. ortalarına kadar kültürü karanlık, havasız bir zindandaki zayıf bir bitki gibi soluk ve zayıftı diye tasvir ediyor Finlandiya'yı yazar. Sıtma ve tüberkülozun sıklıkla görüldüğü, eğitim durumunun ise vasat olduğu bir ülke.. 1811'de Finlerin yönetiminin İsveç'ten, Rusya'ya geçmesiyle birlikte, John Snellman'ın liderliğinde bir aydınlanma başlıyor ülkede. Snellman dönemin aydınlarına verdiği konferanslarla başlattığı hareketi, ülkenin bütün kurumlarına yayıyor .Öğretmenlere, din görevlilerine ilham verici konuşmalar yaparak onları da dahil ediyor bu harekete ve halkın en alt tabakasından devletin en üst kurumlarına kadar meydana gelen değişime şahit oluyoruz. Edebi bir roman değil, dili basit, okuması kolay. Hayranlıkla okudum; hiç umudun olmadığı bir durumda her zaman, bir çıkış yolu bulunabileceğini...
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202299,6bin okunma
283 syf.
6/10 puan verdi
Bir biyografik roman olmasına rağmen, hikaye içinde başka bir hikaye olarak yazmış Oğuz Atay kitabı. Mustafa İnan'ın öğrenme ve öğretme arzusunu sonuna kadar hissettim. Bir bilim adamı olmasının yanında İnan'ın çok yönlü kişiliğine de şahit oluyoruz okurken. Müzikten, tarihe, kelimelerin kökenlerine kadar bir çok konu ile ilgili İnan. Oğuz Atay'ın kaleminden okumak ta başka bir pencereden bakmamızı da sağlıyor hem Mustafa İnan'a hem de bilime. ''Bilimin ya da bilim adamının popüler olmasına gerek var mı?'' Kitabı okuduktan sonra aklıma takılan bir soruydu bu. Okurken düşünmeden de edemiyor insan, okullarda aldığımız bir çok bilginin yanında neden daha fazla önem verilmiyor bilim adamlarına. Asıl örnek olacak onların kişilikleri çocuklarımıza. Bilim koca bir dünya ve bizler çok uzağız ve belki de bu yüzden eksik kalıyoruz hayatı anlamakta.
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan
Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnanOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202017bin okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kısa Öykünün Büyük Ustaları Celal Üster'in kendi beğenisine göre derlediği öykülerden oluşuyor. Öyküler herhangi bir sıraya göre dizilmemiş ve kitabın bütününde de bir hikaye akışı yok. Ben de, bu sebeple rastgele açtığım öyküleri, karışık bir sırayla okudum; bir oyun gibi.. Bazı öyküler, düşüncelere dalmamı sağladı, bazıları ise anlatılmak için yazılmıştı bana göre, bazılarını ise beğenmedim. Çok kişisel zevklere göre kara verilecek öyküler var içinde. Benim gibi öyküseverler için yeni yazarlarla tanışma fırsatı veren bu kitaba bir şans vermek gerek bence.
Kısa Öykünün Büyük Ustaları
Kısa Öykünün Büyük UstalarıKolektif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,087 okunma
149 syf.
·
Puan vermedi
Bazı kitaplar vardır hak ettikleri değeri görmezler. Cüce de bunlardan biri benim için. Elimdeki baskısı 1988 yılına ait ve yeni baskısı ne yazık ki yok. Bir ''saray cücesinin'' -kendisinin bir soytarı olmadığını özellikle belirtiyor-, kendi ağzından anlattığı, hayata karşı beslediği nefretin romanı. Cüce, cücelerin insanlardan ayrı bir ırk olduklarını düşünüyor ve belki de bu yüzden insanlardan ve insana ait her şeyden nefret ediyor; aşktan da, yemek yemekten de, gülmekten de...Fakat nefretin bu kadar samimi anlatılması, insanı büyülüyor ve bir masalın içindeymişçesine hızla akıyor hikaye. Yazarı Par Lagerkvist, 1891 İsveç doğumlu. Bir çok eseri olmasına rağmen 1945 yılında yayınlanan bu romanıyla, uluslararası düzeyde ilgi çekmeye başlıyor. 1951 yılında ise Nobel edebiyat ödülünü alıyor. Hikaye İtalyan Rönesansı zamanında geçiyor. Cüce ,kendini Prensin yardımcısı olarak görüyor ve saray işlerine gerekli gördüğü yerde müdahale etmekten kendini alamıyor. Roman savaşın korkunçluğunu ve sonucunda yaşanan felaketi de gözler önüne seriyor. Yazarın anlatımında etkileyici bir ''sadelik'' var. Bu da hikayeden kopmamayı sağlıyor. Sözün özü olur da sahafta rastlarsanız, almaktan çekinmeyin derim. Çok güzel tasarlanmış bir başlangıç sayfasına sahip bu romanın yeniden basılması dileğiyle..
Cüce
CücePar Lagerkvist · Kıyı Yayınevi · 198837 okunma
104 syf.
·
Puan vermedi
1886'da yayınlanan romanda, geliştirdiği iksirle, birbirine zıt iki kişiliği ortaya çıkaran Dr. Jekyll'in hikayesini okuyoruz. Dr. Jekyll iyiyi temsil ederken, iksiri içtikten sonra ortaya çıkan kötü-vahşi kişi ise Edward Hyde'dır. Çok geçmeden Dr. Jekyll, Hyde'a dönüşmekten vazgeçmesi gerektiğinin farkına varır ama artık çok geçtir. Roman iyi ile kötünün yüzyıllardır süregelen savaş hikayelerine bir örnek aslında. Bizler de bu hikayeleri okumayı seviyoruz. Bu hikayede de okumayı zevkli kılan ve merak uyandıran Mr. Hyde'ın karanlık tarafı .Okurken içimizdeki kötülüğün farkına varıyor ve iyiliğe daha sıkı tutunuyoruz belki de. '' Kazanan iyi mi yoksa kötü mü? '' '' Bir kazanandan bahsedilebilir mi?'' Bu soruların cevabı ise tamamen okuyucunun yorumuna bırakılmış. Kitabı, isterseniz fantastik bir roman olarak okuyabilir, ya da okurken derin psikolojik incelemeler yapabilirsiniz .Her iki durumda da kısa oluşu, iyi anlatımı ve roman boyunca sizi bırakmayan merak duygusu ile bu türü sevenler için okuması keyifli bir roman.
Dr. Jekyll ile Bay Hyde
Dr. Jekyll ile Bay HydeRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 201520,2bin okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
Mrs. Dalloway bir Virginia Woolf klasiği. 1923 yılının Londras'ında geçen hikaye, çok iyi düşünülmüş bir açılış cümlesiyle başlıyor; ''Mrs. Dalloway çiçekleri kendisinin alacağını söyledi.'' Bu cümle ile ne okuyacağımız hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Nasıl ki bir tiyatro oyununda, bazen dekor da oyunculardan biri olur, burada da Londra sokakları, hikayenin karakterlerinden biri. Çok fazla karakter ve çok fazla geçmişe dönüş olması sebebiyle okunması zor bir roman, fakat bir kez hikayenin içine girmeyi başardığımda parçası olduğum tanıklıktan pişman olmadım.
Mrs. Dalloway
Mrs. DallowayVirginia Woolf · İletişim Yayınları · 20214,603 okunma
200 syf.
3/10 puan verdi
Okuma arzusuyla başladığım romanı ne yazık ki bitiremedim. Romanda iki ayrı metin aynı anda akmakta; tiyatro oyunu ve romanın kendi metni. Tiyatro oyununun, neden bu kadar kötü bir metne sahip olduğunu anlayamadım. Tiyatro olmadan roman daha iyi olabilirmiş sanki. Belki de Woolf romanları için denileni yapıp, biraz ara verdikten sonra tekrar okumalıyım.
Perde Arası
Perde ArasıVirginia Woolf · Sia Kitap Yayınları · 2019156 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
Lady Susan, toplumun kadına dayattığı kurallara ve önyargılara değinen bir ''mektup roman''. Kitabın başından, neredeyse sonuna kadar karakterlerin birbirlerine yazdıkları, kısa mektupları okuyoruz. Bu mektuplardan, olay örgüsünü anlamak ilk başta biraz zor olsa da, bir kaç mektup sonra, karakterleri tanıyıp, hikayenin içine girebiliyorsunuz. Bir tiyatro oyunu seyrediyormuşçasına hızlı ve eğlenceli akıyor hikaye. Hikayenin mizahi yönü ise ayrı bir tat katıyor romana.
Leydi Susan
Leydi SusanJane Austen · Kanon Kitap · 2019711 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
1930ların İstanbu'lunda sokaklarda büyümüş bir hayat kadınıdır Cevriye.Bir gün bir yabancıyla kesişir yolları.Kendisine ''siz'' diye hitap eden ve bedenini istemeyen bu yabancıya ölümüne sevdalanır. Bir İstanbul romanı Fosforlu Cevriye.İstanbul semt ve sokaklarında gezinirken, o sokaklarda konuşulan azınlık dillerini, argo sözcük ve deyimleri hiç yadırgamadan okudum. Bu romanı, Suat Dervişle tanışmama vesile olduğu için de sevdim.Suat Derviş varlıklı bir ailenin çocuğu ,özel hocalardan aldığı derslerle büyümüş, Fransızca ve Almanca öğrenmiş, Avrupa'ya muhabir olarak giden ilk kadın, basın sendikasının ilk başkanı...Hayatının bir dönemini Berlin'de geçiriyor.Görünürde, hayatı ,İstanbul sokak hayatı ile kesişmese de romandaki anlatımın gerçekliği, kuvveti beni hayrete düşürdü. Suat Derviş'in yazın hayatına başlaması ise arkadaşı Nazım Hikmet sayesinde oluyor ve rivayet odur ki Nazım Hikmet; ''Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını Bir kere eğemedim bu kadının başını Kaç kere sürükledi gururumu ölüme, Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme. Ya bu kadın delidir Yahut ben çıldırmışım.'' dizelerini Suat Derviş için yazmıştır. Bir de küçük ilave ''Ben filmini seyretmiştim.'' diyenler için, bunların isim benzerliği dışında romanla ortak yönleri fazla değil.
Fosforlu Cevriye
Fosforlu CevriyeSuat Derviş · İthaki Yayınları · 20211,535 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen güncelliğini koruyan bir Shakespeare oyunu Bir Yaz Gecesi Rüyası. İlşkileri onaylanmayan Hermia ve Lysander, aşklarına karşılık bulamayan Demetrius ve Helena, perilerle yollarının kesişmesi ve bütün bunların ortasında kalan bir tiyatro topluluğu...Oyun içinde oyun.. Gerçek hayatta geçen bir aşk hikayesi okurken kendinizi birden, periler diyarında buluyorsunuz.Gerçekle, hayalin iç içe geçmesi ''bir rüyada mıyım?'' hissi uyandırıyor. Bir solukta okuduğum, gülümseten sonuyla beni mutlu eden bir kitap oldu.
Bir Yaz Gecesi Rüyası
Bir Yaz Gecesi RüyasıWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201716,8bin okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
En Uzun Gece tipik bir Ahmet Altan romanı.Kadının ruh halindeki devinimler, erkek ile ilşkisi, aşk, travmalar... Kadın duyguları üzerinden yazılmış akıcı bir roman. Muhtemelen, ilişkilerindeki sorunlar yüzünden, bir araştırma grubu ile Doğuya gitmeyi kabul eden Yelda'nın ve İstanbulda kalan Selim'in hikayesini okurken aynı zamanda töre ve namus cinayetleri hakkında da farklı hikayelere şahitlik ediyoruz. Romanın sürpriz sonu, ''roman devam etmeliydi'' hissi uyandırsa da daha sonra düşündüğümde ''tam da olması gerektiği kadardı'' dedim. Okuması keyifli ,filmi çekilse izlenesi bir hikaye...
En Uzun Gece
En Uzun GeceAhmet Altan · Everest Yayınları · 20173,614 okunma
Reklam
120 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Abbas Sayar, doğduğu şehir olan Yozgat'ta geçen romanında, gençliğinde yarışlar kazanan Doru kısrağın güçten düşmesi üzerine yılkılık olarak doğaya bırakılmasının hikayesini anlatıyor.Doru'nun yaban hayattaki mücadelesinin yanında insanın vefasızlığına da şahit oluyoruz..Bir solukta okunan romanda, Anadolu'nun doğası, gelenekleri, yörenin yaşayışı, köylülerin karakteri üzerine oldukça gerçekçi gözlemler var.Yörenin şivesi ile yazılması, atasözleri ve deyişlerinin kullanılması, akıcı dili, okumayı keyifli kılıyor.
Yılkı Atı
Yılkı AtıAbbas Sayar · Ötüken Neşriyat - Edebiyat Dizisi · 20156,2bin okunma
244 syf.
·
Puan vermedi
Yaşayanı Onarmak, sörf tutkunu Simon Limbres'in geçirdiği kaza sonucu komaya girmesi ve etrafındakilerinin tanıklıklarıyla, organlarının naklinin hikayesi.Anlatıcı organ nakli sürecini, sadece ailenin gözünden değil, doktorların ve organ nakli bekleyen hastaların bakış açısıyla da anlatıyor.Bu kadar kapsamlı bir konuyu -bazı bölümlerde eksik kaldığını hissetsem de- basit ve anlaşılır bir dille anlatması kitabın başarısının en önemli sebeplerinden biri.Aynı zamanda okuyucuya ''Ben olsam ne yapardım?'' sorusunu düşündürtüyor. Yayımlandıktan sonra övgü ve ödüller almasına rağmen, konusunun ''rahatsız ediciliği'' sebebiyle, okumaya başlamadan önce okuyucunun kendisine ''bu kitabı okumak için uygun zaman mı?'' sorusunu sormasında fayda var bence.
Yaşayanı Onarmak
Yaşayanı OnarmakMaylis de Kerangal · Domingo Yayınevi · 201538 okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
Bir ozanla, dostu Platero'nun öyküsü.Platero bir eşek; saflığın, dostluğun temsili.. Roman dili o kadar yalın ve samimi ki; aralarındaki sevgiyi hissedip, onlarla beraber kasabada gezinip, kırlarda, doğayı seyrederken buldum zaman zaman kendimi.Romanın esas duygusu sevgi ve bu sevgi yaşamdaki küçük sevinçleri farketmenizi sağlıyor.Hayatın olağan akışındaki sıkıntılar arasında, tebessüm ettiren bir roman oldu benim için.
Platero ile Ben
Platero ile BenJ. R. Jiménez · Altın Kitaplar · 196930 okunma
347 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarihten mitolojiye, sanattan edebiyata, spordan dini ritüellere kadar pek çok alandan kış mevsiminin hayatımızdaki yerinin anlatıldığı; zaman zaman art arda gelen yer ve kişi adları, okumayı zorlaştırsa da özellikle benim gibi kış mevsimini sevenler için keyifli bir kitap olacağına inanıyorum.
Kış: Bir Mevsimin Tarihi
Kış: Bir Mevsimin TarihiFrançois Walter · Sel Yayıncılık · 202011 okunma
286 syf.
8/10 puan verdi
Modern Türk Edebiyatı kurucularından Ahmet Mithat Efendi'nin roman ve roman karakterleri hakkında etraflıca bir inceleme sunan bu kitap, Ahmet Mithat Efendi'yi tanımak ve anlamak için okunması gereken bir kaynak.
Ahmet Mithat Efendi'nin Kütüphanesi
Ahmet Mithat Efendi'nin KütüphanesiÖzlem Nemutlu · Dergah Yayınları · 20188 okunma
464 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Kadınların Saadetinde, büyük alışveriş merkezleri çılgınlığının başlangıcını ayrıntılarıyla anlatan Zola, mağaza sahibi Mouret'in muhteşem stratejileriyle kadınların alışveriş için nasıl baştan çıkarıldıklarını , mağaza çalışanlarının kendi aralarında ve müşterileriyle olan ilişkilerini, yenilikleri, demode olanın yok olmasını ayrıntılarıyla anlatır. Çalışma hayatındaki duruşu, başarısı ,bir kadın olarak kendini koruyabilmesi, ''hayır'' diyebilmesi ile beni etkileyen Denise karakteri ile okuma keyfini arttıran bir roman.
Kadınların Saadeti
Kadınların SaadetiEmile Zola · Akba Yayınevi · 1971196 okunma
Reklam
236 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük yaşta geneleve düşen Kalyopi'nin, Ahmet Efendi tarafından kurtarılmasının hikayesi... Merhamet ,roman boyunca hakim duygudur. Entelektüel bir karakter olan Ahmet Mithat, Kalyopi'ye karşı beslediği merhamet duygusu ile genelevde çalışan her kadının ''ahlaksız'' olmadığını ortaya çıkarır. Kullanılan zıt karakterler, sosyolojik tespitler, zaman zaman kullanılan mübalağalar, keyifle okunan bir roman yaratmıştır.
Henüz 17 Yaşında
Henüz 17 YaşındaAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,911 okunma
268 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Bakışlarla yaşanan bir yasak aşkın hikayesi.Hem kadının hem erkeğin iç dünyasında yaşananlar, duygular, gelgitler o kadar gerçek ki... Ama benim için kitabın lezzeti İstanbul tasvirleri...İstanbul'un o dönemdeki aile hayatı, İstanbul'un havası, denizi, Boğazı... Okurken onlarla beraber yürüdüm ,onlarla beraber yüzdüm, onlarla beraber üşüdüm... Zaman zaman duygular çok uzun anlatılmış hissi uyandırsa da ''bu güne kadar neden okumamışım'' dediğim kitaplardan biri oldu.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202339,8bin okunma
64 syf.
5/10 puan verdi
Sanki bir rakı masasında şairi dinliyor gibi... o aklından geçenleri söyledi, ben de dinledim. Kitabın sonundaki gazetecilerin yazıları hem şair, hem şiirler, hem de dönem için ipuçları veriyor.
Öğle Rakıları
Öğle RakılarıMehmed Kemal · Broy Yayınları · 200024 okunma
326 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Büyükanneler , dört kısa romandan oluşan bir kitap.Kitabın başından sonuna aynı yalın dil ve aynı durulukta akan hikayeler ,herbiri için merak uyandırıyor.Bence ,farklı toplumsal yargılara, yorum katmadan ,aşağılamadan ,ayıplamadan ya da yüceltmeden değinebilmesi kitabın en etkileyici tarafı...
Büyükanneler
BüyükannelerDoris Lessing · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201654 okunma