Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Valen
Valen
@Meriws1
“Nefret,intikamı körükledi.”
95 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kırmızı kamelya,beyaz kamelya.
Marguerite…Kendi içinde birçok ayrı konuda sana hem çok kızdım hem de o kadar çok anladım ki seni…Anlamakla kalmayıp sana bağlandım ve seni sevdim.Armand içinse başlarda olan o tavrının nahifliğinin zamanla yok oluşu gerçekten yaralayıcıydı.Bazı insanlar vardır ki aşık olunca mantıklarını yitirirler sen bunlardan oldun Armand ama yine de sana
Aşk bir kenara,ilahi adalet bir kenara.
Romeo ve Juliet.Herkesin hayatında en az bir kere adını duyduğu o başyapıt.Geç olsa da okuma fırsatını elde etmiş biri olarak kitabı yorumlamak istiyorum.Kitap birçoğumuz tarafından aşk kitabı olarak bilinse de bence tam anlamıyla öyle değildi.Ben kitabı okurken daha çok ilahi adaleti hissettim.Belki de 'kardeşim sen ne biliyorsun,bu aşk
Yenik düşülen meraklara...
Kitabı okumamak için 3 sene direnip sonunda okumuş olmam gerçekten manidar.Kitap ilk yazılmaya başladığı anda kitabı biliyordum basıldığı an da.Ve bunlara rağmen okumamak için direnmiştim çünkü kitaba karşı ön yargılıydım.Bu ön yargımı yıkmama sebep olan şey kitabın uygulama üzerinde kaldırılmamış olmasıydı.Kitaba para vermek istemiyordum ve
Okur Takip Önerileri
Milyonlarca hayat ve seçim.
Kitaba başlarken kitabı okumaya ara verecek miyim diye düşünerek başlamıştım.Genelde popüler olan kitaplar beni hayal kırıklığına uğrattığı için çok büyük hevesle başlamadım.Devamındaysa gerçekten kitabı beğendim.Yazım dili için çok yalın,tasvirlerden olabildiğince uzak sade anlatımlı bir kitap diyebiliriz.Kitap ödüle layık görüldüğü için de çok beklentiyle başlayanları duydum ve devamında da dili sade bulduklarını.Ben bu düşüncede değilim çünkü kitabın konusu başlı başına yeterliydi.Tipik bir intihar konusu gibi dursa da içinde verilmek istenen güzel mesajlar olduğunu düşünüyorum.En basitinden hayatımızda seçimler yaptığımızı ve devamında hepsinin başka sonuçlar doğurduğunu da biliyoruz ama bu olaya başka bakış açısı hepimiz ne yazık ki geliştiremiyoruz.Bu açıdan bile farklı bir alternatif olmuş.Özellikle de kitapta ölüm ve yaşam mücadelesi veren insanlarda,arafta kaldıkları yerin hayatlarında önem verdikleri bir yer olması ve bundan kaynaklı olarak da hayatlarının bir yerine dokunmuş insanların orda bulunması beni gerçekten etkiledi.Kimisi lokanta kimisi kütüphane ve kimisi de kaset dükkanı artı daha da bilmediğimiz nice yer.Eklemeden bitremeyeceğim şeyse yazarın aşka yer vermemesiydi ki bu beni çok mutlu etti.Konudan sapılmadığı ve aşk kitabına döndürülmediği için daha da memnun oldum.
Tek eleştireceğim nokta sonunda biraz eksik hissettim.Evet,dediğim gibi aşk yoktu ama buna rağmen Nora'nın bir hayatında Ash çok methedildi. Ash karakterini bu kadar methettikten sonra belki onun da bu hayatındaki yerine biraz değinebilirdi gibi geldi bana.
Terk edenler de sever,zorunda kalsalar bile.
Her aşk acısı çeken benzer şeyler mi düşünüyor yoksa yazacak başka şeyleri mi yok?Bu zamana kadar bu tipte okuduğum kitaplarda hep aynı şeyler mevcuttu.Birinde bile çıkıp da farklı bir şey vardı diyemiyorum.Türk edebiyatının artık özgün şeylere ihtiyacı yok mu?Oğuz Atay,Sabahattin Ali,Orhan Pamuk,Namık Kemal,Halide Edib,Fatma Aliye vb.
piyale.
Ahmet Haşim'in Piyale'sini edebiyat derslerinde kitapta görmüşsünüzdür diye tahmin ediyorum hatta belki de bazılarınız eser-yazar şeklinde ezberlemek zorunda bile kaldı.Kitabı okuduktan sonra okunma sayısına baktım ve şaşırdım.Ahmet Haşim gibi edebiyat dünyasında yer edinen ve şiirin mihenk taşlarından olan birinin bu şekilde az okunması üzücü.Gerçi ülkemizde kitap okuyan insan bulmak da zor.Hatta bunu sizi Yakup Kadri'nin Ahmet Haşim ile ilgili yazdığı giriş cümlesindeki alıntıyla anlatayım 'Ey türk şairi! Senin taş attığın yer ise,hiç dalgalanmayan ve hiç ses vermeyen karanlık ve ıssız bir boşluktur.'
Ahmet Haşim'in piyalesini ben beğenerek okudum ve arapça farsça sözcükler sizi çok rahatsız etmeyecekse rahatlıkla okuyabilirsiniz ama derseniz ki ben zorlanırım size göre bir kitap değil.Kitabın girişinde Ahmet Haşim'in şiir ile ilgili görüşlerini okuyoruz ve devamında da Yakup Kadri'nin Ahmet Haşimin piyalesi ile ilgili yazdığı o yorumu okuyor ve şiirlere geçiyoruz.Kitabı okurken farklı baskılarda dizelerin sıralama düzenini bilmemiz için bize arka tarafta bolca bilgilendirme yapılmış ki bu da çok güzel bir detaydı.Ve Abdülhak Şinasi'ye ithaf edilmesi de ayrı bir detaydı.Kısacası ben arapça farsça sözcüklerden rahatsız olmam ve okuma zevkime engel olmaz derseniz mutlaka okuyun ben gerçekten çok beğendim ve okunmaya değer buldum.
Bizimle başladı ve bitti...
Colleen Hoover ve okuduğum ilk kitabı bizimle başladı bizimle bitti.İgde bookstagram,tiktokta booktokerların sürekli paylaştığı ve bi dönem herkesin elinden düşmeyen o kitap.Aile içi şiddeti konu alan ve bundan dolayı hayatının bir dönemi mahvolan lily.Çocukluk aşkı Atlas ve hayatına sonradan giren hayatının o acı dönmlerini yeniden yaşatacak olan Ryle.Hepsi ve bunlarla beraber diğer dahil olan karakterlerle beraber uzun soluklu bir kitap okuyorsunuz.Kitabın değindiği nokta ve Lily'nin sonda yaptığı seçim beni çok mutlu etti.Tam da olması gerektiği gibi.Buna rağmen kitaba 5 puan verdim çünkü deliler gibi övülen kitaptan çok daha büyük beklentilerim vardı.Belki de bu kadar övülmese daha da yüksek puan verebilirdim.Bu övgü ve şanından dolayı büyük beklentiyle başlamam puanıma etki etti.Okumak isteyenler için kurgu yönünden güzel ve akıcı bir kitaptı.Tek ekleyeceğim çok büyük beklentiyle başlamayın çok beklentiniz olmazsa seveceksiniz.Keyifli okumalar dilerim.
Hayalet kalp ve denizanası
Kitap bir dönem ig kitlesinde popüler olan bir kitap.O dönemler bende bundan mütevellit etkilenip almıştım.Daha sonrasındaysa o merakla hemen kitabın başına geçip tabiri caizse kitaba gömülmüştüm.Kitabın konusu;karakterimizin arkadaşı gittiği denizde denizanası sokması sonucu ölüyor ve karakterimiz buna inanmıyor bundan dolayı karakterimizin sorgulama sürecine şahit oluyoruz.Karakterimizin en önemli özelliği benim gözümde bir çocuk olması ve arkadaşına olan bağlılığıdır.Ben diğer okuyucular kadar etkilenemedim ne yazık ki.Konuya bir tık hızlı girilmiş gibi geldi ve ben yeteri kadar duygu hissedemedim.Kurgu olarak farklı bir kurgu olmakla beraber yeni kitap okuyanları etkileyebilir ama dediğim gibi beni aşırı derecede etkilememişti.Kitabı okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
Son ilmek.
Kitap alışverişimin yanında hediye gelen bu kitabı normalde görsem alacağımı pek düşünmem açıkçası.Konu olarak fena değildi ama bu kitaba ayıracağım vakti daha farklı kitapları okuyarak değerlendirebilirdim.Kitap çok kötü demiyorum ama okumaya değecek kayda değer bir şey de olduğunu düşünmüyorum.Bunun yerine başka kitaplar da tercih edilebilir.Merak eden olursa da kitabın konusundan şöyle bahsedebilirim; kitabın ana karakteri anne-kız bir kasabaya taşınırlar ve bu kasabada kazakların hepsinin mutlaka bir hikayesi vardır.Yaşanan acılar,mutluluklar,hüzün,keder ve nice duygu da örülürken kazaklara işlenmişir.Anne-kız da zamanla bu kasabadan olurlar ve geçmiş-gelecek kurgusu içinde onların anılarını,yaşananları okuyoruz.Kitap aşırı akıcı değildi ama yine de zorlasanız okunabiliyordu.
Biraz uzatıldığını düşünmekle beraber tekrar ediyorum daha güzel kitaplar okunabilir yine de okumak isteyenler olursa,keyifli okumalar dilerim.
Canım Sabahattin Ali.
Canım Sabahattin Ali..
9.sınıfa yeni başlamışım elimde herkesin aksine kürk mantolu madonna yok canım aliye,ruhum filiz var.Kitaplarını okumadan önce seni tanıyıp hayatının bir kısmına eşlik ettiğim için mutluyum Sabahattin Ali.Senin ruhunun inceliklerini gördüm ve bu kitapları yazan insanın nasıl bir eş ve baba olduğuna şahit oldum.Kitabın konusu hakkında söylenecek bir şey yok;Aliye hanım ve Sabahattin Ali'nin mektuplaşmalarını konu alan,mektuplarını görselleriyle bize sunan anı-mektup türünde bir kitap.Sizi benim kadar etkiler mi bilmiyorum ama ben bu kitaptan gerçekten çok etkilenmiştim.Eğer ki daha önce Sabahattin Ali okuduysanız ve nasıl biri olduğunu merak ediyorsanız bir miktar da olsa fikir sahibi olabilirsiniz.En önemlisi de anı-mektup türü okumayı benim kadar severler için güzel bir alternatif.Başka hayatlara gitmenin ve bunların kurgu olmadığını bilmenin hazzı çok daha başka.Velhasıl kitap benim çok sevdiğim kitaplardandır ve okuyanın da okuyup pişman olacağını pek düşünmüyorum,keyifli okumalar.
Umudumuza gem vurmasınlar.
Uçurtmayı vurmasınlar.Aslında hayalleri,umutları,gelecek iyi şeylerin önünü kesmesinler.
Kendimi kötü hissettiğim bir dönemde arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumuştum.İyi ki de okumuşum dedittirdi bana.Kitap annesi hapiste olan bir çocuğun ağzından anlatılıyor.Orada yaşananlar,olan biten her şey tüm saflığıyla kahramanımız olan bir çocuğun gözünden bizlerin gözü önüne seriliyor.
Kitabı okurken ilk dikkat ettiğim şey şu olmuştur;yazar nasıl bu kadar güzel bir çocuğun bakış açısıyla kurguyu ele alabildi?İlk sorguladığım,dikkat ettiğim ve hayranlık duyduğum şey kesinlikle budur.Farklı bir konuyu kendine özgü bir biçimde ele alan yazar hissettirmek istediği duyguları bana hissettirebildi ve vermek istediği mesajı alabildiğimi düşünüyorum.Okumayı düşünürseniz okumanız için tavsiye ederim.Sizi yormayacak farklı bir dünyaya götürüp farklı bir bakış açısı kazandıracak bu kitabın sizi de etkileyeceğini düşünüyorum keyifli okumalar!
Birer birer dökülen yapraklar.
Yaprak dökümü tahminim üzerine hepimizin ekranlarda dizisine denk geldiği ya da ders kitaplarında adını duyduğu bir kitap olmuştur.Daha önce denk gelmediyseniz bile kısa bir araştırmayla çokça bilgi edinebileceğinize eminim.
Gelelim kitabımızın konusuna Ali Rıza bey çocuklarını ahlaki ve etik değerlere göre yetiştirmeye çalışan ve kendini buna adayan bir adamdır.Belki de bundan dolayı en çok değer verdiği noktadan sınandı.5 çocuk babası olan Ali Rıza bey birer birer ahlaki ve etik değerlere ters düşecek şekilde çocuklarının-kitapta da bol bol tasvir edildiği üzere-daldan yaprak gibi kopmalarına şahit olacaktır.Bizler de bunu 160 sayfa boyunca okuyacağız.İlk defa yaprak dökümü ile Reşat Nuri ile tanıştım ve kaleminin insanı zorlamadığına hatta evrenine davet ettiğine şahit oldum.Klasik okumaya yeni başlamış bile olsanız rahatlıkla okuyabilirsiniz.Şimdi de benim naçizane birkaç görüşüme gelelim.Ali Rıza beyin bir başkasının yaptığı hatayı üstlenmesi gereksiz gururdan başka hiçbir şey değildi.Hayatlarımızı nasıl idame ettireceğimiz bize kalmışken birinin hatasını durduk yere üstlenmek mantıklı bir şey hele akıl karı bir şey hiç değil.Bunun haricinde de Bence olanların en büyük sorumlusu Hayriye hanımdır.İstediği gibi her şeyi yaptırmasına onca şeyi bilmesine rağmen sırf zevk ve sefa geleceğine inandığı için göz yummuştur.Başlangıçta sorumlu Ali Rıza bey gibi dursa da Hayriye hanım olanların baş sorumlusudur benim kanaatimce.
Kısa 160 sayfalık sizi zorlamayacak ve okuduğunuza pişman etmeyecek bir kitap;okumanızı tavsiye eder,okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
Mrs.C...
Stefan Zweıg her bir kitabında kendine olan hayranlığımı daha da arttırmayı kendine görev edinmiş olabilir mi?Yoksa benim bu Zweıg hayranlığımı nasıl tanımlarız.
Kitap yine Zweıg klasiklerinden.Basit bir konu,insanların dikkat etmediği,empatiden yoksun davrandığı durumu konu almış ve kendi kalemiyle bize sunmuş.
Kitabın konusundan genel olarak söz
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020127,1bin okunma
İmkansızlıkların aşkı.
Dostoyevski'nin ilk kitabı olan aynı zamanda benimde Dostoyevski ile ilk tanıştığım kitap insancıklardır.
Varvara Alekseyevna ve Makar Devuşkin'in imkansızlıklara dolu aşk dolu,ızdırap dolu,acı ve keder dolu mektuplarını okuyoruz.Maddi olarak zor durumda olan iki insanın toplumda yargılanan,eleştirilen ve dışlanan kesimde olması içlerinde hisstikleri o kavurucu duygu olan aşka engel olamaz ve zamanla bu imkansızlıklar içinde bir aşk filizleniz.Biz de günden güne mektuplar aracılığıyla filizlenen aşka şahit oluruz.Onların önündeki engelleri görürüz.
Dostoyevski'nin ilk kitabında bile böyle bir etki uyandırması muazzam bir şey.
Devamında insanda yazardan başka kitapları okuma hissiyatıyla savaşamıyor ve yazara devam ediyosunuz.Yazardan farklı kitapları okudukça da Dostoyevski'nin gelişimine şahit oluyorsunuz.Dostoyevski'den daha önce hiç kitap okumadıysanız kendisi ile geç olmadan tanışmanızı öneririm,keyifli okumalar.
Sevda adamım;Ahmet Arif...
Kitabı almak için para biriktirip ilk defa kitapçıdan bir kitap almıştım ve o kitap tahmin etmesi zor olmadığı üzere bu kitap.
Ahmet Arif seninle geç tanıştığım için o kadar pişmanım ki...
Şiirleri okurken bestelenen şiirlere,çok tanıdık olan o satırlara bolca rastlıyorsunuz.En önemlisi de herhangi bir şiirde kendinizden bir parça bulmama imkanınız yok.Mutlaka kendinizden izler bulacak ve okurken duygulanacaksınız.
Kitabın ilk kısımlarında Ahmet Arif'in şiirlerini okuduktan sonra devamında Ahmet Arif ve şiiri üzerine adlı bir bölüm de ek olarak kitaba eklenmiş.Şiirlerle içiniz sıcacık olduktan sonra okuduğunuz düşüncelerle de onun düşünce dünyasına bir yolculuk yapacaksınız.Yolculuğun tek kötü yanııysa hemen bitiyor olması.Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi kitabın da sonu olduğunu anlıyor ve kitabı kapatıyorsunuz.Bilmiyorsunuz ki yıllarca aklınızda yer edecek kitapla tanıştınız.
Ve düşünce dünyanızdan bir Ahmet Arif geçti.İyi ki tanıştık seninle Ahmet Arif iyi ki!
Okumanızı tavsiye eder ve okuyup okutturmanızı dilerim.
Kahveniz,kitabınız ve huzurunuzu yanınızdan eksik etmeyiniz,keyifli okumalar.
