Ne de cok ciddiye alıyoruz hayati ve dünyayı . Dünyada ve tarihte bir karınca bile değiliz , hatta dünya da, evrende bir karınca değil.
Cahit Zarifoğlu ne güzel demişti:
"Burası dünya, ne çok kıymetlendirdik.
Oysa bir tarla idi, ekip biçip gidecektik."
Savaşlardan , ülke icindeki kamplaşmalar ve kavgalara kadar, küçük bir köydeki küçük bir parça tarla anlaşmazliğina kadar her şey, sahip olma, iktidar olma hırs ve isteğinden ileri gelmiyor mu? .
Mal mülk sahibi olma istegi, çoluk çocuğa miras birakma arzusu. Sonuç : hüsran . Beyhude bir ömür .
Hikaye bir ömrün anatomisini çizerken köyden kente göçü , değişimi , kentlesmeyi, nesiller arasindaki dönüşümü de gözler önüne seriyor. Mustafa Kutlu'nun her zamanki sade kalemi, akıcı tarzı, bizden kişileri ve tanıdık mekanları sizi hikayeye dahil ediyor. Beynimizde sorular, kalbimizde burukluklarla ne de çabuk bitiyor hikaye...