Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeyneb Şevval

Ağaçların gövdelerinin arasında kaybolup yok olmak ne güzel olurdu şimdi...
Reklam
Bir oduncunun eşeği vardı. Ağır yük taşımaktan zavallı hayvanın sırtı yaralar içindeydi. Yemek için saman bile bulamazdı. Oduncunun bir arkadaşı padişahın ahırında görev yapıyordu, bu durumu görünce, eşeğe acıdı. Oduncu, yoksul olduğu için eşeğin bu durumda olduğunu ona anlatınca arkadaşı birkaç günlüğüne eşeği ödünç aldı. Padişahın ahırına götürüp bağladı. Orada eşek bol yem yiyen, güzel ve gürbüz Arap atlarını gördü. Her yer tertemizdi, atlar tımar ediliyordu. Gördüklerine dayanamayan eşek "Allah’ım, ben bu kadar sıkıntı çekerken bu atlar neden bu kadar rahat yaşıyor? Ben de senin yarattığın bir mahluk değil miyim?" diye söylenmeye başladı. Tam o sırada savaş sesleri duyuldu. Atlara eğerleri, gemleri vuruldu, savaşa gittiler. Ok ve mızrak darbelerine maruz kaldılar. Yaralar içinde ahıra geri döndüler. Sonra ayakları bağlı olarak yere yatırttılar ve nalbantlar hayvanların bedenlerine saplanan parçaları çıkardılar. Eşek bunları görünce aklı başına geldi ve sözlerini geri alarak şöyle dedi: "Yüce Rabbim, yoksulluğuma da, çektiğim sıkıntı ve açlığa da razıyım. Ne o gıdayı isterim ne de o yaraları." (Mesnevî'den)
‘’Bir gece hırsız, Seyyid Taha Hazretlerinin ambarına girip bir çuval un almak istedi. Çuvalı doldurdu fakat kaldıramadı. Yarıya kadar boşalttı, yine kaldıramadı. Biraz daha boşalttı yine götüremedi. O sırada Seyyid Taha ambara geldi ve ‘Ne o, çuvalı kaldıramıyor musun? Yardım edeyim.’ deyince hırsız donakalıp bir şey diyemedi. Seyyid Taha Hazretleri çuvalı kaldırıp hırsızın sırtına verdikten sonra; ‘Bunu al git, bizim adamlarımız görmesin, belki canını yakarlar. Bir daha ihtiyacın olursa ambara değil bize gel’ buyurduğunda hırsız, tövbe edip sadık taleblerinden oldj’’

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bitlisteki camilerde cemaat bilimsel sorunlarla derinlemesine uğraşıyor ve bildiklerini bir sonuca bağlıyorlardı. Şafii mezhebine göre satranç oynamak caiz olduğundan, çoğu insanlar bilimsel sorunlara ara verip caminin bir köşesinde satranç oynuyordu. Fakat satranç oynamak yüzlerce acıya neden oluyordu. Oyun üzerindeki tartışmalar kavgaya dönüşüyor, baş ağrıtıyordu. Bir keresinde kavga eden iki kişi birbirini öldürmüşler bile. Bundan ötürüdür ki satranç oynamak yasaklanmış. Şu sıralar yine oynuyorlar. Buradaki din adamlar bile hançerle dolaşıyor...
Sayfa 203Kitabı okudu
‘’Akıllı adam dilindekini kalbine götüren, ahmak da kalbindekini diline getirendir, değil mi Kalinikos’’
Reklam
Verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki...
Kur’an sayfaları satılan sokaklardan Ölüm bir çeşit sevgiyle uçar
Dünyada ne adamlar var, yüzü insan, içi odun. Neyse...
Reklam
‘’İnsana bir şeyin azı veya tamamı nasib olmamışsa bunun tek sebebi, Rasulullah’a tam olarak uyma hususunda kusurunun olmasıdır.’’ (İmam-ı Rabbani)
Yargılanma adaletsizlik kokuyordu, infaz da insanlık dışıydı... ‘’Frank Kafka’’