Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

TuğçeZeynep

112 syf.
6/10 puan verdi
·
20 günde okudu
Bir kitap insan ruhunu ne kadar sıkabilirse o kadar işledi ruhuma. Ama başta bir inceleme var ve uyarıyor; yazar bir şeytan olup size her şeyi sorgulatacak diye. Tanrı’nın varlığına kadar sorguluyor. Hep karamsar, hem bunalımda. Bir insan hem ölümden bu kadar korkup hem de bu kadar çok ölümü isteyebilir mi? Tekrar okumam gerek diye düşünüyorum.
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Timaş Yayınları · 201828,5bin okunma
Reklam
192 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tarzı çok farklı bir kitapla karşı karşıya kaldım. Başlarda ne anlatıyor neler oluyor kim bu insanlar derken 30-40 sayfa sonra olaylar şekillenmeye başlıyor. Dili sade ve anlaşılır olmasına rağmen bazı yerlerde konular çok derinleşiyor. Genel anlamda ince mesajlar olsa da bazen düz bir cümlede de çok net mesajlar verilmiş olabiliyor. Bay C. ve aradığı şeyler var kitapta. Para sıkıntısı yoktur ve sürekli gezmektedir Bay C. Ne iş yaptığını bilmiyoruz. Sokakta, trende, barlarda yani her yerde insan tahlilleri yapıyor bize. Aslında hepimiz bunu ara ara yapıyoruz. O ise aylak bir aydındır. Hayatına bir çok kadın girip çıkıyor, yüz binlerce kadın arasından elbet bir tanesinde aradığını bulacağını umuyor. Bazen ümitsizliğe kapılsa da vazgeçmiyor. Babasından miras travmaları bu ilişkilerinde hep karşımıza çıkıyor. Üslubunu çok beğenmesem de farklı bir bakış açısı kazanmak için okunabilir.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201960,1bin okunma
268 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
“Buna içimdeki şeytan diyorum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyorum.” diyor Sabahattin Ali. Kitapta bir çok kişi tahlili var. Çok nadide kişiliklermiş gibi görünenlerin arka planda gerçek yüzleri, gençleri maşa yapan zihniyetin sebep olduğu kaybedilen yaşlar ve daha nicesi.. Basit bir meyhane eğlencesinden çıkarılan pek çok mesaj var. Bir de aşk hikayesi var, hızla alevlenip küllenmesi hızlı olan.. Macide ve Ömer’in aşkı ne kadar samimi olsa da onlara beraber bakabilecekleri ortak bir pencere gerekiyor. Ve bunu bir türlü bulamayan Macide türlü fedakarlıklara katlanıyor. Kitabın mesajlarını çok beğensem de Nihat olarak gösterilen Atsız’a fazla yüklenildiğini düşünüyorum. Para elde edebilmek için şantaj yapan, gençleri hırsları uğruna kullanılacak bir piyon olarak gören arkadaş olarak karşımıza çıkmış. Sabahattin Ali’nin iç sıkıntılarını, sorgulamalarını kitabın çoğu yerinde görebiliriz. Sonunda da kendi aramaya doğru yol alıyor.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Rasim Özdenören’i her okuduğumda kıymetinin bilinmediğine üzülürüm. Onda Zweig hikayeciliği, Camus sorgulayıcılığı, Cemil Meriç netliği var. Burada da temel bir başlık var “Müslüman çağın gözüyle İslam’a bakmaz, İslam’ın gözüyle çağa bakar.” Faizsiz bankalardan uzaya insan gönderilmesine, televizyonun icadından komünizme bir çok konuyu batılılaşmadan veya batıya özenmeden, onların açısına girmeden Müslümanca değerlendirmiş. Bir Müslüman onlara benzeyemez, dini yumuşatamaz, kendi dininin prensipleriyle batı arasında ortak payda aramaz. Bir diğer konu ise Müslüman olduğumuzu kabul edip, onu yaşamayı reddetmemiz, Ebu Talip zihniyetiyle yaşamamız. İslam coğrafyasında doğmamız bize geleneksel bir din yaşantısı katsa da biz işin özüne bakmalı, kavramalı ve yaşamalıyız. Örneğin namazı kendimiz için kıldığımızı bilip Allah’ın da rızasını gözetmeliyiz. Her ibadetimizde aynı şey geçerli. Diğer alemde farzlar dışında elimizde ne kalacak bunu sorgulatıyor. Yunus gibi ‘Bana seni gerek seni.’ deyip asıl olarak Allah’ın rızasını gözetmeliyiz. Velhasıl kısacık bir kitap ama ara ara açılıp okunması gereken bir başucu eseri. Kıymeti bilinmeli herkese de okutulmalı.
Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler
Müslümanca Düşünme Üzerine DenemelerRasim Özdenören · İz Yayınları · 20208,7bin okunma
103 syf.
8/10 puan verdi
Zeze’nin hikayesi devam ediyor. Şeker Portakalı’nda çocukluğuna yeri geldi güldük yeri geldi ağladık; Güneşi Uyandıralım’da gelişme dönemindeki sıkıntıları beraber yaşadık. Şimdi de artık yetişkin ve aşkı tanıyan bir Zeze var. Yazarın kalemine baktığımızda kullandığı karakterlere yaşantısından bir çok şeyin yansıdığını görüyoruz. Üniversite kazanıp bırakması, yaşantısının geçtiği bölgeler hep ortak Zeze’yle de. Yüzme tutkusu çok büyükken babasının hastalığından dolayı hem aşkıyla hem bu tutkusuyla imtihan vermektedir. Ne kadar uysal bir süreç geçirse de yine kendi başının dikine giden karakteri açığa çıkmaktadır. Zeze’nin hayatına şahit olmak, bir insanın yaşantısına dışardan bakmamızı sağlıyor. Kendi hayatımıza da.
Delifişek
DelifişekJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 202127,5bin okunma
Reklam
72 syf.
7/10 puan verdi
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Kısa kısa bir çok hikayeden oluşuyor. Sadi Şirazi’nin Bostan ile Gülistan’ı gibi az ve öz olaylarla bir çok ders veriyor. Biraz daha derinlemesine okuduğumda daha iyi anlayacağımı düşünüyorum. Kısacık bir kitap şehir içi bir dolmuşta bile okunup bitirilebilir.
Gezgin
GezginHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201711,1bin okunma
216 syf.
9/10 puan verdi
Önsözünde “yenisini değil, bunu istiyorum!” diyen çocuğuna teşekkür eden bir yazarın kitabı Oyuncak Tamirhanesi. Kitabın fikri de burdan çıkmış. Çocukların vakit geçirdikleri, değer verdikleri, birlikte yiyip içip birlikte uyudukları oyuncaklarına gösterdiği vefayı birbirine göstermiyor insanoğlu. Temel sorun bu. Ne zaman ki onların oyuncaklarını tamir edersek o zaman kendi hayatımıza el atmış olacağız diyor Metin Karabaşoğlu. Yazarın okuduğum ilk kitabı ancak son olmayacağı aşikar. Hemen öncesinde okuduğum Cemil Meriç’in Bu Ülke’si ile paralel bir çok konusu var. Tabii ki daha sade ve anlaşılır bir dil kullanılmış burada. Psikiyatriye sırtını dönmese de asıl dermanı hadis ve ayetlerin ışığında aramamızdan bahsetmiş. Kitapta çoğu kısımda hissedilen bir ispat çabasından ziyade okuyucunun kalbine dokunup onu kendine getirme, özüne ve kabuğuna sarılmasını sağlayıp sıkıntılardan kurtarma. Okumalı, okutulmalı. Ruha şifa niyetine.
Oyuncak Tamirhanesi
Oyuncak TamirhanesiMetin Karabaşoğlu · İz Yayıncılık · 2018973 okunma
150 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Çok sevdiğim Orta Asyalı yazarın okuduğum 8. kitabı oldu. Üslubunu, betimlemelerini, okura yansıttığı ruhu çok beğeniyorum. Yine savaş zamanlarında geçen bir hikaye var. Yazılanlar gerçek gibi, isimler hayali olsa da olaylar hep Rus esaretinden kurtulmaya çalışan Orta Asya’nın gerçekleri. Sultanmurat henüz 14 yaşında ailesine düşkün, Mirzagül’e sevdalı içi kıpır kıpır bir delikanlı. Her şey yolunda giderken savaşın acımasız yüzünü göstermesiyle birden hayatı değişir. Bir kısım çocukların birden büyümesi gerekmektedir.. Yokluk, açlık, çaresizlik, savaş, dayanışma.. Okurken bunları içimizde yaşamamızı sağlıyor yazar. Aytmatov eselerinde hep hüzün hakim, mutsuz sonlar var. İçinde bulunduğu ruh hali ve ülkesinin çektiği sıkıntılardan olsa gerek. Yine de okumaya devam.
Sultanmurat
Sultanmurat
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
Sultanmurat
SultanmuratCengiz Aytmatov · Ötüken Kitapları · 20174,739 okunma
124 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Bir millet bir araya gelir, dayanışma sağlanırsa neler olur? Bu konu, kitabın özünde asıl konu gibi görünen aşkın yanında çok iyi anlatılmış. Osmanlı’nın son dönemlerinde Ağrı Dağı civarında zalim ve kibirli bir şahın güleryüzü, pür neşe kızı Gülbahar ile yiğit, kuvvetli, dağlı bir delikanlı olan Ahmed’in aşkı birden gelen bir atla başlar. Bu iki aşığın kavuşması için bir araya gelen halk, birlikte olmanın gücünü görür. İçlerindeki başkaldırı hissi bu aşkı bahane ederek açığa çıkar. Kitaptaki bir diğer mesaj ise güven duygusunun önemidir. Dağı dağa insanı insana kırdıran bu efsanevi aşk bir güven problemiyle karşı karşıya kalır. İşte burda sevgi neydi sorusu cevap buluyor. Bir de olumsuz eleştirim var. Osmanlı çok gaddar, zalim anlatılmış. Her devlet eleştiriye açık ancak burda zalim şahın yaptıklarının hep Osmanlı korkusuyla temellendirilmesi biraz rahatız edici bir yaklaşım.
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,7bin okunma
68 syf.
8/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Ruhsal çözümlemelerine hayran kaldığım, mükemmel betimlemeleriyle insanı içine çeken yazarın bir kitabı daha bitti. Yoğun ve uzun kitapların arasında tercih ediyorum eserlerini ama anlıyorum ki bu eserleri sindirmek de epey zor. Zweig’ın eserlerinde işlenen konuların sonunda hep karakteri değerlendirme hissi uyanıyor. Hak mı vermeliyim yoksa yermeli miyim? “Sen beni hiç tanımadın.” diyen aşık ve hiç bilinmeyen bir kadın ve onu her karşılaşmalarında “o” kadın olarak bilmeyen bir adam. Kadının aşkı için yaptıklarını desteklemesem de bu aşka saygı duymamak elde değil. Düşündürüyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022226bin okunma
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
İnsanoğlu dünyadaki tüm kötülüğün asıl sebebi. Bu kitapta da bu tez George ve Lennie’nin yolculuğunda çok güzel verilmiş. Başta ırkçılık olmak üzere, alt sınıf üst sınıf ayrımı, toprakların dengesizce dağılımı sonucu çok zengin çok fakir grupların oluşması, kölelik.. Toplumun bir çok yarası var burda. Lennie’nin saf kalbinden diliyorum bütün insanlığa. İçindeki sevgiyi yanlış yönlendirse de, kötü şeyler yapsa da o aslında hep sevmek ve sevilmek istemiştir. İri cüssesine rağmen kalbi öyle ezilmiş ki kendisine saldıranlara karşı koymayı dahi akıl edemiyor. George ise bir anne şefkatine sahip. Aralarında bir akrabalık bağı bile olmamasına rağmen ömrünü Lennie’ye adamış sanki. Hem kızıyor hem hep arkasını topluyor. Özetle kitap başta beni pek sarmasa da yarısından sonrasını bitirmem bir saati bile bulmadı, öyle sürükleyici. İnsanlığımızı unutmamak dileğiyle.
Fareler ve İnsanlar
Fareler ve İnsanlarJohn Steinbeck · Sel Yayıncılık · 2023172,9bin okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bazı yazarların kitaplarına başlamak hep bir sıkıntı olur bizde. Ya anlayamazsam, ya beklediğimi bulamazsam, ruh halim ya uygun olmazsa ve aslolan verimi sağlayamazsam diye. Nurettin Topçu da benim için o yazarlardandı. Bir yandan bu kadar geciktiğim için üzülürken bir yandan da iyi ki beklemişim bunca beklentiye girmişim ki benim anlam dünyamın çok daha üstünde bir şey buldum dedim, ruhuma öyle çok şey kattı ki. Kitap 2 bölümden oluşuyor gibi şeyler yazıp teorik şeylerle doldurmak yerine keşke daha güzel cümlelerle kitabı anlatabilsem. Başucu kitabı olmalı, kitabın satırlarının değil tamamen kendinin altı çizilmeli. Günümüz dertlerine öyle naif öyle dertli bir şekilde parmak basmış ki daha “insancıl” bir bakış açısıyla toplumsal sorunları değerlendirip yapıcı yaklaşmamızı sağlıyor. “Affet onları Allah’ım bilmiyorlar.” diyen bir Peygamberin(s.a.v.) ümmeti olduğumuzu anımsıyor benliğimizi hatırlıyoruz. Ne demek var olmak? Kitap boyunca bu soruya her yönden cevap veriliyor. Okunmalı, okutulmalı.
Var Olmak
Var OlmakNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 20183,933 okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
36 saatte okudu
Şehrin ruhu var mı? Kitabın temel sorusu bu. Kendimizi yaşadığımız yere ait hissediyor muyuz gerçekten. Canımızın istediği yerleşkelerle ruhumuz ne kadar barışıksa biz oraya o kadar aitiz. Herkesin kendi kendine cevaplaması gereken bir soru. İslam dünyası medeniyet üretemiyor ancak geçmiş eselerine sığınarak kendini kandırıyor. Bu eserlerin etrafını da gökdelenlerle dolduruyor. Bir filmde klişe bir replik vardı “Şu gökdelenler de şehrin mezar taşıdır.” diye. Yerini buldu burada. “Davranışsal aidiyet tabii ki çok saygı duyduğum bir alt yapı ama güzel olan, meyve veren şudur: Davranışsal aidiyet ile medeniyet aidiyetinin üst üste düşmesi. Şu anda İslam dünyasında biz onu göremiyoruz. Zaten İslam dünyasının bir medeniyet tasavvuru olarak davranış biçimi üretememesinin sebebi de budur.”
İçimde Avm Var!
İçimde Avm Var!Sadettin Ökten · Tuti Kitap · 2015418 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
28 saatte okudu
İmparatorluğun yıkılışından yeni bir devlete adım atarken bir milletin ne kadar sancı çektiğini çok net anlatan bir eser. Yazar bu süreci milli ve özellikle manevi değerlerinden sürekli vurgun yiyen bir imamın-muallimin gözünden anlatmış. Yakup Kadri’nin Ankara eseri geldi aklıma aynı süreci bir de sözde Avrupalı hayatı yaşayan yurdum insanının bakış açısından değerlendirmiş. Sonuç aynı, boğucu bir geçiş dönemi.
Cumhuriyet Çocuğu
Cumhuriyet ÇocuğuHekimoğlu İsmail · Timaş Yayınları · 2010215 okunma
Geri18
134 öğeden 121 ile 134 arasındakiler gösteriliyor.