Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akortsuz kalp

Akortsuz kalp
@YuHa
okur.... çizer... ressam...
Küçülürsün!
Ey kalbi göğsüne sığmayan, Rabb'ine kavuşmuş insan! Başın sonsuz boşlukta vecd ile raksediyor. Yalnız sırrını fâşetme. Zira halk anlamaz, küçülürsün.
Sayfa 344 - DergâhKitabı okudu
Reklam
Servet kazanarak rahata kavuşacağımızı ümit ettik. Rahatlık içindeyken ibadet eder, ahiretimizi kazanırız, diye düşündük. Fakat bir arif bizi ikaz etti. Dedi ki: Yanılıyorsunuz servet ile insanın rahatı değil gafleti artar; rahat ile de tâati yani ibadeti değil illeti, hastalığı artar.
İlla bir rol almam icap ediyorsa zalim olmaktansa mazlum olayım. Çünkü zalimin zulmü varsa mazlumun Allah'ı var.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hakikat (İman Nuru)
Hakikat zuhur ettiğinde, ışığını her yere yayar. Sahih bir akıl, kendi ışığını hakikatin ışığıyla birleştirir. Akıl ile erdemin, mantıksal çıkarım ile manevî tecrübenin, düşünmek ile yaşamanın bütünleştiği yer de burasıdır.
Reklam
Özgürlük
Özgürlük, tüm sınırların ve kuralların kaldırılması değil, aklın erdemle birilikte kullanılmasıdır.
İbn Hazm "Her erdemde bilginin ve her kusurda cehaletin bir payı vardır."
Okurken..
Psikologlar, bir şey okurken bir yandan da bir kalemi dişlerinizin arasında tutarsanız, okuduğunuz şeyi daha komik bulduğunuzu keşfetmişlerdir. Bunun nedeni, beynin yorumunun yüzünüzdeki gülümsemeden etkilenmesidir.
O an anladım ki insanların birbirine gülmesi nefret, birbirleriyle gülmesi sevgi demekti.
Reklam
Ve keza ruh-u beşeri en ziyade sıkan, ayrılmalardan neş'et eden elemlerdir. Nur-u iman o elemleri teceddüd-ü emsal ve tahaddüs-ü visal ümidiyle izale eder. (İman ve Küfür Müv. 248.sh - Risale-i Nur)
Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte… İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık. İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini, birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine. Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken duvarlara dalıp dalıp gitmesi. Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık...
Olacak.Olacak. Hepimiz dünya gözüyle göreceğiz, her şey yerini bulacak, herkes anlayıp anlaşılacak, sevdiğimiz özlediğimiz herkesle eninde sonunda bir yaz akşamı sarı ampullerle aydınlatılmış bir bahçede oturup yemek yiyip şarkılar söyleyeceğiz ve ayrı gayrı kalmayacak. Kalplerin gizleri ortaya dökülecek. Herkes her şey bir olacak.
Sayfa 212 - iletişim yayinKitabı okudu
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dost olduğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, o kadar. Ama sen tam bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
Anlıyorum ki zalim ve kıyıcı bir gerçekten kurtulmanın tek çaresi reel dünyadan kitaplar dünyasına sığınmak..
Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz. Olgunlaşmak kalbin daha hassas,kanın daha sıcak, zekanın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek. Içlerinde boyle bir canlılık, böyle bir hayat coşkunluğu duyanlar dünyanın biricik hakimleridir.Bütün diğer hükümdarlıklar bu saltanatın maddilesmesi, fakirlesmesidir. Bir nevi tiyatro krallığı. Gerçek hükümdarlar ebediyen hükümrandirlar.Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Rousseau icin şeytan: Özel mülkiyet. Insan , bir tarlanin etrafında çitle kuşatıp, burası benimdir dediği günden beri doğru yoldan uzaklaşmış. Cinayet cinayeti kovalamış,facia faciayi. Sonunda medeniyet denilen yapma düzen kurulmuş.
Sayfa 220Kitabı okudu
Çok fazla derinlere daldığımı farkeden bir arkadaş: -Yine neyin var? dedi. -Hiç, dedim. Bu "hiç" yalnızca o andaki halimi açıklamak için söylenmişti. Ağzımdan çıkan bu "hiç" kelimesi aslında kainatı tarif ediyordu.
...yaşam şelalesi,artık onu, nehrin akıntılarına doğru bir tarafa atmıştı..
Sayfa 203 - iletişimKitabı okudu
"Yine de zaman, gitgide daha hizli bir biçimde akıp gidiyordu; sessiz ritmi yaşamı parçalara ayırıyor , insan geriye bir göz atmak icin bile duramıyordu. "Dur! Dur!" diye bağırmak istiyor ama sonra bunun hiçbir yararı olmadığının farkına varıyordu. Her şey, insanlar, mevsimler,bulutlar,herşey kaçıp gidiyordu;insanın taşlara, bir kayanın tepesine asılması da yararsizdi, yorulan parmaklar gevşiyor,kollar,cansız bir şekilde düşüyor ve insan kendini bu çok yavaşlamış gibi görünen ama hiç durmayan ırmağa kapılmış buluveriyordu."
Sayfa 192 - iletişimKitabı okudu
"Herifin istediği şey!... Beş on lirası gitsin, ne ehemmiyeti var? Kendisine bir minnettar daha kazanacak... Etrafinda daha çok iyiliginden bahsolunacak,onun da zevki bu!... Seyyar fazilet abidesi halinde gezmek istiyor... Fakat bu fena birsey mi? Keşke herkeste aynı illet olsa... Sonra ne malum? Belki de adam hakikaten iyilik etmek ihtiyacini duyan ve bunu hasbi olarak yapan biridir!...Kendimiz iyi olamiyoruz ve baskalarinin iyiliğini küçük görmek için onlara reklamci, hayir dua avcisi, hatta riyakâr diyoruz."
Sayfa 127 - Turkiye is bankasi kultur yayinlari
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır.
Reklam
İçimizdeki şeytan pek de kurnazca bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok....içimizde aciz var....tenbellik var....iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadi var...
Beklemek cehennemdir. Ama beklerim seni. İyi kötü demeden suçlamadan keyfini.
Ne zaman irademe müracaat edersem büyük bir yorgunluk duyuyorum...
Evden çıktıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan, fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak hafızasını ve ceplerini araştıran, nihayet, ümidini kesince, aklı geride, ileri gitmek istemeyen adımlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm. Sabahattin Ali - “ Kürk Mantolu Madonna ”
Başkalarının gürültüsünü değil kalbinin fısıltısını dinle...
youtu.be/oTekST-6f0A youtu.be/oTekST-6f0A Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince Nefesten yumuşak yağan bu yağmur... Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince. Aynalar yüzümü tanımaz olur.Bu yağmur kanımı boğan bir iplik Tenimde acısız yatan bir bıçak Bu yağmur yerde taş ve bende kemik Dayandıkça çisil çisil yağacak.Bu yağmur delilik vehminden üstün; Karanlık kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün Sulardan, seslerden ve gecelerden.
Reklam
Yumuşak huylu olsun, ahmak olsun hiç kimseyle mücadele etme. Çünkü yumuşak huylu olan sana kalbiyle buğzeder; ahmak ise diliyle eziyet verir. İmam-ı Gazâli Hazretleri
Ey gönül ! Kendine gel; “ zahmet çekmeye gücüm kuvvetim yok ! ” deme..! Kendi saçma görüşlerinden vazgeç; Sen, güçsüz değilsin ! Herkesin zahmetini bol bol çekiyorsun da, sende bulunan gizli hazineyi aramak zahmetine katlanmıyorsun..! Hz. MEVLANA (k.s)