Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
ERDİNÇ
ERDİNÇ
@_Lupus_
omnia vincit amor..
anitsayac.com
yarininsuyu.com
ormanamama.com/kumbaralar/liste/1
Spor Eğitim Uzmanı
Yüksek Lisans
Yalova
15 Temmuz
2549 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Herkese merhabalar.. Eser, biyografi türünde.. Oğuz Atay'ın mühendislik fakültesinde bizzat derslerine giren Mustafa İnan hocasının biyografisi. Mustafa İnan, bilim dünyamıza adını yazdırmış bir isim. Yaptığı ilklerle sadece ülkemizde değil ülke dışında da adını duyurmuş bir bilim adamı. Mustafa İnan, hayatı boyunca zorluklarla mücadele etmiş. Ancak bu zorluklar bilime karşı tutkusuna engel olamamış. Anadolu'nun içinden olan Mustafa İnan hiçbir zaman o halktan olan kimliğini kaybetmemiş. Dolayısıyla o içtenliğini görmek mümkün. Eser, TÜBİTAK projesi nedeniyle yazılmış. Mustafa İnan'ın oğlu Hüseyin İnan Oğuz Atay'a bu biyografiyi ele almasını teklif eder ve yazar da kabul eder. Hem Oğuz Atay'ın Mustafa İnan'ın öğrencisi olması hem de Oğuz Atay'ın kaleminin güçlü olması sebebiyle bu biyografi bu halini almış. Çok çok kıymetli çalışmanın ürünü bu biyografi. Mustafa İnan'ın hayatına dair ne varsa titizlikle araştırılmış ve bu satırlara ilmek ilmek işlenmiş. Oğuz Atay'a minnet duymak lazım bu noktada. Mustafa İnan'ın sadece bilimci kimliğini değil özel hayatını, çevresindeki insanlarla olan etkileşimini de gördüğünüz bu biyografiyle mutlaka ama mutlaka tanışmalısınız. Değerinin çok daha bilinmesi dileğiyle..Bilimle ve kitapla ,huzurla ,mutlulukla kalın..
Ahmet Altan "Őlmek Kolaydır Sevmekten"okumaktan sıkılmadığım ve tekrar tekrar okuyabileceğim Tűrk filmi tadında bir kitap.Okurken kendinizden de bir aşk bulabileceğiniz garantisini veren harika bir roman ..
Ölmek Kolaydır Sevmekten 1912-1913 yıllarında toplam altı aylık bir sürede Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşanan olayları bir ailenin fertlerinin hatırladıklarına dayanarak anlatıyor. Osmanlı’nın Balkan Savaşı’nda hezimete uğradığı dönem bu. İmparatorluğun payitahtında kolera, korku ve karamsarlık hâkim. İktidarın İttihat ve Terakki’nin eline geçtiği Bâb-ı Âli Baskını, bu memleketin yüz yıla yayılacak darbeler tarihinde kanlı bir ilk oluşturuyor. Trakya cephelerinde de, İstanbul’un ortasında da ölüm kol geziyor.
Kadın-erkek ilişkileri, arzulamak, özlemek, kıskanmak, sevmek ve gerektiği gibi sevememek, vazgeçmek ve vazgeçememek, sırların gölgesinde yaşanan aşklar, yaşanamayan hayaller, sorulamayan sorular, saklanan cevaplar, okunmayan mektuplar romanın asıl konusu. Ölmek Kolaydır Sevmekten ömür boyu tükenmeyen tutkular gibi, tutuk ilişkilerin, bir türlü tam yaşanamayan aşkların ve sonuçta hep biraz eksik kalan hayatların romanı.
Merhaba arkadaşlar, kitabımız “Rüzgar çiçeklere değil,yapraklara aşık olur” Sözüyle başlıyor.Ahmet Ümit kitapları konu olarak polisiyedir, ve benim beğendiğim yazarlardan biridir, bu kitabı 9 öyküden oluşan, alışılmışın dışında , bir cinayet Peşinde değil de, aşk ı bizlere getirmiş, aşk nedir ? Sorusunu sorduruyor bizlere,bu dokuz ayrı hikaye güzel farklı kurgu ve Ahmet Ümit ‘in gizemli uslubuyla bizleri sürüklüyor. Aşkın bütün halleri... Tutkunun aklımızı ele geçirmesi. Kötülüğün en güzel biçimi... Rezil olmaktan duyduğumuz haz...umutlarımızın lezzetli keder... Çiğnenen onurumuzun getirdiği kibir. Vicdan tutulması, bencilliğin son kertesi, yanılsamanın en deli anı.Imkansız olanın çekiciligi... Yani gönüllü kölelik... Yani insanoğlunun en masum hali.... Yani bildiginiz delilik... Yani en yalansız aşk öykülerini , aşkın sayfalarında sürüklenmeye hazırsanız hemen başlayın derim..
"Aşk hiçbir zaman pişman olmamaktır. Ama bence aşk, bin kere pişman olsan da, bin kere onun peşinden gitmektir.. “
Okur Takip Önerileri
Selam herkes..
Aşk ne yüce bir duygu. Aşk için; dağ delinmiş, çöl aşılmış, destanlar yazılmış, şiirlerle örselenmiş, romanlara konu olmuş. Rivayet odur ki aşk efsanedir.
Yaşar Kemal betimlemenin betimlemesini yaparak mistik bir dünya içerisinde gezdirirken okuyucuyu buraların aşikar biçimde de Doğubayazıt, İshak Paşa Sarayı, Ahmed-i Hani türbesi gibi önemli yerlerin olduğunun da anlaşılmasını sağlıyor. Esere konu olan efsane aşıklar Gülbahar ve Ahmed'i anlatırken buraları mesken tutmuş. Eserde sadece efsane aşk anlatılmıyor. Gelenek, görenek, örf, adet, inanış, insan ilişkileri, korkuyla sağlanan hakimiyet gibi konularla aşkı örüntülüyor. Halkın şivesiyle diyaloglara dahil olup o aşka şahitmişiz gibi dolaştırıveriyor yörede. O yörede, o insanlarla doğru bildiğimizden şaşmıyor, zulme karşı koyuyor, aşıklara sahip çıkıyoruz. Yaşar Kemal kalemi çünkü.
Tabi bu aşk hikayesinde canımı yakan, üzüldüğüm, üzerine daha çok kafa yorduğum biri daha var ki ana karakteri diyebileceğim Memo Sahi aşk karşılıklı olunca mı efsane oluyor, tek taraflı ve tüm fedakarlıkları yapınca mı?
Eserin bir diğer güzel yanı Abidin Dino çizimleri ile görsel şölen sunması.
Okumakta geç kaldığım bir eser. Siz geciktirmeyiniz ..
Keyifli okumalarınız, sağlıklı günleriniz olsun.
Asla Pes Etme Rahellll
Çok merak ederek ve heyecanla okuduğum bir kitaptı. Ne kadar okurken içim buruk olsa da düşüncenin gücünü, azmin gücünü, sorgulamanın gücünü, anneliğin gücünü, ve sevginin nasıl bir iyileştirici merhem olduğunu okudum.
Düşüncenin gücü:
İnsanların her ne sorunu,her ne problemi var ise düşüncenin olumlu olması ve insanın kendisinin motivasyoncusu
Merhabaa, yine çok güzel bir baskomsernevzat kitabı yorumuyla geldim ve evet yine çok hızlı bitirdim. ilk sayfasından itibaren olay beni o kadar içine çekmişti ki; kitabı okumadığım anlarda bile aklımda cinayetler ve bir katil profili vardı, bu yüzden hızlıca okuyup çözmek istedim ama çözüldüğünde de üzüldüm aslında, hemen bitirdiğim için. Kafamda oluşturduğum katil profilden farklıydı katil. Daha doğrusu katilin cinayet işlemesinin sebebi benim tahmin ettiğim sebeplerden çok daha farklıydı, yoksa katillerin mi demeliydim? Evet, iki tane katilimiz var; gerçek katilimiz başkomiserimizi de ekibini çok güzel yanıltmıştı ama onun sayesinde diğer katilin de aslında göründüğü gibi biri olmadığını öğrendik. Ve ayrıca yine polisiye kurgu dışında farklı dinlerle ilgili yaşadığımız coğrafyanın müthiş geçmişiyle ilgili birçok bilgi de edindim. Özellikle hristiyanlık ve süryanilik kitabın temelini oluşturan dini ögelerdi. Hatta daha önce tarsusta gezdiğim ama hakkında çok şey bilmediğim st. paul kilisesinin azizi pavlus hakkında birçok şeyi de öğrendim. Tarihi, dini, felsefi ögeleri polisiyeyle birleştiren kurgusana daha da bir hayran oldum..
Cinayetlere dönecek olursak sizi üç farklı cinayet bekliyor olacak: içeriğinde kutsal kitap, haç gibi dini semboller bırakılarak işlenmiş cinayetler. (sadece bir cinayet diğerlerinde daha farklı) tabi ki bağlantılı cinayetler ama aradaki bağlantıyı çözmek inanın pek kolay olmuyor tıpkı nevzat ve ekibi için olmadığı gibi. kesinlikle ama kesinlikle tavsiye ediyorum..Kitapla kalın..
"Dünyayı iyilik kurtaracak.."
Yaşam, sadece yemek, gezmek, eğlenmekten ibaret değildir. Yaşamak için bizlerin desteğine ihtiyacı olan ve aynı yaşam şartlarına sahip olmayan birçok insan ve hayvan var. Onların hayatlarını daha huzurlu ve mutlu geçirebilmeleri bizlerin elinde. Sokak hayvanlarını korumak, imkânı olmayan bir ailenin çocuğuna destek olmak, bir ağaç dikmek, ihtiyacı olan birisinin yardımına koşmak hepimize huzur verir.
Her can değerlidir. Kedi, köpek, insan; hepsinin hayatı için mücadele etmek gereklidir. İnsan, tüm canlara ayrım yapmadan yaklaşmalı, onlar için elden ne geliyorsa yapmalıdır. Birbirimizi örnek alarak, güzel şeyleri görerek ve göstererek hayatı kolaylaştırabilir ve güzelleştirebiliriz. Her şeyi sevin; hayatı, ağaçları, hayvanları… Sizin sayenizde güzel şeylerin de olduğunu unutmayın. Pes ederseniz çok daha fazla hayvan, çok daha fazla çocuk acı çekecek. Bu yüzden durmayın, geri çekilmeyin. Ve iyilik yapmaya sonsuza kadar devam edin..Hayatin ne zaman tamamen sona ereceği belli değildir ve hangi iyilikle cennete girebileceğimiz de belli değildir o yüzden her an kalbimizin sesini dinleyerek iyilik adımları atmaya hep beraber devam edelim ..Ve bu dünyada ki kalbi kötü insanların hayatlarına küçük iyiliklerle dokunabiliriz küçük bir iyilik bir hayat,yaşam demektir..?
Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum..
“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum..”
Bu roman Orhan Pamuk’tan okuduğum ilk eserdi. Dilini bilmemem ve kitabın kalınlığı biraz gözümü korkutmadı dersem yalan olur. Fakat konusu, anlatımı, yazım dili çok akıcıydı.
Orhan Pamuk romanın geçtiği dönemdeki İstanbul’u, cemiyet hayatını çok başarılı bir şekilde anlatmış bizlere. Kurgu bir roman
Yaşar Kemal uykumuzdan uyanıp gerçeğin perdesini aralayabilmemiz için bu masalı anlatmak istedi bizlere. Siz uyurken köylerinize korku, umutsuzluk hüküm salındı, dostlar düşman edilip düşman dosta büründü, kardeşlerin açlık ve sefalet içinde can verdi. Şimdi uykudan uyanma vakti.
Düşünemedin ama konuştun, üretemedin ama tükettin, sürekli daha
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal KarıncaYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 201710,4bin okunma
"Öyleyse kim kurtaracak beni var olmaktan? Hayatımı toprağa veriyorum." diye başlayan bir kitap... Ne bekliyordunuz? Huzur mu? Aslında, arayana var.⠀
⠀
Cesur Yürek (Braveheart) filmini bilmeyen yoktur sanırım. Benim için çok anlamlı klasiklerden biridir. İskoç kahraman William Wallace’ın gerçek yaşam hikayesini anlatır. O filmde,
Selamlar!
Bugün bambaşka bir kitabın yorumuyla geldim.
Başlamadan önce normal bir genç kurgu kitabı olduğunu zannetmiştim ve sadece eğlenmek için elime almıştım. Bana hayatı bu kadar derinden sorgulatacak bir kitap okuyacağımı asla tahmin edemezdim…
Nora’nın her farklı hayata gittiğinde aslında yaşamanın ne kadar güzel olduğunu ve pişmanlıklarının değil yaşadığı anların önemli olduğunu anlaması aslında benimde bir şeylerin farkına varmamı sağladı. Onunla beraber üzüldüm, kırıldım, mutlu olduğunda bende mutlu oldum. Aslında Nora’nın ölmek istemediğini yaşamayı çok sevdiğini bilmek ve sadece çok kırgın ve pişman olduğu için bu düşünceden kurtulamaması onunla beraber beni de bir çıkmaza sürükledi. Sanki o kütüphanede Nora’yla beraber başka hayatlara yolculuk yapmışım gibi hissettim. Ve bu yolculukta kitabın size verdiği bütün mesajlar çok özeldi. Hayatı sevmediğim, zorluk yaşadığım her anda aklıma gelecek bir kitaptı kesinlikle.
Kitap size yaşadığınız anın ne kadar değerli olduğunu, hata yapabileceğinizi ama önemli olanın devam etmek olduğunu o kadar güzel anlatmış ki bunun özellikle kurgu bir kitapla okuyucuya anlatılması daha da farklı. Belki bir felsefe kitabında bunları bekleyebilirsiniz ama genç kurgularda genel olarak bu tarz konular işlenmiyor. Bu konuda yazar mükemmel bir iş çıkarmış.
Daha fazla ne söyleyebilirim bilmiyorum ama kesinlikle herkesin bir şans vermesi gerekiyor bu kitaba. Belki çok derin felsefik sözleri yoktu. Ama eminim ki kitaptaki her bir cümle size çok şey katacak ve çok etkileyecek. Mutlaka okuyun ve Nora’nın ölümle yaşam arasındaki mücadelesine tanık olun..
Günümüz başarı kavramı: yüksek notlarla bitirilen okullar, yüksek maaşlı işler, prestijli makamlar, bu özelliklere sahip eşler ve bu özellikleri kazandıracağınız çocuklar yetiştirmek. İşte bize dayatılan ya da farkında olmadan kendimize dayattığımız bu başarı kavramının içinin ne kadar boş olduğunu fark ediyor Doppler. Tüm bunlara sahip olup da
Etkisinden uzun zaman çıkılamayacak bir kitap. van gogh ressam değil de yazar olsaydı bugün yine bu kadar popüler olabilirdi bence, yazma yeteneği de çok fazla. 20 yaşından hayatını kaybettiği 37 yaşına kadar kardeşi theo'ya yazdığı mektuplar var kitapta. kendini vurduğu kabul ediliyor ama kimilerine göre cinayet de olabilir. ben de sadece yazdığı ilk mektupları okusam intihar etmeyecek biri olduğunu düşünürdüm. o zamanlar hayata umutla bakıyor, kardeşine umutlu mektuplar yazıyor. aynı zamanda derin bir tanrı inancı var, sık sık incil'den alıntılar yapmış, hatta din adamı olmak istiyor bir dönem. ama daha sonra yoksulluk ve yalnızlığın etkisiyle hayata bakışı değişiyor ve daha melankolik olmaya başlıyor. 1890'da hayatını kaybetmiş ama 1883 yılında yazdığı bir mektupta, sandığından daha uzun yaşayamayacağını ve önündeki birkaç yılda bir şeyler yapmak, bir yapıt oluşturmak zorunda olduğunu yazıyor. buradan da ölümünün uzun süre düşünülmüş bir intihar olduğu sonucuna ulaşılabilir belki. arkadaşı gauguin'le tartışması sonrasında kulağını kesmesi, akıl hastanesinde kalması ve diğer birçok yönüyle etkileyici bir hayat..
Steinbeck’in kendi deneyimlerinden esinlenerek yazdığı kısa roman(novel) özelliği taşıyan kitabı Fareler ve İnsanlar, yüreklere dokunan bir umut ve dostluğu konu alıyor. Büyük Buhran sırasında hayatlarını güçlükle sürdürmeye çalışan mevsimlik tarım işçisi iki arkadaşın en büyük hayali; aşağılanmadan, hor görülmeden yaşayabilecekleri kendilerine
Bazı kitapların kapağını kapatınca,içimde derin bir güç ve kendime olan inancım yükseliyor.Kaktüsler de Çiçek Açar,benim için tam olarak böylesine bir kitap oldu.Içerisinde yer alan kısa deneme ve aforizma tarzındaki yazılarla,okuyucuya olduğundan daha iyi hissetme gücü veriyor.Aslında bunlar zaten bilinçaltımızda yatan şeyler,lakin bazen bir alevi harlamak için küçük bir rüzgar gerekir.Gereken rüzgar ve ışığı Songül Ünsal,dizeleriyle okuyucuya bu hissi veriyor.. Kendimi üzgün ve güçsüz hissettiğimde dönüp tekrar tekrar okumak için yapıştırdım hepsini.Sizlere de o güzel alıntılardan birisini yazıyorum ki,içinizdeki varolan mutluluk ve gücü yakalayın..
"Yeşilde huzur saklı, mavide sonsuzluk...
Kaktüsler de çiçek açar. Sevmesini gerçekten bilenler için ne güzel bir çiçek. Ne soğuktan, ne sıcaktan etkilenir. Yağmur yağdığında su depolar. Depoladığı su ile kurak iklimlerde bile uzun yıllar hayatta kalabilir. Bu, insanın içinde taşıdığı umuda benzer. Ne olursa olsun bir şeylerden umut beklemek insanın doğasında vardır."
