Özgürlük, kişinin bir mekanda bir insan veyahut insan topluluğu tarafından alıkonması ile yitirilmez;özgürlük kişinin fikirlerinden beslenen bir mahluktur,kişi düşüncelerini bir varlığa ve bir benliğe tutsak eder ve fikirlerini yitirirse asıl özgürlüğünü yitirmiş olur.Bir mekanda kapatılma halinde bile seni düşüncelerinin özgürlüğü yaşatabilir.İstisnai durumlar olmakla birlikte fikir özgürlüğü insanın asıl özgürlüğüdür.
Sabahattin Ali, birçok eserinde olduğu gibi Değirmen adlı kitabında da toplumun kanayan yaralarını, adeta deşilen bir ciğer misali, adaletsizlikleri, sevgi yoksulluğundan ağzı hasret kokan sevdalıları bir tokat gibi yüreğimize indirip duruyor. Üstelik bunları yaparken üslubundan hiç ödün vermiyor. Ne mahrum ediyor betimlemelerinden ne de kalemini ürkekleştiriyor; mürekkebi olduğu gibi döküyor kağıtlara ve bir ebru gibi milim milim şekillendiriyor kelimeleri. Satırlar, sayfalar bitip son kelimeye kavuştuğumuzda on altı öykünün olan çıplaklığıyla zihnimizde uzanıverdiğini görüyoruz.Hangi konuyu, hangi karakteri ve yeri, zamanı ele alırsa alsın ham maddesinin hep ‘sevgi’ olduğunu görürüz Sabahattin Ali’nin. Hep sevgiyle yoğurulur ve sevgiyle inceltir kalemini; kelimelerini sevgiyle başlara taç eder. Kimi zaman insanların sevdaya olan doyumsuzluğunu kırlangıçlar anlatır kimi zaman da yalnızlığa olan sevgisini kendini kitaplarına teslim ederek belli eder ve ekler. Üç bölümden oluşan bu eseri baştan sona karakterleri, olayları ve kendi içindeki üslubuyla tam anlamıyla irdelemeye çalışırken, aslında yazarın ön sözde iliştirdiği bu sözler anlattıklarının okur için olduğunu zaten kanıtlar nitelikte:
‘Arasında yazmış olmakta utanacağım kadar kötülerin olduğunu biliyorum… İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim.’ Keyifli okumalar...
DeğirmenSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202144,6bin okunma
Herkesin bu kadar beğenip yere göğe koyamadığı bir yazar ve kitap hakkında nasıl inceleme yazacağım bilmiyorum. Linç edilmekten korktuğumu da belirtmek isterim :D Bu linç kültürünü bırakalım hanımefendiler ve beyefendiler :))
Orhan Pamuk’un okuduğum ilk kitabıydı. Yazar hakkında bir hükme varmak için çok erken olsa da, en iyi eseri olarak
Uzun bir aradan sonra yeni bir inceleme ile geldim.Nobel Edebiyat ödülü almış bir yazarımız olan Orhan Pamuk'un başka bir eserini okumuş ve geçmiş gelecek bağlantısını başarılı bulmuştum.Ancak işlenen konu bana biraz uç ve benzetmeler yanlış gelmişti. Bu kitapta da aynısını yaşadım,kadının bekaretini kaybetmesi Hz.İbrahim'in oğlunu kurban etmesi ile bağlantılandırılarak anlatılmış.İnancı tam olarak görünen kişilerin yaptığı hatalara ve aşağılanan kadınlara değinilmiş. Belli bir noktaya kadar okumaya dayansam da abartıldığı kadar beğendiğimi söyleyemem.
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,1bin okunma
Öncelikle buraya bir inceleme yazmadan önce ne kadar düşündüğümü bilemezsiniz. Öylesine bir kitap okudum ve kafamda öylesine sesler belirdi ki anlatamam. Kitabın her detayını anlayabilecek bilgiye sahip olduğumu maalesef düşünemiyorum, bir inceleme yazmaya da hakkım var mı emin de değilim açıkçası. Ancak kitaptan öylesine etkilenmiş bir haldeyim