Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
220 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Yıllar önce Kumların Kadınını okuduktan sonra Kobe Abe'nin Kanguru Defterini alip bir kenara koymuştum en son onu okuduktan sonra Başkasının Yüzü adlı kitabına başladım. Bu adam net rahatsız edici her sülük geçtikçe midem bir hoş oldu. Adamımız labaratuvardaki bir kaza sonucu yüzü mavholmuş (keloid yanıkları dediği için araştırdım ama sülükle bağlantısı yok herhalde sırf rahatsızlığı arttırmak adına kullandı.) İlerledikçe evli ve eşiyle bir uzaklaşma yaşadığını okuyoruz buna çözüm bulabilmek adına pek de başlarda mantığına yatmasa da uğraşlara giriyor. Buraya kadar mottosu yüz ve kişiliğin bağlantılı olmadığı şeklindeydi yani yüzümü kaybetsem de beni ben yapan bu değil mantığındaydı sonrasında bir çözüm ararken karşılaştığı adam yüzünden bir zaman sonra yitip gideceğini düşünüyor burda sağlam bir aslonan fiziksel görünüş mü yoksa kişilik mi eleştirisi vardı. Sonrasında (gene sürreal tarzda) gerçeğe çok benzeyen bir maske yapıyor işte o nokta da asıl içsel yüzü ya da ilkel istekleri maske vasıtasıyla ortaya çıkıyor.(Burada da süperego/id/ego kavgaları vardı) Maskeyi taktıktan sonra o artık bambaşka kişi olduğunu hatta bir nokta da maskeyle karısını ayartmaya çalıştığında karısının kendisini aldattığını düşünecek kadar kişilik bölünmesi yaşamıştı. Bence yazar eğer kimse bizi tanımazken ya da kimse görmezken daha ilkel davranabileceğimizi yani gerçek hani sarıp sarmaladığımız asıl benliğin ortaya çıkacağını iddia ediyor. Katılıyorum Kobo Abe kesinlikle okunmalı. Umarım Kutu Adamı da okurum.
Başkasının Yüzü
Başkasının YüzüKobo Abe · Monokl Yayınevi · 2018324 okunma
779 syf.
8/10 puan verdi
bu dünyada bunca saflık, iyi niyet ancak budala olmayı gerektirir. Prens olaylara hep pozitif bakıyor, kimsenin arka yüzüne ve ne yaptığına bakmadan dinliyor. Dünyayı cennet, insanları melek yapma derdinde. Oysa ne dünya cennet ne insanlar melek… Prens bu dünyada mutluluğu yakalamaya çalışıyor. Bir çocukta, bir ağaçta, bir otta bulmaya çalışıyor
Budala
BudalaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201225bin okunma
Reklam
148 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Kusursuz cinayet yoktur ...
En sevdiğim yazarlardan birinin kitabının yorumu ile geldim .Agatha'nın anahtarı başkomiser Nevzat kitaplarının ilkiymiş, bunu bilmiyordum .. Başkomiser Nevzat ve yardımcısı Ali var burada ,Zeynep ve Evgenia yok henüz.. Ben Ahmet Ümit kitaplarını çok büyük bir heyecanla , elimden bırakamadan okurum her zaman. Bu kitap diğerlerinden farklı olarak 15 öyküden oluşuyor ve hepsinde bir cinayet çözümleniyor. Kısa kısa oldukları için çok çabuk çözümlendi cinayetler ,hafif ters köşelerle.. Ama artık çok Ahmet Ümit kitabı okuduğum için katili tahmin edebiliyorum çoğu yerde .. Ben gene de severek okuyorum . Toplumsal olaylarla da harmanlanarak bu cinayet hikayeleri anlatılıyor . Agatha'nın anahtarı bölümü çok güzeldi.. Agatha Christie'nin 1920'li yıllarda İstanbul'a geldiğinde Pera Palas otelinde kalması, bir Türk'le bir ilişkisinin olmasıyla başlıyor hikaye. Ve bir cinayet işleniyor, ölen kişinin kocası Agatha Christie ye bir anahtar veriyor ve kendisi oldukten sonra ona biraktigi mektibu okumasını istiyor.. seneler sonra o anahtar otelden alınıp büyük bir sır ortaya çıkarılıyor ...Diğer bütün hikayelerde güzeldi tavsiye ederim...
Agatha'nın Anahtarı
Agatha'nın Anahtarı
Ahmet Ümit
Ahmet Ümit
Agatha'nın Anahtarı
Agatha'nın AnahtarıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 20199,6bin okunma
576 syf.
·
Puan vermedi
·
46 günde okudu
Çamurlu bir su mu, berrak bir su mu?
Evet, nihayet okuduk bitirdik bu kitabı da. Aheste ve sakince. Peki kitap bir sakinlik veriyor mu bize? Tam tersine, fırtınalar, kasırgalar, tufanlar... Peki siz hiç mi utanmıyorsunuz ( ......) ile aşk yaşamaya? Ben bile utanıp sansür koyuyorum neme lazım. İnsan bu kadar yakını ile böyle bir... Evet kitapta bir aşk ilişkisi var, hem de sıra dışı Nabokov gene bizi tuhaf bir dünyanın içine sokup çaresiz bırakıyor. Çırpın dur! Alışacaksın diyor. Superileri gözlerimizin önünde salınıp duruyor ha bire, lolitasında olduğu gibi. Kitabı anlatacaktın hani? Şimdi anladım ki kitabı anlatamıyorum. Ama felsefe okuyanlar ve feministler bu kitap hakkında ne düşünür bilmek isterim... İyi veya kötü okumalar.
Ada ya da Arzu
Ada ya da ArzuVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 201869 okunma
212 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
41 günde okudu
Mektuba "Hayal edilemeyecek kadar mutluydum." Diyerek başlayan bir adam. Makar Devuşkin, sevgili dostuyla tüm hayatı boyunca unutamadığı bir mektuplaşma serüvenine giren iki sadık dost. Her anlarını ayrıntılı bir biçimde birbirlerine anlatan, mektuplarını yazarken heyecan içinde sanki birbirleriyle konuşuyormuş gibi içindekilerini döken iki sadık dost, böyle devam eden bir dostlukta elbetteki sonunda alışkanlık haline gelecek ve birbirlerinden kopamayacaklarını bile bile sürdürecek olmanın gururunu yaşayan Varvara ve Makar Devuşkin bir süre boyunca böyle devam ederler. Aralarında ki dostluk ne denli ilerideydi tahmin edemedim ama ihtiyar bir adamın ve genç bir kızın konuşmaları tam bir dostluk konuşmasıydı. birbirlerine hitap edişleri aşırı hoşuma gitti Devuşki'nin Varvarayı Anacığım diye sevmesi Varvara'nın aynı şekilde sürekli en sadık dostum demesi çok hoş bir sohbet gibiydi. Mektuplaşma değil de dip dibe oturup konuşulan bir sohbet gibi ilerledim. Arada biraz sıkıcı tarafları vardı tabii, anlamadığım bir kaç yerde oldu elbetteki ama hep böyle değil midir seni kendine bağlayan biraz saçma, biraz karmaşık ve çokça anlamsızdır... Sonu beni gene şaşırtmadı artık okuya okuya alıştım yazarların nasıl romanlarını bitirmek istediklerini. Onların asıl amaçları okuyucuyu meraklandırmak başarıyorlarda meraklı bir şekilde okuyup bitirdim. Bu arada Ordu'ya yolculuk yaparken bitirdim bu kitabı belki de o yüzden biraz da keyif verdi. Yolculukta kitap okumaya bayılıyorum. Tam bir yol arkadaşı oluyorlar banaaa (Keyifli okumalar dilerim.)
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınları · 201861,9bin okunma
687 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Suç ve Ceza: Süregelen “yüce” bir sessizliğin verniği. Dinleyin! Raskalnikov’ un kabüllenişi ne aşağılık bir olaydır. Bu insan müsveddesi, her şeyin farkında bir münevverdir. İnsan olanın bu dünyada yaşayamayacağı gerçeğine inanır. İnanmak diyorum çünkü bazı gerçekler de inanılmaya muhtaç. Ama gelin görün ki insan bir şeylere en çok da insana tutunmaya temayüllü. Bir yalana tutunmak ne cahilce. Üstelik yalan olduğunu bile bile. Cahillikse topyekûn mutluluk. Raskalnikov şunu keşfetti: Ya müesses nizamla yani insanlıkla savaşır, kazanmak içinse kendi kafana sıkarsın. Ya da müesses nizamın bir zerresi olan ve bu itibarla tabii olarak daha masum görünen bir insana tutunur, mağlubiyetle gelen aşağılık bir dinginlik belki mutlulukla yaşarsın. Öte yandan Camus Veba’sında: “Siz bir düşünce uğruna ölümü göze alabilecek güçtesiniz, bu açıkça görülüyor. Bir fikir uğruna ölen insanlardan bıktım ben. Kahramanlığa inanmıyorum, bunun kolay olduğunu ve ölümle sonuçlandığını biliyorum. Beni ilgilendiren insanların yaşaması ve sevdiği yüzünden ölmesi.” diyor. Bardağa bu bakımdan bakacak olursak bu incelemenin tersi de doğrudur. Hasılı mesele gene yalnızca olmak ya da olmamaktır.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,4bin okunma
Reklam
559 syf.
9/10 puan verdi
NOTRE DAME'IN ÇİNGENESİ Mİ OLSAYDI ACABA?
Üç haftadır neredeyse bu eser ile yatıp kalktım desem yeridir. İlkin müzikaline denk geldim ve bir ay öncesinden biletimi aldım. Sonra eserle ilgili hiç bir fikrim olmadığından, kitabını okumak istedim. Bu iki haftamı alan bir süreç oldu. Açıkçası kitabı okurken büyük bir hayal kırıklığına uğradım. Nerede bu Notre Dame'ın kamburu? Kitabın
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,7bin okunma
320 syf.
8/10 puan verdi
Bir kitap listesinin farklı yaş ve kökenlerdeki insanları bir araya getirişini okuyorsunuz. Kütüphanede yaz dönemi için çalışmaya başlayan ergen ve sorunlu bir hayata sahip genç bir kız olan Aleşya, bir gün kitapların arasını kontrol ederken bir kitap listesi buluyor ve onu saklıyor. Bir gün kütüphaneye gelip ondan yardım isteyen yaşlı bir adama
Okuma Listesi
Okuma ListesiSara Nisha Adams · Serenad · 070 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
Herkese merhaba İlk kez Sunay Akın'dan bir kitap okudum. Dürüst olmak gerekirse başlarda biraz ön yargılarım vardı fakat ilerledikçe iyi bir eser okuduğumun farkına vardım. Eserimiz oldukça bilgi yüklü bir kitap. İçinde ilk kez duyduğum pek çok ilginç bilgiye rastladım, daha önceden duymuş olduklarım hakkında ise detaylı bir fikre sahip olmuş oldum. Kitap ana tema olarak Kızılderili insanların nasıl bir etnik temizlik yaşadıklarına (soykırıma uğramışlar) değiniyor. Özgürlük naraları atan Amerika'nın bu masum insanları nasıl tutsak ettiğine, yurtlarını ele geçirip topraklarından nasıl zorla kovulduğuna şahit olacağımız bir eser. Bu da yetmiyor gibi şu meşhur kovboy filmlerinde bu zavallı insanları kafa derisi yüzen birer vahşi gibi tanıtmışlar bizlere. Aşağıda Kızılderili bir reise ait satırlar tüm konuyu özetler nitelikte. Gelin kulak verelim: "Kardeş bir zamanlar bizim topraklarımız uçsuz bucaksızdı. Sizinse, bir karışı geçmiyordu oturduğunuz yerler. Gel zaman git zaman, kocaman bir topluluk oldunuz siz. Bize, yaygımızı serecek bir toprak parçasını bile çok gördünüz. Bütün yurdumuzu elimizden aldınız da, gene gözleriniz doymadı. Şimdi de kalkmış bize dininizi aşılamaya savaşıyorsunuz " Konu olarak herkesin ilgisini çeker mi bilmiyorum ama içerisindeki bilgiler, yer yer konuya uygun seçilmiş şiirler için bile okunmaya değer olduğunu düşünüyorum.
Kız Kulesi'ndeki Kızılderili
Kız Kulesi'ndeki KızılderiliSunay Akın · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20101,374 okunma
304 syf.
10/10 puan verdi
Yarım bırakılan bırakmak mecburiyetinde kalan onlarca yüzlerce hayat.. Irkına, milletine, gelenek ve göreneklerine, yaşadığı coğrafyasına mensup olup kopartılmaya çalışan, mecbur kalıp kopan, yıpranmasına rağmen hala pes etmeyen ayakta duran sonsuz fidanlar… Lompen fikirlerle, sıkıca tutunmuş ideoloji ve kibirleriyle gözü doymak bilmeyen pis
Kızgın İklim
Kızgın İklimAhmet Tahir · Aram Yayınları · 20226 okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Yazarın kısa ama çarpıcı novellaları her zaman ilgimi çekmiştir. Bu kitabını da beğendim .. 4 adet öyküden oluşuyor -Birincisi Lyon "da düğün ,kitaba ismini veren öykü ..Fransız İhtilali sırasında yaşanıyor , sevdiği için ölüme giden bir kadın ve ölmek üzere de olsalar mutluluğu yakalamaları anlatılıyor .. -Ikinci Öykü'nün adı ile bitince Leporella ..Ben en çok bunu beğendim sanırım .. Burada da bir kadının ,evin beyiyle olan Gönül Bağı anlatılıyor... Sonu sürprizli.. - Üçüncü hikayemizin adı Kaçak ..Gene bir savaş sırasında esir düşen bir adamın, kendini başka bir ülkede bulması ve ailesi için yaptığı fedakarlık anlatılıyor.. - Dördüncü son hikayemizde görünmez koleksiyon ...Görme engelli bir bireyin hayatını koleksiyonuna adaması konulu bir hikaye ... Hepsi de gerçekten güzel ve kısa hikayeler...
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Lyon’da Düğün
Lyon’da DüğünStefan Zweig · Ren Kitap · 201830,8bin okunma
528 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Brandon Sanderson'dan okuduğum on ikinci kitap Sissoylu serisinin ilk kitabı olan Son İmparatorluk oldu. Son İmparatorluk Sanderson'ın bir kurgusu olduğu için şaşırmadığım üzere gene kitaptaki halkın inandığı, sınırlarının zaman içinde belirsizleştiği eski bir efsaneye dayanıyor. Bundan şikayetçi değilim, bir şekilde her kitabında gene
Sissoylu - Son İmparatorluk
Sissoylu - Son İmparatorlukBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 20141,246 okunma
400 syf.
10/10 puan verdi
Selçuk Uygur'un Kaleminden...
Türkiye’de son dönemde 2. Dünya Savaşı’na yönelik yükselmekte olan ilginin son meyvesi Rommel – Bir Yaşam Öyküsü sonunda raflardaki yerini aldı. Çöküş, Hitlerin Generalleri Konuşuyor, Savaş Günlükleri, Kardeşler Takımı, Vatan ve Führer için, Fotoğraflar I. ve II. Dünya Savaşı gibi Dünya genelinde ilgiyle karşılanmış olan eserleri çevirerek
Rommel
RommelSelçuk Uygur · Kronik Kitap · 20242 okunma
153 syf.
·
Puan vermedi
Kendini Aş Haddini Aşma ~ Mustafa Kutlu . Alıntılar; . “Sokak çocuğu” denilen hadisenin ta dibinde mahallenin yıkımı, sokağın ölümü yatmaktadır. . Eşyalar, insanlar, sevgiler, saygılar, gözyaşları, gülücekler kaçıyor bizden. Yahut biz onlardan uzaklaşıyoruz. Tek başımıza kaldığımız ekran başında sürekli zaplıyoruz. Sürekli zap… Sürekli zap bizi
Kendini Aş Haddini Aşma
Kendini Aş Haddini AşmaMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 202385 okunma
360 syf.
5/10 puan verdi
GENE ‘YANİ’
Neden ‘tam’ beğenemedim… 1.Karanlık bir hikaye, özellikle hikayenin [kahramanları diyemeyeceğim] çürümüş [varlıkları da demek istemiyorum] şeyleri’nin resimleri var. Bu çok iyi. Ama okurken daha öfkelenmenizi sağlıyor. İçiniz daha da kararıyor. 2.FBI’ın nasıl kurulduğu umrumda değil. 3.Amerika’nın ve tarihçesinin ne derece köksüz [ve buna rağmen] kokuşmuş olduğunu ‘bir kere daha’ gördük…lazım mıydı…? Hayır. 4.Petrol (Çıkar, Açgözlülük…vs. diye uzayıp gider) ve İnsan Onuru, o zaman da aynı cümlede şık durmuyordu…hiç bir şey değişmedi. Ayrı bir sinir bozucu durum. 5.En başından en sonunu çıkartabilmek için FBI ajanı zihnine ihtiyacınız yok. ‘Vay be!’ lik bir beklentiye de zemin oluşmuyor…oluşamıyor. 6.Hem geciken hem de karşılığını bulmayan (en azından benim gözümde) bir adalet öyküsü okumak…hoş olmuyor. Ve son olarak Belki filmi güzeldir…diyelim; çünkü kitap…yani…kadar güzel.
Dolunay Katilleri: Osage Cinayetleri ve FBI’ın Doğuşu
Dolunay Katilleri: Osage Cinayetleri ve FBI’ın DoğuşuDavid Grann · İthaki Yayınları · 2022117 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.