Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şahsenem

Şahsenem
@angeladaviss
İlaç
7 Ocak
115 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yazgı
Ben bu kitabı yaklaşık 3 sene önce okumuştum. Tekrar elime almamın nedeni ise bu aralar film izlemeye sarmış olmam. İnternette dolaşırken Yazgı filmine denk geldim. Bu kitaptan esinlenerek yapılmış bir film. Tabi böyle okuyup bitireyim de hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam edeyim olmadı. Camus beni çok derine sürükledi. Etkilenmemek olanaksız eskiden olsa kitaptan çıkardığım anlamları tek tek yazardım. Lüzumu yok. Herkes kendi evreniyle bir başına. Kimsenin düşünce evrenine giremiyor fikirlerini, izlenimlerini değiştiremiyorsunuz. Sadece soru sordurabilirsiniz. Felsefe gibi. Tek kişilik bir eylem bu. Keyifli okumalar.
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,7bin okunma
Reklam
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Ordınov yalnız yaşayan ve bilimle uğraşan bir adamdır. Yıllarca odasından dışarı çıkmamış bilimle ve kitaplarıyla münasebet halinde olmuştur. Her şey Ordınov'un bir gün ev sahibesinin kendi köyüne(hatırladığım kadarıyla) taşınmasıyla Ordınov'un bulunduğu evden çıkmak zorunda olduğunu öğrenmesiyle başlar. Ordınov gün boyu bulunduğu yerden
Ev Sahibesi
Ev SahibesiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210,4bin okunma
208 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Yalom'un hayatının son dönemlerinde yazdığı bu kitabı okurken 84 yaşında hissediyorum. Her ne kadar insanların kaygılarını azaltmak için çalışan bir terapist olsa da yaşamının son döneminde yazdığı bu kitap onun bu dönem içindeki ölüm kaygılarını birebir okura aktarıyor.Yani kelin ilacı olsa... Ele aldığı, hikayesini anlattığı tüm hastalar ya yaşlılıktan ya da bi yakınını kaybetmek üzüntüsünden doğan ölüm kaygısı taşıyan insanlar. Psikoloji okumaktan asla sıkılmam Yalom'un dilini de çok severim. Ancak daha 19 yaşındayken bu kadar depresif düzeyde ölmek fenomeniyle barışmak istemiyorum sanırım :)
Günübirlik Hayatlar
Günübirlik HayatlarIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20158,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
126 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Şiirden anlamayan biri olarak Puşkin'in de kendi deyimiyle "Ben insanüstü bir anıt diktim kendime..." lafına sonuna kadar katılıyorum. Cesur bir şair, cesur bir aşık öyle ki bir düelloda can vermiş. Kuran'a öykünmeler kısmına ise bayıldım diyebilirim. Daha önce Kur-an'ı Kerim meali okumuşsanız hangi düşüncede olursanız olun Puşkin'in arapça olan Kuran'ı dönemin rusça şiiri biçimine nasıl başarıyla soktuğununun farkına varır ve takdir edersiniz. Çarlık rejimine olan eleştirilerini, Kazakların arasında mutlulukla geçirdiği sürgün yıllarını, Stenka Razin olarak bilinen ve 1600lü yıllarda yaşamış, çarlık rejimine başkaldırması sonucu idam edilmiş Kazak liderine olan hayranlığını dile getirmesini, bir aristokrat olarak sayılırken alt tabaka diye nitelendirilen köleleri, köle ırklarının hakkını savunmasını sade bir şiir dili kullanarak anlatmasını da sevdim. Alabileceğim maksimum verimi aldım. Ki bu kitaba başlamadan önce amacım sadece dönem, şair ve Rusya'nın siyasi tarihi hakkında belki bir kaç fikir oluşturmaktı kafamda. Aynı zamanda Kazıklı Voyvoda olarak bilinen, vampir dizi, filmlerine konu olan Dracula efsanesinin esin kaynağı, osmanlıda Fatih Sultan Mehmet'le öğrenim görmüş daha sonra aslında kazığa oturtmak gibi işkence yöntemlerini kullanarak osmanlı askerleri dahil yirmi binden fazla insan öldürmüş cani lideri de tanımış oldum daha ne olsun efendim.
Seviyordum Sizi
Seviyordum SiziAleksandr Puşkin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,399 okunma
95 syf.
7/10 puan verdi
Kitabın son sayfasından yazarın Hayyam' dan ne denli etkilendiğini, kitabın alt metninin insanın, yazarın, yaşam boyunca güzelligi araması ama bulamaması sonucu yıpranmış bir zombiye dönüşmesini, güzelligi bulmanın imkansızlığını Hayyam' ın felsefesini bulabilirsiniz. Kitabın sadece bunlardan ibaret olduğunu da düşünebilirsiniz. Ama ben o son sayfayı başlamadan önce okumadım. Ben bu kitapta yazarın vermek istediği mesajı almadım kendi deneyimlerim buna engel oldu. Başka şeylerle özdeşleştirdim bu cümleleri. Yazarın mesajından tamamen kopuk da değildim hani. Ben bu karakterleri ve zamandan kopuk olayları bir rüya yorumlayıcısı gibi yorumladım. Daha önce Jung' un rüya yorumlarını okumuştum belki de o yüzden. Bir de kahramanın bu kitaptaki daracık ortamından, çok az sayıdaki karakterlerden, kahramanın geçmişinden ve bunların onun yaşamı üzerindeki trajik etkisinden nefret ettim. Bununla birlikte kendi geçmişimdeki acılardan, aile travmalarından, çocukların bunları yaşamak zorunda kalmasından, onlardan hiçbir zaman tam anlamıyla kurtulamayacağımızdan, bu fikirlerin hepsinden nefret ettim. Kahraman gibi hasta hissettim. Kitabı okurken karanlıkta okudum. Ve yazar İranlı olduğu için kültür, din, düşünce yönünde bir çok benzerlikler var kitapta dolasıyla hiç yabancı hissetmedim. Bu incelemeden sonra hazır Hayyamdan bahsetmişken bu şarkıyı, incelemeyi okuyan herkese takdim etmek istiyorum: youtu.be/_pvZfUEXbs4
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,2bin okunma
Reklam
126 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Kimi yerlerde şiirsel anlatımlardan sıkılsam da büyük trajediyi içimde yaşadım. Haksızlık edemem benim melankolime katkılarını yok sayamam. Yer yer eleştiriler de hem dönem hem de yazar hakkında fikir oluşturdu bende. Güzel ve acı dolu bir kitaptı. Size ahlak kurallarının her türlüsünü sorgulatacak.
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,9bin okunma
264 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
kitabı merak edenler için
Antoine Roquentin geçmişi reddetti. Geçmiş yok. Herhangi bir anlam yüklediği bir eşyası da yok. Evi yok. Şöyle bir bakınca babasını hatırlayacağı bir saati, çocukluğunu hatırlatacak bir dolabı, kendine ait bir dolabı yok. Arkadaşı yok, yapayalnız. Kendinden başka bir bilinç yok. Yaptığı tek şey kendi dışındaki bilinçsizleri gözlemlemek ve pek nadir yaptığı şeylerden biri olan düşünmek. Antoine son zamanlarda çok düşünüyor. Özler var etrafında ; Autodidacte, kütüphaneci korsikalı, M. Fasquelle, doktor... Belki de her biri birer kavram fakat Antoine' nin değil başkalarının kavramı. Marki De Rollebon, şu an bir hiç olan o adam, Antoine' de varoluyordu. Kendi deyimiyle " Kendi yaşantısını temsil etmek için benim yaşamımı kullanıyordu. Artık varlığımı hissetmiyordum, artık kendimde değil ondaydım". Sonra Antoine o sihirli sözleri söyledi: " Ben hangi sözleri söylemek gerekiyorsa onları söylemiştim. Geçmişin var olmadığını söylemiştim. Sonra aniden sessizce M. De Rollebon kendi hiçligine geri dönmüştü." ( M. De Rollebon Antoine' nin araştırdığı tarihi bi kişilik). Bu bilinç de sönmüştü artık Antoine' nin dünyasında sadece kendi bilinci vardı. Yumurta kabuğu çatlıyor. Benlik doğuyor. " Her şeyden önce kımıldamalıyım, kımıldamalıyım... Ah! Bekleyip duran şey uyarıldı, üzerime atıldı. Benliğime akıyor, onla doluyum. Korkulacak bir şey değilmiş. Şey dediğim, kendimmiş. Varoluş kurtulup üzerime atlayan bir varoluş, özgür kalıyor. VAROLUŞMAKTAYIM." şimdi soruyorum size varolmak için gerçekten bu denli arınmış olmamız mı gerekiyor, düşüncelerimiz sadece biz ve düşüncelerimiz mi olmalı ?
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,8bin okunma
67 syf.
6/10 puan verdi
Ortam betimlemelerinden baya bi puan kırdım. Ama Tezer Özlü'nün yalnızlığına, isyanına, gamına, kaderine puanım tam. Varoluşçuluk havası sezdim bu arada. Bir de samimiyet.
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816,5bin okunma
632 syf.
9/10 puan verdi
Kitapta ya da Rusya'da Oblomovluğun bittiği anlatılmış. Tarih son Oblomovunu toprağa gömmüş gibi anlatılmış. Ama bana öyle geliyor ki Oblomovluk hala var olan bir fenomen olmaya devam ediyor. Sayımız gittikçe artıyor. Henüz kendi hayatımı bütünüyle ortaya dökecek cesaretim yok. Çok isterdim içtenlikle ama içimde gururlu yanım insanların bunu
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,3bin okunma
450 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle durumumu belirtmek isterim. Psikoloji okumayı sevdiğimi çok sonradan farkettiğim için okuduğum ilk ( gerek terminolojisi gerek içeriğiyle) psikoloji kitabı olabilir. Aynı zamanda tasavvuf için de okuduğum ilk kitap. Bu kitap tasavvuf ve modern psikolojinin bir sentezini oluşturur denir bilemem. Objektif olmak gerekirse bi anlamda modern
Dokuz Yüz Katlı İnsan
Dokuz Yüz Katlı İnsanMustafa Merter · Kaknüs Yayınları · 2007917 okunma
Reklam
312 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yarım bıraktım ifadesi sizi yanıltmasın çarpraz okumalar yaptığım için güzel bir şekilde incelememi yazamıyorum şu an çok beğendiğimi belirtmek isterim ve daha sonrasında incelememi yapacağımı da. Eğer yeraltı edebiyatına başlamak istiyorsanız ve hangi kitapla başlamak konusunda kararsız iseniz bu kitabı şiddetle önerebilirim. Charles Bukowski ile başlıyor çoğu okur ben her iki yazarı da öneririm.
Gösteri Peygamberi
Gösteri PeygamberiChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20205,6bin okunma
144 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitap yapmacıklıktan uzak ve özgün. Kara mizah severim bu yüzden okuyan ve inceleyen herkesin söylediği gibi benim de "kahkaha attığım zamanlar oldu" Yazarın okuduğum ilk kitabı olduğu için Bukowski'ye alışmak kolay oldu diyemem. İlk defa okuyacakların da bunu dikkate almasını öneririm. Daha önce Bukowski okuyanlar neden okuyacağını veya okumayacağını biliyor zaten. Dediğim gibi özgün. Kitapta hakim olan sefalet ruhunu sevdim.Bu sefaletinin farkında olan ama kalıpların, bürokrasinin, sistemin, insanların şekillendirdiği bir insan olmaktansa çirkin, iğrenç, önemsiz, yalnız, korkak ama gerçek olan insan olmayı yeğlemek. Yeraltı edebiyatı işte. Içimden geldiği gibi inceledim. Kalite aramayın cümlelerimde lütfen :)
Ölüler Böyle Sever
Ölüler Böyle SeverCharles Bukowski · Parantez Yayınları · 20191,474 okunma