Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Az biraz tebessüm ettik yüreğim Belki yüzümüze bahar gelir diye Yoksa ne haddimize gülmek O bizim hüznümüze ağır gelir.
Ahmet Ozat
Ahmet Ozat
selahaddin eyyubi
Selahaddin Eyyûbi,Hicri 532 yılında Tikrit'te doğmuştur.Babası Necmettin Eyyûb,annesi Sit Hatun'dur.Babası Selçukluların Tikrit valisidir.Selahaddin Eyyûbi'nin doğduğu yıl aşireti ile birlikte Tikrit'ten ayrılarak Musul'a gitmiş ve Zengi'nin hizmetine girmiştir.Selahaddin Eyyûbi,Baalbek ve Şam'da büyümüştür.Bu
Reklam
Ne zaman kendimle baş başa kalsam, Raif Efendi'nin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek isteyen bakışları gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız: "Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkûm birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç âlemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Bu âlemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul âlemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. Benim de Raif Efendi'yi daha yakından tanımam sadece bir tesadüf eseridir.
Belki firavunlar piramitlerini kırbaç altında inleyen kölelerin emekleriyle yükselttiler. Günümüzde olay biraz farklı. Köleler belki ben de firavun olurum düşüncesiyle piramidin inşasına gönüllü olarak ve tebessüm ederek katılıyorlar.
Feyzullah Konyevi'nin Halid Meşal'i taziye yorumu:
Geçen günlerde Hamas'ın liderlerine bir taziye ziyaretinde bulunmuştuk. Oradaki o atmosferi kısa da olsa size biraz aktarmak istiyorum. Oradaki manevi havayı, onların bizden beklentilerini, onların durumunu biraz sizinle paylaşmak istiyorum. İsmail Haniye ve Halid Meşal’ın hepinize selamları vardı. Hepinizden dua bekliyorlardı ve sizlere dua
288 syf.
6/10 puan verdi
·
8 günde okudu
"İçinizi ısıtacak, yüzünüzde bir tebessüm olaşturacak." vaatleriyle aldığım kitap. Hakkını vermek gerek gerçekten sakin ve huzur veren bir kitaptı. Kitabevinin atmosferini okurken hissedebiliyorsunuz. Karakterler, yaşadıkları problemler, buldukları çözümler, birbirleriyle ilişkileri ve daha birçok şey güzel ifade edilmişti. Kitabın sonlarına doğru bir aile olduklarını hissettiriyordu. Herkesin kendince yöntemlerle birbirine destek çıkması, kendi felsefelerini birbirlerine açıklamalarını samimi buldum. İçinizi ısıtacak bir kitap gerçekten de. Fakat bu iyi özelliklerine karşın okumakta zorlandığımı da itiraf etmeliyim. Genelde daha yoğun bir olay örgüsü içeren kitapları tercih ettiğimden okurken birazcık sıkıldığımı söyleyebilirim. Evet, bazı bölümleri hızlı okunuyordu ve kitap genel anlamda güzeldi ancak kitabın okudukça uzadığını hissettim. Sanki ben sayfaları çevirdikçe yenisi ekleniyor gibiydi ve açıkçası bu beni biraz bunalttı. Yine de eğer dinlenmek için okuyacak ve okurken sizi mutlu edecek bir şeyler istiyorsanız şiddetle tavsiye ediyorum!!! ☆
Hyunam-Dong Kitabevi
Hyunam-Dong KitabeviHwang Bo-reum · Athica Yayınları · 2024306 okunma
Reklam
Birinden kitap hediye almak/vermek
📚 Birkaç gündür düşüncelerin içerisinde boğuldum durdum. Yıllar önce bir arkadaşım bana bir kitap hediye etmişti. Adı da
Serenad
Serenad
. İçine de harika bir not bırakmıştı ilk sayfasında. Eve dönüşte kitaba başladım. Henüz üniversite yıllarımdaydım fakat lise zamanlarımdaki gibi çok kitap okuyamamak beni üzüyordu. Ama bu güzel hediye beni yeniden heyecanla kitaba başlamaya itmişti. Ve sonunda metrobüste, otobüste, metroda... Kısacası her yerde elimde kitapla yolculuk etmeye başladım. Ders biter ve ben yolda kitabıma devam ederim. Birkaç günde bu şekilde bitirdim kitabı. Sürükleyici ve çok da duygu yüklüydü satırlar. Ne zaman kitaplığıma göz atsam hep dikkatimi çekip bana bir tebessüm ettirir. Çoğu kişi sevmeyebilir Livaneli'yi ama ben severim. Özellikle de Serenad'ından sonra. Geçtiğimiz hafta kitabı elime aldım yeniden. İçindeki nota baktım ve aslında bir insana duygularını açmak için ne kadar da anlamlı bir yolmuş diye düşündüm. Benim toyluğum bunu fark edememiş olabilir ama böyle olması daha da iyi olmuştur belki de. Sözün özü geçmişten gelen bir serenadı yeni fark etmiş olmak beni biraz duygulandırdı. Kitaplar duyguların aktarılmasında harika aracılar 🍁 ❓Sizler ne düşünüyorsunuz? Var mı duygularınızı aktardığınız ya da başkalarının size duygularını göstermek için kullandığı kitaplar?
Konuşmacı, konuşmakta çok geç kaldınız. Biraz evvel kendi konuşmanıza kendiniz inanabilirdiniz; artık bu mümkün değildir. Bir dakika önce, devletin artık idare edilmediğini,en az benim kadar anladınız:ateşçiler kömürü yığmakta, fakat liderler, sadece, yürümekte olan lokomotifi idare eder görünmekteler. Ve sizin konuştuğunuz şu anda, ekonomi makinesinin nasıl alışmadık sesler çıkarmaya başladığını, benim kadar,siz de işitiyorsunuz; idare edenler size, şöyle yukarıdan tebessüm ederler, fakat içlerinde ölüm korkusu pusuda beklemektedir. Size, cihazı modern şartlara ayarlayamadıklarını anlatırlar; fakat o cihaz elverdiği sürece, bundan böyle, sadece kendilerini ona ayarlayabildiklerini fark edersiniz. Sözcüleri, devletin mirasını ekonominin devraldığını size öğretirler; siz bilirsiniz ki, O'yu çoğaltma despotizminden başka devralınacak hiçbir şey yoktur. Bu despotizmin hükmü altında gittikçe acizleşen BEN, hala kendi sözünün geçtiği hayalî içindedir.
... Biçare genç kendisiyle eğlenildiğini anlayarak ilk defa kızın yüzüne büyük bir dikkatle baktı. Hayaller çağı olan yirmi yaşının en dehşetli darbesi... Meğer aklını başından alan bu tebessüm, kızın o küçük, o güzel ağzının bütün üst dudağının biraz kısa olmasından kaynaklanıyormuş. Meğer o eşitlikçi tebessüm kendisine değil, bütün âleme, bütün eşyaya aitmiş...
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.