Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Fadime Çağlar
Fadime Çağlar
@birmeyuss
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
20 Şubat
235 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
Kitabı tamamen kişisel gelişim türündedir beklentisiyle alıp okudum. En azından öyle bir çağrışım yarattı. Ama ne yazık ki beklentimin altında kaldı.
İçerisinde duymadığım çok fazla psikolojik terim geçiyor. Yeni bilgiler öğrenmek açısından faydalı ancak bu biraz aşırıya kaçmış sanki. Öyle ki makale okuyormuşum hissine kapılıp bir yerden sonra yorulmaya başladım.
Her ne kadar çoğu hayatın içinden olan, insana ait duygusal ve sosyal problemlere değinmiş olsa da konular arası çok fazla geçiş olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten dolayı bağdaştıramadığım noktalar oldu. Tüm bunlar belki tamamen benim beklentimle alakalıydı bilemiyorum ama genel olarak kitabı beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
Kemal Sayar öncesinde de takip ettiğim, bildiğim bir yazar ancak okumuş olduğum ilk eseriydi. Belli bir yerlere gelmiş, başarılı biri kuşkusuz. Ancak bu eserinde psikiyatri hekimi ve akademisyen kimliğinin izlerini ben yoğun hissettim. Yine de psikolojik kitap okumayı seven okurlara tavsiye ederim. Keyifli okumalar
Ali Lidar, Kişisel Edebiyat Atlası ve Hayata Rağmen Edebiyat'tan sonra bu eseriyle üçleme bir seri oluşturmuş. Edebiyatın Tesirli Parçalarında da diğer iki kitabında olduğu gibi gerek Türk gerek dünya edebiyatından yazarların hayat hikâyelerini ve edebi kişiliklerini işlemiş.
Kitabın en güzel tarafı, daha önceden duyup eserlerini okuduğunuz yazarlar ve eserlerine dair bilmediğiniz nüanslara denk gelmeniz. Bununla birlikte bilmediğiniz yazarları da keşfetme şansınız oluşuyor.
Ali Lidar, içerikteki yazarların okunmaya değer eserlerinden bahsederek okuma listenize ekleyebileceğiniz yeni kitaplara vesile oluyor. Bu durum anlatımı daha zengin bulmama sebep oldu.
Yazarın kişisel görüşleriyle harmanladığı bu kitap, okurlara keyifli güzel bir okuma süreci yaşatacak nitelikte.
Sessizce katlanılan bir acının ifadesi
Kurgu genel olarak karamsar, depresif bir eksende ilerliyor. Hikâyede kahramanın sık sık halüsinasyon görmesi okurda hayal-hakikat çatışmasına sebep oluyor. Bu durum olay akışında bulanıklık yaşamama sebep oldu.
Kahramanın psikolojik durumu fazlasıyla ön planda tutulmuş. Öyle ki hissettiği fiziksel ve ruhsal acılar çok başarılı bir şekilde aktarılmış.
Yazarın hayatını okuduğunuz zaman yaşadığı karmaşa ve zorlukların esere ne kadar yansıdığını anlayacaksınız.
Hacimce ince kitaplar bir solukta bitirilir gözüyle bakarız genelde. Oysa bu eser tam tersini hissettirdi bana. İnce olmasına rağmen içerdiği psikolojik temanın ağırlığından mıdır bilmem fazlasıyla yordu. Yine de vakit ayırmaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum. Okunma oranının artması temennisiyle bir alıntıyla incelememe son veriyorum.
"Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler."s.56
Okur Takip Önerileri
Nurullah Ataç'ın bu eseri, 8 kitabından derlenmiş olan 24 denemesini içermekte. Kendine özgü bir anlayış biçimiyle kaleme aldığı bu denemelerinde sözünü hiç esirgememiş, sıkmadan çeşitli konularda düşüncelerini dile getirmiş.
Kendisi Türk edebiyatında vermiş olduğu özgün eserleriyle deneme sahasının yol açıcı örneklerinin başında gelir.
Dilde sadeleşmeyi savunmuş, eski kelimelerden bir kısmına Türkçe karşılıklar bile önermiştir. Bugün kullandığımız hâtıra, hakaret, sohbet, şekil vb. birçok kelimeyi dilimize o kazandırmış.
Kısa sürede bitirebileceğiniz, yormayan akıcı bir kitap arayanlar için gayet ideal bir kitap.
Bazı kitaplar vardır hayatta verdiğiniz kısa molalarda size eşlik eden. Dokuz kısa öyküden oluşan bu kitapta benim için öyle oldu.
Anlatım daha çok imgeler üzerinden yapılmış. Akıcı ve yalın diliyle bir solukta okuyacağınız bir eser.
Yazarımızın henüz yazmış olduğu ilk eseri. Ama ilerleyen dönemlerde üzerine katarak çok daha güzel eserler vereceğinden şüphem yok. Kendisinin kalemine sağlık.
Eser, adını Faruk Nafiz Çamlıbel'in birçoğumuzun da bildiği Han Duvarları adlı şiirinden almış. İçerisinde romantik ve gerçekçi şiirlerin bulunduğu eserde yazar Anadolu insanı, milli mücadele, aşk vb. konuları işlemiş. Şair duyarlılığını Faruk Nafiz Çamlıbel'in her sözcüğünde görmek mümkün.
Şiirler, hece vezninin esintisiyle genel olarak o kadar yalın ve anlaşılır ki her yaş grubunun okuyabileceği nitelikte.
Bu kadar önemli bir yazarın ve kaliteli şiirlerinin okunma oranının düşük olmasına fazlasıyla şaşırdım. Gerçek şu ki bu bu durumda olan bir sürü örnek kitap mevcut. Umarım bilinçli okurlar olarak bu durumu değiştirebiliriz, keyifli okumalar.
Üzgün Kediler Gazeli (Dibe vurunca anlaşılır bazı şeylerin derinliği)
Diyor ya Sabahattin Ali bir kitabında "Burada bir şiir var...Beni deli eden şeyleri ne kadar açık söylüyor. Siz beni anlamıyorsunuz."
İşte insana ait bütün duyguların dışa vurumu şiirle gerçekleşiyor. Haydar Ergülen kullandığı imgelerle şüphesiz bunu en iyi ifade edenlerden.
Kitap, içerisinde yazarın büyük bir ustalıkla yazmış olduğu nefesler, gazeller ve diğer şiirlerle birlikte zengin bir içeriğe sahip. Bunların bir çoğu ruhunuza dokunacak cinsten. Öyle ki eser Metin Altıok şiir ödülüne de layık görülmüş.
Yazarın okumuş olduğum ilk kitabı. Kullanmış olduğu dilin anlaşılırlığı ve muhtevasının zenginliği sayesinde ben bu tanışmadan memnun kaldım. Daha çok okunması dileğiyle, şiirle kalın...
Duman Olmak
Turgenyev, herkesin bildiği üzere Babalar ve Oğullar adlı romanıyla ön plana çıkmış. Ancak zamanında bu roman yüzünden ağır eleştirilere maruz kalmış. Hatta gelen eleştiriler üzerine kalemini çiviye astığını söyleyerek uzun bir süre yazmama kararı bile almış. Bu olaydan beş yıl sonra daha fazla dayanamayarak Duman'ı çıkarmış.
Duman, Turgenyev ile Dostoyevski arasındaki çekişmenin yansımalarından biri olma özelliğini de taşıyor. Babalar ve Oğullar romanına aldığı eleştirileri başta Dostoyevski de olmak üzere tüm çevrelerce Duman için de almış. Bunun sebebi kuşkusuz eserlerinde hem Rus aristokrat çevresini hem de aydınları ağır eleştirmesidir. Zira Turgenyev'in Avrupa hayranlığının olduğu bilinmektedir.
Turgenyev bu romanında Litvinov ve İrina'nın yaşadığı aşk üzerinden hayatta her şeyin etkisini yitiren gelip geçici bir dumandan ibaret olduğunu anlatmak istemiş. Neticede geçici olan şeyleri kalıcı olarak algılamak hiçbir zaman iyi sonuçlar getirmez.
"Her şey sürekli değişiyordu, sürekli yeni biçimlere bürünüyor, olaylar büyük bir hızla birbirinin ardı sıra koşuyor ve her şey iz bırakmadan, ama bir sonuca da varmadan yok oluyordu." s193
Umut hep var
Siyah Lale'nin konusu 1672 yıllarında laleleri ile meşhur olan Hollanda'da geçiyor. Tarihi roman özelliği taşıyan bu eser başlarda anlatılan siyasi meseleler yüzünden bana biraz sıkıcı geldi. Yapılan incelemeleri de okuduğum zaman diğer okurlarla aynı düşüncede olduğumu farkettim. Fakat ilerleyen sayfalarda akıcı kurgusuyla romana kapılmamak mümkün değil...
Haarlem Çiçekçilik Cemiyeti, siyah laleyi yetiştirmeyi başarabilene büyük bir para ödülü vaat eder. Romanın baş kahramanı Cornelius Van Baerle'nin siyah laleyi yetiştirebilme sürecinde yaşadığı zorlu olaylar, işte bu kitabın konusunu oluşturuyor. Olaylar aşk, kıskançlık, haset, dürüstlük vb. duygular ekseninde ilerliyor.
Alexandre Dumas'ın okuduğum ilk kitabı olan bu eser, diğer eserlerine karşı da ben de bir merak uyandırdı. Kitaba başlayınca, ilk 20-30 sayfaya göre direk yorum yapmadan devam etmenizi öneririm. Unutmayın asıl olaylar sonradan başlıyor.
Döneminin yasaklı kitapları arasında olan Sırça Köşk, 13 öykü ve 4 masaldan oluşuyor. Okuyunca neden yasaklanmış olduğunu anlamak hiç zor değil. Çünkü Sabahattin Ali'nin açık ve çarpıcı bir dille kaleme aldığı bu eseri , günümüzde hâlâ varolan, çözülemeyen toplumsal sorunların gerçekliğini cesurca yüzümüze vuruyor. O zamandan bu yana değişen tek şeyin zaman olması acı ama gerçek... Keşke bir şeylerin değişmesi bu kadar zor olmasaydı.
Eser hacimce küçük olmasına rağmen içerdiği mesajlar bakımından o kadar etkileyiciki, olaylar karşısında sık sık duygu değişimleri yaşamama sebep oldu. Bunda yaşanan olayların ve kahramanların hepimizin hayatından izler barındırması büyük etmen.
Ne kadar zaman geçerse geçsin Sabahattin Ali'nin kaleminin sesi, her kesimde daima yankılanmaya devam edecek. İşte bu başarı onun kısacık ömrüne attığı imzasıdır.
Aytmatov'un ustalığını sergilemiş olduğu bir eser daha...
Pek çok konu hakkında insanı düşündüren bu eser, yazarın romandaki gerçekliği okuyucuya aktarmadaki başarısını gösterir nitelikte. Aytmatov'un coğrafya betimlemelerini, kahramanların psikolojik tahlillerini ve olaylar arası geçişlerin dengesini bu kadar ustaca kurmuş olması romanı
Çok bilindik, çok okunan başarılı yazarları okumaktan ziyade; hakkı tam anlamıyla verilmemiş, gereken ilgiyi görememiş yeni yazarlar ve onların eserlerini keşfetmeyi seviyorum. Bugün hâlâ tam anlamıyla tanınmayan usta kalem Selçuk Baran'ın bu eserinde müthiş güzel cümleleri var. Hayatın sıradanlığı içinde insanların iç dünyasını öyle etkileyici harmanlamış ki okurken sık sık cümlelerin altını çizmeme neden oldu. Kendisi göremeyecek olsa da bir gün kaleminin hakkını tam anlamıyla alabilmesi dileğiyle...
Ahmet Hamdi Tanpınar ve yine muazzam bir eser...Saatleri Ayarlama Enstitüsü okumam için en çok önerilen eserlerden biriydi. Çok popüler bir kitap olduğu ortada. Hayatta dikkat etmediğimiz, üzerine hiç düşünme gereği duymadığımız birçok şey var. İşte bu kitapta üzerine pek düşünmediğim, dikkat etmediğim zaman ve saat kavramına vurgu yapılmış. Bunu yaparken de Türk edebiyatının çınarı (Ahmet Hamdi Tanpınar), kahramanların bilinçaltını ustalıkla okuyucuya aktarmış. Yazarın akıcı üslubu sayesinde olayların geçtiği dönem en ince ayrıntısına kadar okuyucuya yansıtılmış. Sevinç ve üzüntü, hayatın kendisi, güldüren detaylar ile acı gerçekler ancak bu kadar güzel anlatılır...Nice Türk yazara ilham kaynağı olan bu eser, bu popülerliği sonuna kadar hak ediyor.
Körlük Hakkında
Kitap bakmak ile görmek arasındaki ince çizgiyi ortaya koyuyor.Gelişen olaylara bakıldığında bir tek metafor ile geldiğimiz son durumu eleştirel bir şekilde ele almış olması kitabı oldukça güzel kılıyor.İnsanoğlunun özündeki vahşete dönüşü oldukça realist bir şekilde ele alınmış.Bu bi yerde insanı rahatsız edici nitelikte.Yine de öz eleştiri yapmanın fazlasıyla zor olduğu bir zaman içerisinde yaşadığımızı göz önüne alırsak bir şeylere ışık tutmak açısından okunmaya kesinlikle değer bir eser.
