Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
yusuf
yusuf
@demivasl
2793 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
Derdi olanlara bir hatırlatma incelemesi.
"Bizim işimiz; hep böyle dua ile mi geçecek?..."
Kitaptan bu alıntı ile başlamak istedim. Durumun ciddiyetini, acizliğimizi ve her şeyi yüce Yaradan'a bırakıp dünyadaki mesuliyetimizin farkındalığı için böyle bir alıntı ile başlamak oldu niyetim.
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
Gökhan Özcan'nın incelemesi bu kitaba nasip oldu. Uzun süredir takip ettiğim yazarı Yenişafak'ta yazdığı köşe yazılarından tanıdım. Hayatımda tanıdığım nadide kişilerden. Kendisi bir ruh sarrafı, hayat koçu. Kelimeleri iplik iplik işleyen, içimize nakşeden bir üslubu var. Doğrudan kalbe dokunan, samimi ve içten bir üslup.
Kitap yakın zamanda yazdığı köşe yazılarından oluşuyor ama özenle seçilen yazılarından. Özellikle dikkatimi çeken bu köşe yazıların hakikat bağlamında, Müslüman'ın duruşu, düsturu konusunda bilhassa seçilmiş yazılar. Edebi kaleminden öte gerek kendimizle olan ilişkiden, gerek Allah'la olan rabıtamızdan dem vuruyor. Müslüman'ın mükellefiyeti, mesuliyeti bağlamında sosyokültürel, psikolojik tahlilleri takdire şayan. Samimi, içten üslubuyla retorikten öte pratik bir zeminde ele alıyor yazılarını. Nezaketin, erdemlerin dumura uğradığı, kabalığın amiyane davranışların furyasında, Müslüman tasavvuru nasıl olunur'a verilecek bir cevap mahiyetinde kitap.
Çok uzatmak istemiyorum, kalemiyle beni derinden etkileyen Gökhan Özcan'ın herkesin uğraması gereken bir durak olduğunu düşünüyorum. İnsanın bazen her şeyden sıkıldığı, savrulmalar yaşadığı, tutunacak bir dal aradığı, boşluk içinde olduğu, hayatın keşmekeş olduğu zamanlar olur ya, işte durulup dinlenmeye, Rab'le, kendimizle olan rabıtamıza yol gösterecek bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Gökhan Özcan'ı ilk kez okuyacak olanlar bu kitabından başlayabilir, esenlikle kalın, hayırlı okumalar dilerim.
Eğitimde reform mahiyetinde kitap...
Eğitimin, yozlaştığı, işlevselliğinin köreldiği, özgünlüğünden ve kalitesinden ödün verdiği bu zamanda, Nurettin Topçu kendine dert edinmiş sahici, sürüdürülebilir bir anlayışla eğitimin istisnasız tüm yönleriyle el aldığı bu kitap, kötü sisteme merhem olabilecek nitelikte.
Sürekli eğitim sistemimizden
Okur Takip Önerileri
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
"Susmanın kalesine sığınıyorum."
Kelimelerin anlamını yitirdiği, biçare kaldığı bu zamanda sükût ne de güzeldir. Susmanın ne kadar büyük bir erdem olduğunu tekrardan anladım.
Eserde günümüz insanının en fazla hataya düştüğü gereksiz, malayani, fuzuli konuşmanın ne derece büyük bir afet olduğunu ve
İlahî aşkın abidesi Nur...
Mustafa Kutlu'nun okuduğum beşinci eseri. En çok etkilendiğim kitabı diyebilirim. Yazar, hikaye üzerinden gerek sosyal, gerek toplumsal gerekse dini mesajlar vermiş. Mustafa Kutlu'nun hikayelerinin sonunu, devamını kestiremiyorsunuz hikayeleri de meraklı kıldıran bu. Çok samimi bir dille kelimeleri nakşediyor yazar ve
Bize, geleceğe bıraktığı miras için şükranlarımı sunuyorum...
Yazar kitabına e.e.cummings'in "Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, Kendin olarak kalabilmek, Dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, Artık hiç bitmez!.. " sözüyle başlıyor bu söz bir tür yaşam felsefesi
Dünyadan bir Dostoyevski geçti...
Dostoyevski'nin okuduğum beşinci kitabı. Her kitabından sonra ah Dostoyevski diyorum iyi ki bu dünyadan geçmiş. Bu kitap ilk yazdığı roman ve dönemin ünlü eleştirmeni olan Belinski'den büyük övgüler aldığı kitap.
Kitabın giriş bölümünde ünlü yazarların, eleştirmenlerin kitap hakkındaki düşüncelerine değinmiş ve
Azmin ve başarının abidesi olan Bay Eden..
Martin Eden' biraz tanımaya ne dersiniz? kendisinde neler yok ki sıralayabilirim isterseniz; Entelektüel, denizci, serseri,okur, yazar, şair, eleştirmen aşık, sadık, realist, sosyalist, anarşist ve daha nicesi..
Hayatının baharında olan Bay Eden daha yirmi bir yaşında tanıştığı bir kadınla beraber
Kitabın tek kötü tarafı bitmesiydi..
Zweig kelimeler üzerindeki yalınlığını akışkanlıkığını sadeliğini tekrardan konuşturdu elli sayfalık bir kitabın içi daha iyi bir şekilde doldurulamazdı.
Kitabın baş kahramanı olan Ferdinand'ın iki seçeneği vardı ya savaşa katılacak ya da eşinin yanında duracaktı bir yandan kendinde vatani sorumluluğun ağırlığını hissedip bir yandan da çok sevdiği eşinden ayrılmak hayatının en zor ikilemiydi.
"Savaşsız yaşayamaz mı insan" der Aytmatov Toprak Ana kitabında savaş insandan bir parça olmuş sanki ve savaşla beraber özgürlüğün geleceğini telkinliyor insanoğlu. peki böyle mi biz şuanda esaret altında olup savaşla beraber mi özgür olacağız? ne kadar anlamsız bir düşünce. barışı sağlamak için illa savaşmak mı gerek insanların ölmesi mi gerek hangi ırktan hangi düşünceden olursa olsun. çocuklar savaştan dolayı babasız büyüyorsa ne biçim bir dünyadır burası? savaşın tramvalarını basit olduğunu mu düşünüyoruz? ne kadar da yanılıyoruz.
Ferdinand savaş karşıtı olarak ne kadar dirense de bazı şeylerin elinde olmadığının farkındadır bazı çırpınışların beyhude olduğunu da biliyordur ama direnmemek susmak daha kötü değil midir sessiz kalmaktan?
Kitap bir çırpıda okuyabileceğiniz bir kitap ve cümlelerin akışına kendinizi durduramıyorsunuz keyifli okumalar dilerim.
İrade..
Bir mukkadime yapmak gerekirse çoğumuzun yakındığı ve günlük hayatta eksikliğini hissettiğimiz ve kontrol etmekte zorlandığımız iradenin insani ölçülerde nasıl eğitilir ve yolu yönetmeni nasıl olur nasıl irade sahibi olabilirim gibi sorulara cevap aramak istiyorsanız bu kitapta ayrıntılarıyla bulabilirsiniz.
Kitap üç bölümden oluşuyor
Ah! Arkadaş Zekai Özger
Henüz ömrünün baharında hayata veda etmesi şiir camiasında çok büyük bir kayıp olsa gerek yirmi beş senelik hayatına daha kaleminin yeni olmasına rağmen kişinin ruh dünyasına hitap edecek şiirler yazması onun gerçek bir şair olduğuna işaret.
Esere gelecek olursak şairin kendi şiirleri, yayınlanmayan şiirleri, mektupları, arkadaşlarının onun hakkında yazdıkları denemelerden oluşuyor.
Şiirlerde kendinizi bulabiliyorsunuz ve ruhunuzu doyuracak kıvamda şiirler. acıyı hüznü kederi şiirlerine nakşetmis şair. ve samimi bir üslupla içinizi ısındırıyor.
Yalın bir dille yazılan şiirler anlam olarak zorluk çekmeyeceğiniz sadelikte. keşke daha çok yaşasaydı ve daha çok istifade etseydik kendisinden her şeye rağmen seni sürekli güzel anacağız Arkadaş Zekai Özger.
Son olarak şairin mektuplarından olan bir alıntıyla bitirmek istiyorum;
"İnsanlardan umutsuzum, bıktım yıpranmaktan, eskimekten, yorgunum, şimdilerde dinlenmeliyim biraz, yeni serüvenlerin olasılığına atılamam. biraz toparlamalıyım kendimi."
bir hazin aşk hikâyesi...
Cibran ustalıkla kelimeleri serpiştirmiş ve akıcılığıyla bitmesini istemeyceğiniz bir serüvene imza atmış.
Babasının eski arkadaşının ziyaretine giden genç bir adamın aşkla değişen hayatını ele alıyor kitap. Selma ve genç bir erkeğin kavuşamyan aşkları.
Genç yaşta hayatını kaybetmeyi göze alan bir kadınla sevdiği kadına zarar vermekten çekinen bir erkeğin aşk hikâyesi bilirsiniz ki mutlu aşk yoktur ve bunun tezahürünü bir hikâyede daha gördük.
"Yüreği kabartan o sevinç sonsuz bir acı oldu." tüm her şeye rağmen bir umutla yaşamak bu hayatın en zor şeyi olsa gerek sevgiye muhtaç bir kalbin büsbütün hasret çekmesi kişiyi hangi ruh hallerine koyabileceğini bu hikayede görüyoruz.
Aşkın en güzel metaforlarını kurmuş Cibran ne kadar acıyla yoğrulsa da bu duyguyu ezelî kılan güç ruhun vazgeçilmez bir unsuru adeta.
Akıcı bir üslubla yazılan eserin okuyucuyu sıkmayacak bir anlatımı var keyifli okumalar dilerim.
bir fikir işçisi Cemil Meriç..
yazar mukaddimede entelektüel kavramına ve bunun kapitalizm ve sosyalizmle ilişkilendirmesine sağ'a ve sola göre entelektüel nasıl oluruna Avrupa ve Türk aydınlarının görüşlerine ve bizdeki tezahürüne değiniyor.
ikinci bölümde ise ihtilal inkılap devrim gibi kavramların batı dünyasında nasıl yankılandığı ve Tanzimant ve Cumhuriyet zamanında ihtilal ve inkılabın serüvenini hem Türk hemde batılı aydınların görüşleriyle ele alıyor.
Anarşizmin komünizm ve liberalizmle bağlantısını ustalıkla kaleme alıyor Cemil Meriç kelimenin köküne inerek ve aydınların düşüncelerini serpiştirerek size çok yönlü bir perspektif katıyor.
son kısımlarda Cumhuriyetle beraber gelen devrimlere kanunlara değiniyor özellikle harf devrimine hani şu bin yıllık serüvenin bir çırpıda yok oluşuna..
kitabı okurken Cemil Meriç'le sohbet ediyormuşum gibi geldi samimi üslûbu kendini açık bir şekilde tezahür ediyor ve bir vatansever oluşuna şahit oluyorsunuz kitabın sonundaki şu cümlelerini paylaşmak isterim:
"Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü."
bir düşünce abidesi.. yaralı bir çağa gelmiş merhem misali..
Şiir samimiyettir ruhsal doyumdur..
Cemal Süreya.. edebiyatımızın güzide şairlerinden..
şairin ilk kitabı olan Üvercinka'yı birçoğumuz edebiyattan biliyoruz şiirler sade akıcı anlaşılabilir bir üslupla yazılmış.
İçeriğine gelecek olursak kişiyi yeterince rahatsız eden kelimeler cümleler yer alıyor kadının cinsel bir obje gibi görülmesi ve dış görünüş hayranlığı bariz bir şekilde kendini tezahür ediyor ve bize hitap etmeyen rakılar şaraplar..
sevginin aşkın tezahürü bu mu olmalıdır değerlerimize hitap etmeyen böyle söylemlerin samimi olduğunu düşünmüyorum tabi kitap sadece böyle şiirlerden ibaret değil ama genel olarak düşündüğüm gibi bir şiir kitabıyla karşılaşmadım umarım sizde öyle olmaz keyifli okumalar dilerim.
1995 İsmet Özel şair, yazar..
sanırım ilk defa İsmet Özel'in kitabını inceliyorum oysaki en çok okuduğum yazar, şairlerden kendisi genellikle üslubu dili ağır diye yakınılan İsmet Özel'in(ki bence ağır değil) bu kitapta böyle bir söylemi dillendireceklerini düşünmüyorum.
özellikle cumhuriyetten doksanların sonuna gelen süreci kendi tahlileriyle Türkiye'de devlet yapılanmalarının ve milletin nasıl bir duruş rol gösterdiği ve siyasi düşüncelerin toplumun üzerindeki tezahürlerini ve toplumsal ayrılıkların ne şekilde çatışmalara yol açtığı özellikle ırksal mezhepsel (Türk- Kürt ,Şii - Sünni- Alevi) çatışmaların ne şekilde olduğu kim tarafından desteklendiği ve asıl faillerinin kimler olabileceği gibi konular üzerinde kendi analiz - düşünceleriyle ele almış İsmet Özel.
gayet açık ve sade bir dille kaleme aldığı bu eseri okumanızı tavsiye ederim sadece bu kitapla kalmayıp yazarın diğer kitaplarını da gözden geçirmenizi öneririm:d keyifli okumalar dilerim.
İRADE..
tüm düşünmelerin bilgilerin hazların duygusallığın kontrol mekanizması diyebiliriz iradeye.. iradesiz bunların hiçbirinin ehemmiyeti kalmıyor iradeyle asıl değerini kazanıyor aslında.
eğitim sisteminden toplumsal sorunlara bireylerin iç kontrolünden toplulukların temel ihtiyaçlarına gibi konuları irade perspektifiyle bakabilmeyi ve iradenin burdaki rolünü genel hatlarıyla ele almış Jules Payot.
mutlu başarılı sağlıklı olmak iradenin güçlü olmasından geçer özellikle tembelliğin uyuşukluğun temel nedeni irade eksikliği diyebiliriz
özellikle Cemil Meriç'in "disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim" demesi zaten kitabın kalitesini değerini ortaya koyuyor.
kitabın her sayfasını heyecanla ve sıkılmadan okudum diyebilirim ve kitap yeterince akıcı sade bir dille yazılmış hayatımızda belli bir düzen istiyorsak bu kitap milat olabilir.
sevgiyle kitapla kalın keyifli okumalar dilerim...
Zweig kendini affettirdi..
bilinmeyen bir kadının mektubunda hüsrana uğramıştım diyebilirim tabi kendimce ama korku kitabına gelecek olursak
kişinin üzerinde oluşabilecek korku temayüllerini duygu düşünce atraksiyonlarını ve bunun ruhtaki tezahürlerini çok iyi ele aldığı korku kitabında okuyucunun ister istemez aklında zihinsel şablonlar meydana geliyor ve bu da Zweig'ın ustalığını ortaya çıkarıyor
genel olarak kitap bir kadın üzerinden korku kavramının kişiye nasıl bir etkisi olduğunu ve kişiyi psişik olarak hangi durumlara itebileceğini ele alıyor açık sade bir dille okunabilecek bir kitap iyi okumalar dilerim.
evet dünyadan bir Tolstoy geçti..
mutluluk nedir mutluluğu bulabilir miyiz ya da şu mutluluk denilen şey şu fani hayatta var mıdır gibi soruları bu kitapta rahatlıkla bulabilirsiniz.
yazarın mutluluk ile ilgili bir deyişine değinmek istiyorum "insan kendisini aldatmasının bir faydası yok her şey boş mutlu kişi henüz doğmamış olandır" diyor Tolstoy bana göre de şu fani dünyada mutluluğu aramak beyhudedir çünkü bu dünya acılarla yoğrulmuş bir dünyadır kişi bazen ne kadar mutluyum dese de bu uzun vadede bir mutluluk değildir genellikle kısa sürer ve tam bir mutluluk tatmini yaşamaz.
belki de bu hayata mutlu olmak için gelmemişizdir sadece cefa acı ızdırap çekmek için varızdır zaten dünya kaostan acıdan ızdıraptan beslenmiyor mu gerçekten hayatta mutlu olmak için ne kadar da az sebep var bütüncül bakarsak.
bir aforizma kitabı olan Tolstoy'un bu eseri birbirinden değerli sözlerinin toplamı
bunu aklımızdan çıkarmayalım bazen bir söz bir cümle hayatımıza yön verip şekillendirebilir ve bunu Tolstoy'da yaşamak mümkün keyifli okumalar dilerim.
evet dostoyesvki...
bence biraz dostoyesvki üzerinde durmak lazım evet dostoyesvkiden bahsetmek gerekirse kelimeler yeter mi bilmiyorum ama kendisinin hayran bırakacak üslubu düşünüş tarzı harika sentezleri kelimeleri kitaba özenle serpiştirmesi ve daha nicesi.. bir ustalık..
kitaba gelcek olursak kitabın her sayfasında kendince derlediği (özlü) söz tarzında kaleme aldığı yazılar. hayatın her merhalesinde bulunan bu sözlerin hayatlarımıza dokunacağından hiç kuşkum yok.
genel olarak kitabın bir konusu yok dostoyesvkinin sözlerinden derleme bir kitap keyifli okumalar dilerim.
öncelikle çok heveslendiğim ve birçok tavsiye üzerine kitabı okumaya karar verdim kitapta karakterler mevcut değil bilinmeyen kişiler üzerinden bir olay örgüsü var ve bir platonik bir aşkın hikâyesi..
ilk görüşte aşka ve tanımadığı bir kişiye derin bağlanma aşırı bir saplantı ne akıl karı ne de gönül işidir kişi düşünceleri duyguları hissiyatı tanımadan nasıl ilk görüşte bir aşk yaşayabilir bu olsa olsa dış görünüşün vermiş olduğu bir hazdan başka bir şey değildir.
mektuba gelecek olursak bilinmeyen kadın ve
yazarın yaşamış oldukları beni çok da etkilemedi açıkçası yazar hakkında çok az bir malumat var ve yazarın yazar olmaktan başka her görevi var nedense bilinmeyen kadın sevdiği aşık olduğu adamı ne kadar çok tanıyor olabilir di ki bu bağlılık nasıl oluştu ve bağlandığı kişiyi Tanrı edinme derecesine bir platonik aşkın bir izahı var mıdır hayır hayır bu normal olamaz.
evet bir hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim tabi herkesin kitaptan çıkardığı farklı olur ama benim düşünce zihin dünyama fazlasıyla ters bir kitaptı sonuçta bir mektup göreceli bir düşünce dünyasının ürünü açıkçası kitap düşündüklerimi karşılamadı desem yerinde olur umarım sizin öyle olmaz keyifli okumalar dilerim.
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022225,1bin okunma
evet bir mukaddime yapmak gerekirse Cahit Zarifoğlu ile yeni tanıştım desem yeridir kendisini şiirleriyle hikayeleriyle bildiğimiz Cahit Zarifoğlu bu eserde düşünce İslam sentezli kendi yorumlarıyla güncel geçmiş sorunları olayları tarihleriyle beraber ele almış ve özellikle istisnasız her olaya olguya müslüman kimliğiyle bakması bu perspektifle bu eseri kaleme alması beni fazlasıyla mesrur ettiğini söyleyebilirim.
nedense düşünce tarzıyla ve eserleriyle Cahit Zarifoğlu' nu diğer bir şairimiz olan İsmet Özel' le bağdaştırmadım değil sadece Cahit Zarifoğlu' nun daha açık daha sade ve kolay anlaşılabilir bir üslubu var diye düşünüyorum
eserin giriş bölümü beni fazlasıyla etkiledi kendisine hayran kaldım diyebilirim kendi yorumuyla böyle sentezlerde bulunması günümüz müslümanların sorunlarını yanlışlarını güzel bir üslupla dile getirmesi ve çözümlerini de beraberinde sunması kişiyi fazlasıyla bilinçlendiriyor
ülke problemlerini ve müslümanların batıya özenişini ve bunun tezahürlerini çok iyi dile getiriyor yazar bu kitabı şiddetle okumanızı tavsiye ederim iyi okumalar dilerim.
öncelikle kitabı bitirdiğimde inceleme yazma gereksinimi duydum kendimde neden mi çünkü en önemli yapı taşı olan ailenin nesillerin yetiştiği bir kurumun ciddiyetle ele alınması ve üstünde durulması gerektiğini düşündüm.
Adem Güneş bu kitabında mahremiyet eğitimini almış yani çocukların belli bir yaşta alması gereken olmazsa olmaz bir eğitim.
Başkasını düşünmekten kendine zaman ayırmayan werther'in hikayesi hiç adil değildi Sevgi bu kadar acı veremezdi hayır aşk dedikleri şey güzel olmalıydı acı vermemeliydi insanları ölüme kadar terk etmemeliydi insanı mutlu eden şeyin aynı zamanda yıkımının da nedeni olmamalıydı
Neden yaptın bunu kendine werther soruyorum sana değer miydi? sevginin gücünü sende hissettim ama mutlu sonlara alıştığımız için böyle olması sıradanlaşmışın dışına çıktı kabullenemedim açıkçası zaten senin ruhun çoktan ölmüştü werther insanlar seni yaşadığını sanıyordu ama senin yaşama belirtin sadece nefes almaktı.
Biliyorum werther beni duymuyorsun ama sana bir sorum var sen insanlara güvendin büsbütün sevdin ölümü de göze aldın kendince bir devrim yaptın ama değdi mi söyle bana werther değdi mi?!
Ruhsal, düşünsel olarak rahatsız olmak istiyorsanız kitabı okuyabilirsiniz bence biraz rahatsız olun çünkü ihtiyacımız var iyi okumalar..
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021121,2bin okunma
Öncelikle çok basit akıcı anlaşılabilir bir üslupla yazılan bu kitabın her kesimden okunabilecek bir kitap olduğunu belirtmek istiyorum.
Müslümanım diyen her bireyin ve samimi bir şekilde İslam'ı anlamaya çalışmak isteyenlerin uğraması gereken bir adres olduğunu düşünüyorum.
Batılılaşmanın artığı bu çağda müslümanca bir yaklaşım nasıl sergilenir ve kendine Müslüman diyen herkesin Batı'nın karşısında nasıl bir rol sergilemesi gerektiğini çok iyi bir şekilde ele almış Rasim Özdenören.
Bu davayı dert edinmiş ve samimi bir şekilde bu yolda sadece ve sadece Allah'ın rızası gözetilerek yapılması gereketiğini ve İslam'a bütüncül bir perspektifle nasıl bakılabilieceğini en iyi şekilde anlatılan bu kitapta okuyan kişinin hayatında çok şey değişeceğini düşündüğüm kitaplardan bir tanesi.
"Müslüman, çağın gözüyle İslam'a bakmaz İslam'ın gözüyle çağa bakar"
bu perspektifi çok iyi bir şekilde anlattığını düşünüyorum iyi okumalar.
