Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Numan Aytaş

Numan Aytaş
@demli_muhabbet
...tâ ki hakikat-i İslamiyeyi kâinat üzerinde temevvüc-sâz edecek olan nesl-i cedîd gelsin.
Arap Dili ve Edebiyatı
İstanbul
Bursa, 15 Şubat
115 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Lâle ruhsârın anıp aktıkça gözden hûn-ı dil Kan olası gözlerim âlem yüzün rengîn eder CEM SULTAN
Reklam
Üç yüz milyon sahifelik bir Mecmua demekse müslümanlar; Şiraze-i ictima'ı dindir. Yok rabıta başka! Varsa din var. «Bayram!» diye, ey kucaklaşan halk! İnsanları hangi kayd bağlar? Sen din ile payidâr olursun; Din gitti mi târumâr olursun! MEHMED ÂKİF
Hazreti Ali'nin Rasûlullah Efendimize Mersiyesi
نَفْسِي عَلَى زَفَرَاتِهَا مَحْبُوسَةٌ يَا لَيْتَهَا خَرَجَتْ مَعَ الزَّفَرَاتِ لَا خَيْرَ بَعْدَكَ فِي الْحَيَاتِ وَإِنَّمَا أَبْكِي مَخَافَةَ أَنْ تَطُولَ حَيَاتِي Canım inlemeye mahkûm olmuş, keşke çıksa o inleyişlerle birlikte, Senden sonra yaşamanın anlamı yok, ağlıyorum ömrümün uzun olması endişesiyle.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Meşhur bir hatip, ülkesine yazdığı bir methiyesinde onun ismini dile getiriyor ve sonra coşkulu bir şekilde haykırıyor: "Bu seste sihir var!" Aynen öyle de, "Constantinople" kelimesinde iç içe geçmiş biçimde mitolojik serüven, tarih ve şiirin büyüsü var. CONSTANTINOPLE - E.A. GROSVENOR Osmanlı da bu kelimedeki sihri görmüş olacak ki Konstantin adını asırlarca muhafaza etmiş. Kitaplarının, paralarının üstüne kazımış.
Ey hâlık-ı ferdâne-i ekvân u halâık Tebcîl-i celâlinde denir "celle celâluh" Ey masdar-ı envâ'-ı füyûzât u hakâyık Tahdîs-i nevâlinde denir "amme nevâluh" SÂDIK VİCDÂNÎ --------------- Ekvân: Kevnler, âlemler Halâık: Yaratılmış olanlar Tebcîl: Yüceltme Masdar: Kaynak Füyûzât: Feyizler, mânevî bereketler Hakâyık: Hakikatler Tahdîs: Anlatma, dile getirme Nevâl: Bağışlama ve ihsân etme Amme nevâluh: Allah'ın bağışlama ve ihsanı tüm varlığı kapladı
Reklam
A'mâ bir şair olan Beşşar bin Burd'un sözleri ve tercümesi:
يَا قَومِ أُذْنِي لِبَعْضِ الْحَيِّ عَاشِقَةٌ وَالْأُذْنُ تَعْشَقُ قَبْلَ الْعَيْنِ أَحْيَانَا قَالُوا بِمَنْ لَا تَرَى تَهْوِي فَقُلْتُ لَهُمْ الأُذْنُ كَالْعَيْنِ تُوفِي الْقَلْبَ مَا كَانَا Ey kavmim, kulağım birine aşıktır. Nitekim kulak bazen gözden evvel aşık olur. "Görmediğin birini nasıl seversin?" dediler. Dedim ki: Kulak da aynı göz gibi, olan biteni kalbe iletir.
Üsküdar'da bir mezar taşında yazan kitabe
Hüve'l-bâkî Ey zâir-i sâhib-i hevâ Hem-cinsine etme cefâ Boşdur bütün zevk ü safâ Yokdur bu âlemde bekâ Bâkî Hüdâ Bâkî Hüdâ
يا ليل هبني من سكونك ساعة فلقد مللت ضجيج قلب مثقل Bana sükûnetinden bir saat ver ey gece! Zira ağır kalbimin velvelesi beni bitirmekte.
Bir gece kapun hâr u hasinde yatan içün Bâlîn-i vaşak, bister-i sincâb ne hâcet Didüm Cem'i gam öldüriser bâri sen öldür Güldi didi kim ölmişe kassâb ne hâcet CEM SULTAN (Bir gece kapının önünde çer çöp içinde yatan kişi için artık vaşak derisinden yastık ve sincap derisinden yatak gerekmez. Dedim ki Cem'i gam öldürmekte, bari sen öldür beni. Gülerek dedi ki zaten çoktan ölmüş birini öldürmeye ne hâcet...)
Cem Sultan
Cem Sultan
SADİ'DEN İKİ BEYİT VE TERCÜMESİ
مؤذن بانگ بی هنگام برداشت نمی داند که از شب گذشته است درازی شب از مژگان من پرس که یک دم خواب در چشمم نگشته است سعدی شیرازی Müezzin zamansız okudu ezanı Gecenin kaçı olduğunu bilmiyordu ki... Zaten gecenin uzunluğunu benim kirpiklerimden sor Ki gözümden bir dem bile uyku geçmemiştir... SÂDÎ-İ ŞÎRÂZÎ
Şeyh Sadi Şirazi
Şeyh Sadi Şirazi
Reklam
Kırâat-ı Kur’ân için taavvüz lâzımdır. Tâat-i sâirede taavvüz olunmaz. Bunun sır ve hikmeti, abdin lisânı bazen kizb, gıybet, ve nemîme ile müteneccis olduğundan Hakk Teâlâ hazretleri taavvüz ile emr eylemiştir. Tâ ki taavvüz ile lisân tetahhur etsin de tayyib ve tâhir olan kelâm-ı münzel-i İlâhî o lisân-ı tayyib ile okunsun. İMAM CAFER-İ SÂDIK Taavvüz: Euzu besmele çekerek Allah'a sığınmak Müteneccis: Kirlenmiş Tetahhur: Temizlenmek
Kûhkenden bī-sütūn içinde sordum zaḥmetin Didi miḥnet görmedüm 'ışḳ-ıla dā’im rāḥatin İy göñül terk eyleme gel ehl-i diller ṣoḥbetin 'Işḳ-ıla Ḳays’uñ eger ki bilselerdi ḥāletin Aña mecnūn dimeyüp dirlerdi ol uslu imiş MUHİBBİ Dağı devirene (Ferhad'a) sordum bu işte bir zahmet var mı diye Dedi ben hiç mihnet görmedim bu işte, aşk ile yaptığım için bana rahmet oldu hep Ey gönül, sakın gönül ehli, aşklı insanların sohbetini terk etme! Zaten eğer insanlar Kays'ın haline aşk ile baksalardı Ona asla Mecnun demezlerdi; bilakis akıllı derlerdi... /Aşk... muazzam bir iksirdir.
Yavaş yavaş o akşam güneş inerken koya, Ufku sarstı bir kuşun figanı boydan boya. Bu bir aşık bülbülün hicran neşidesiydi, Sanki bu yalvaran ses, tabiatın sesiydi. Uzun gece tali‘siz bülbül terennüm etti, Sevdiğine en içli feryadını dinletti. Belli senin kalbin de tamamiyle tutuşmuş, Fakat yazık, çırpınma bu kadar ey şirin kuş; Seven kalpler sevilir sen de biraz gül artık, Visal ufuklarına yüksel ey bülbül artık!
Zînet-i racul İslam, zînet-i İslam akıl, zînet-i akıl ilim, zînet-i ilim amel-i sâlihtir. (Kişinin süsü İslam, İslam'ın süsü akıl, aklın süsü ilim, ilimin süsü ise salih ameldir.)
Muallim Naci
Muallim Naci
فَدَعِ الصِّبا فَلَقَد عرَاكَ زَمانُهُ فَاجْهَد فَعُمْرُكَ مَرَّ مِنهُ الْأَطْيَبُ Bundan sonra olsun me'lûfu bulunduğun hevâ-yı nevcevânîyi bırak da merd-i kâmil olmağa bak. Telâfî-yi mâ-fâta çalış. Zira çocukluğunun zamanı çoktan geçti. Ömr-ü gazîrin en mesud âvânı da hiffet ve sefâhet ile mürûr etti. KASÎDE-İ ZEYNEBİYYE'DEN
262 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.