Allah Resulünün sav Kumandan, devlet başkanı gibi pek çok meziyeti vardı. Lakin kur'an-ı Kerim onun Üstün ahlakını öne çıkardı. çünkü onun fert ve cemiyet planında yaptığı eşsiz inkılapta en büyük pay ahlakına aittir
- Yanıyoruz! Şurada veya burada, şu veya bu şekilde yanıyoruz. Bütün cismimiz ve bütün ruhumuzla yanıyoruz.
- Devlet halinde, idare halinde, cemiyet halin- de, fert halinde, ev halinde yanıyoruz.
- Yanıyoruz, yanıyoruz...
İşte, memleketimizdeki fikir, cihad ve mücadele elemanlarını yargılayan «Yüce Devlet Güvenlik»(!) mahkemesinin gerçek durumu budur. Mahkeme reisi, Abdünnâsır hükümetinin ileri gelenlerinden biridir. Onun da tıpkı efendisi gibi, iftira ve ithamdan yana nasibi olduk ça büyüktür. Artık mahkemenin adaletini görmek için az önce varid olan kelimeleri
İstanbul'un fethinden sonra Fâtih, umümi bir af ilan etmiş ve Bizanslı mahkûmları serbest bırakmıştı. Bunlar arasında iki alim filozof papaz da bulunuyordu Fâtih, onlara cezalarının sebebini sordu. Onlar da:
"-Biz, Bizans'ın en ileri gelen papazları idik. Kralın zulmün den, işkencelerinden, yaptığı rezålet ve sefähatten dolayı
Eskiden Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak görev yapan, 2023 genel seçimleri sonrasında yapılan kabine değişikliğiyle beraber Milli İstihbarat Teşkilatı'nın başına getirilen İbrahim Kalın'ın, okunmasını en çok tavsiye ettiği kitapların başında geliyordu "Buhranlarımız" kitabı. Ben de onun tavsiyesi üzerine almıştım. İyi ki de
Demokrasiyi egzotik bir nebata benzetip ona kapalı bir ser hazırlama düşünceleri, De Gaulle tipi otoriter bir demokrasi nizamına geçiş, hükümeti ve iktidarı dokunulmaz kılmak hevesleri, toplu tevkifler veya parti kapatma düşünceleri, o garip Basın Kanunu, Emeklilik Kanunları ve Radyo'nun iktidara tapulanması gibi bir takım yollar, maksat için
Bir toplumsal seferberlik öneriyorum. Kanaat öderi sayılan kişilerin, medya şöhretlerinin, cemiyet sayfası gediklilerinin, kendilerini görünür kılan isimsiz kalabalığa ödemeleri gereken bir borç olduğunu düşünüyorum. Gençlerin olduğu her yere gitmeli, onları hapların koynundan almak için çaba harcamalı, ellerindeki jiletleri çekip almalı, onlara umut dolu mesajlar ulaştırmalılar. Devlet denen o büyük organizma, ‘gençleri hayattan soğutmak’ cürümüne karşı tetikte olmalı.
Toplumca bir umut seferberliğine ihtiyacımız var. Baksanıza, korku tacirleri yine işbaşında, durmadan korku ve kasvet havası yayıyorlar ortalığa. İstanbul’un ve diğer büyük şehirlerin ümitsizlikle zehirlenmiş yeni çocuklarına söyleyecek bir sözümüz, onlarla paylaşacak bir düşümüz olmalı.
Siyaset; bilgi ve becerilerin merkezî bir akıl etrafında örgütlenmesi demektir. Kurumların, cemaatlerin, cemiyetlerin ve fertlerin kendi sınırlarının farkına vararak üzerine düşeni üstlenmesi gerekiyor. Bunun için de siyaset kanadında her bir birimin kendi sorumluluğunu yerine getirmesini sağlayacal bilgi ve uzmanlığa dayalı otonom bir işleyiş ve tüm birimlerin otonom işleyişini tek elde toplayarak merkezi bir yönetim icrası anlamında eksen devlet modelini hayata geçirmek gereekiyor. Genelde toplum özelde aydınlar tarafında ise ciddi bir eleştirel tahlile ihtiyacımız var. Eleştirel tahlil, birey, cemaat, cemiyet ve müessese seviyelerinde kabiliyetlerin keşfi, yanlışların ifşası ve yapılması gerekenlerin ve yapılabileceklerin mâkul bir şekilde belirlenmesi işini üstlenebilir.
Ömer Türker
Atatürk sürekli devrimcilik isteyen bir önderdi." Büyüme ve değişmeyi hazmetme kapasitesi bakımından geleneksel toplumların çok daha sınırlı ve dışlayıcı bir karakter gösterdiği gözlemlenmektedir."Atatürkçülük, yüz elli yıllık bir tarihi gelişimin son ve radikal ifadesi olarak yorumlanabilir. " " İdealizm ve devlet adamlığını
Yakın zamanda bir gazetede, yeni çıkan bir kitabın tanıtım yazısında "Sultan II. Abdülhamid Hân, Musevilerin Filistin'den toprak alımına izin vermiş." başlıklı bir haber çıkmıştı. Sultan dedemizi kötülemek adına her fırsatı değerlendirmeyi kendilerine asli vazife yapmış olanlar da hemen bu konuyu istismar etmeye kalktılar. Yakın
- "Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanma, O’nun “Âlemi insan, insanı da kendi marifetine ulaşması için yaratması”, İnsanın “eşya ve hâdiseyi tasarruf etmek üzere” Allah’ın Halifesi olması, kısaca; Şeriat’in topyekûn ölçüleri bir arada, fert derinliği-derunîliği ile Devlet ve Cemiyet idealini karşılayan bir “yaşanmaya değer hayat sistemi” gereği; demek ki “sistemler sistemi” hâlinde bir İslâm’dan bahsedildiğine göre, her mevzuun kendine mahsus “hadlere riayeti” düzenini ifâde eden kanunları, kuralları…"
...Atatürk daima ısrarla belirtmiştir ki, tam manasıyla bir Batılı millet olmak Türk milletinin benliğini kaybetmesi değil, o benliği bütün temel değerleriyle ortaya çıkarması ve sonsuz bir gelişme yoluna koyması demektir. Buna göre Batılı millet olmak, rasyonel düşünmek ve hareket etmek, ilim zihniyeti sayesinde sonsuz bir yaratma ve yenileşme
1923 Eylül'ünde dört kişi, Beşiktaş-Dikiltaş'taki bir konakta bir dernek kurmak üzere bir araya gelmişti. Ev sahibi Reşit Saffet (Atabinen), misafirleri Hanedan damadı Osman Hami'ye, eski Kudüs Valisi Cevdet Bey'e ve eski Meclisin Maarif azasından Ziya Bey'e hizmetçiler eliyle çay servisi yapılırken, bir yandan da derneğin