Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Ercan Atmaca
Ercan Atmaca
@eatmaca
Kişisel gelişim - Motivasyon - Farkındalık
Yaşam Koçu - Sağlık Memuru
Lisans
Karabük
Karabük
49 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Çocuk psikolojisiyle ilgili kitaplar ilgimi çekmeye başladığından ve bu tarz kitapları okumaya başladığımdan beri okuduğum ve bana etkisini tarif edemediğim bir kitap. Kitabı uzun bir sürede okudum çünkü o kadar derinlemesine düşünülmesi ve muhasebe edilmesi gereken noktalar var ki; bu ağırlıkları sindirmeden ilerleyemiyor insan. Evet biraz da ağır bir kitap kendini psikoloji alanında geliştirmiş yada psikoloji profesyonellerine hitaben yazılmış yerler de var. Okudukça insan psikolojisinin doğum öncesi ve bebeklik dönemlerinde nasıl etkilere maruz kalabileceğini ve bu durumun bütün hayatı nasıl etkileyebileceğini öğrendikçe şaşırdığım ve bana çok şey kattığını düşündüğüm bu kitap, herkesin anne baba olmadan okuması gereken bir kitap. Daha da söze gerek yok diye düşünüyorum.
Suç işleyerek hayatını devam eden bir çetenin hikayesiyle başlıyor kitap. Ana karakterin yaptıklarıyla yüzleşmesinin ve hayatında (buna ailesi de dahil) yaşadığı güvensiz ortamın onu nelere sürüklediğin sonucunu da çıkarabiliyoruz hikayenin sonunda.
Yorumları okuduktan sonra beklentim mi yükseldi yoksa kitaba kendimi mi veremedim nedir. Beni çok açmadı ama konusu bakımından bakılırsa gelecekte kitapta yazılanmalrın gerçekleşme olasılığı yok değil.
Okur Takip Önerileri
Bir süredir okumak istediğim kitap bugümn bitti. Kitabın içerisinde de bir kaç yerde bahsedilen paranormal bir olay üzerinden başlayan kitap bir seri katilin cinayetleri üzerinden devam ediyor. Akıcı bir dille yazılmış. 1. Baskısı 2009 yılında yapılmış 10 yıl önce basılan bu kitabın bu kadar az okuyucu tarafından okunması beni şaşırtmadı değil. Cinayet romanlarına yeni merak salan kişilerin okumasını tavsiye ederim.
Psikolojiye olan ilgim nedeniyle kitabı okumak istediklerim arasına almıştım ve okumak nasip oldu. Kitap başta yazarın başına ilgi çekici bir hikayeyle başlıyor. Yazar bu hikaye üzerinden çözümlemelerini yapıyor. Çözümlemeler biraz sıkıcı ilerliyor ifadeleri farklı şekilde anlatan cümlelerle karşılaştım. Sonuç bölümleri için aynı şey söylenemez. Alınacak dersler gayet ne açıklanmış. Hayata nasıl bakılacağına dair ufak tüyolar verilmiş. Keyifli okumalar dilerim.
ZİNCİR BİR YERDEN KIRILMALI
Uzun zamandır böyle akıcı bir kitap okumamıştım. Hani eski türk filmleri insani hep kendine çekmiştir ya. O filmlerin insanı kendine çeken tarafı yaşamdan kesitler barındırması, yaşadıklarımızı doğal haliyle beyaz perdeye yansıtmasıdır. Kitap da, aslında gerçekte var olduğunu bildiğimiz, kimimizin yaşam şekli olmuş ama toplum içinde dillenmesi kabul edilmesi zor durumların bir yansımasını barındırıyor. O yüzden doğal olduğundan ve gizli saklı yaşadığımızı düşündüklerimizden birer parça barındırdığı için beni kendine çekti. Gerçekte farklı hayatlar yaşayan ve birbiriyle geçmişte bir şekilde bağlantıları olan üç kişinin hayatlarının ortak bir noktada kesişmesini hayretle okudum. Beni en çok etkileyense kitabın önsözünde de yer alan her insanın yaşadığı sıkıntıların ve psikolojik sorunların bir şekilde çocukluğunda yaşadığı ebeveyn ilişkileriyle bağlantılı olduğu gerçeğidir. İnsanlar yaşadıkları sıkıntılara farkında olmasalar da en yakınlarının psikolojilerinde oluşturduğu zarar nedeniyle maruz kalıyorlar. Bu durumun farkına varılmadığında zararları nesiller boyu devam ediyor. Bu zinciri bir noktadan kırmak gerekiyor ki gelecek nesiller bu hastalıklı durumdan olumsuz etkilenmesin.
Zweig'in ilk kitabını okudum. Kitap iki kısa hikayeden oluşuyor. Dili akıcı ve sade insanı bıktırmıyor. Can alıcı noktası ise yaptığı psikolojik tahliller. Hikayelerin içerisine serpiştirilen psikolojik incelemeler insanı hikayenin ortasında durup düşünmeye sevk ediyor. Zweig'in bu kitabı; okunduktan sonra hikaye ve kahramanların içinde bulundukları psikolojik durumlar üzerine derin derin düşünülmesi ve ders çıkarılması gerekiyor.
Kitaplar benim olaylara, insanlara, durumlara bakış açımı hep genişletmiştir. Her okuduğum kitapta olduğu gibi bu kitapta bana dar bakış açımın farkına varmamı sağladı.
İncelememde kitapta beni etkileyen bir cümleyle paylaşmadan geçemeyeceğim;
''... onun olumlu duyguları olmasaydı, sürekli 'acaba ne olurdu' diyen, çekilmez bir genç adama dönüşebilirdin...''
Kitabın belki ana cümlesi bunun üzerine kurulu. Beyin felci rahatsızlığıyla dünyaya gelmiş bir çocuğun hayatına olumlu tutumlarla dokunulduğunda neleri başarabileceğinin hikayesini okudum. Bu ve benzeri hastalıklara sahip olan insanların da, duygularının, düşüncelerinin, ifade özgürlüklerinin olduğu ve bu hakkın onlara verildiğinde neleri başarabileceklerinin göstergesiydi bu kitap.
Fiziksel olarak bazı eksikleri olan insanların olumlu tutum ve destekle neleri başarabildiğini gördükten sonra kendimce fiziksel kusuru olmamasına rağmen olumsuz tutum ve davranışlarla hayatları zindana çevrilen insanları düşündüm. Aslında fiziksel kusurun bir eksiklik olmadığını, eksikliğin insanların kafalarında, duygusal olarak yeterince doyurulmamış olmalarında olduğunu gördüm.
Sinan Hocamı uzun zamandır sosyal medya ve televizyon programlarından takip ederim. İlk kitabını okumak nasip oldu. Zaten hocamın kalitesinden yana sorun yok fakat kitabı okumak için bu kadar geç kaldığım için kendim adına üzüldüm.
Sinan hocam yine kaliteli bilgileri bir araya getirmekteki maharetini göstermiş. Kitap; topluma, doğaya, insana, hayvana yani gördüğünüz her şeye bakarken ne kadar boş bir şekilde bakmış olduğunuzun farkına vardırıyor insanı. Göremediğiniz detaylar farkında olmadığımız ince ayrıntılar ve bunların tasarımındaki muhteşem denge ve kurallar insana bilgi karşısındaki acizliğini hatırlatıyor. Her sayfa insanı tekrar tekrar hayrete düşürüyor. Vazgeçemediğim kitaplar arasına girmiş olan bu kitabı okumakla harcadığınız zamanın hiç bir anı boşuna geçirilmiş bir an olmayacak. İlk fırsatta yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum.
Öncelikle kitabın hepsini okumadığımı belirtmek istiyorum. Neden okumadığımı incelememde açıklayacağım.
Adını hatırlayamadığım bir tartışma programında yine adını hatırlayamadığım bir katılımcı tarafından ismi zikredilen kitabı merak edip inceledim. Bilinçaltının gizemini de çok merak ettiğimden okumak istedim. Kitabın başlarında bana bilinçaltının mantığını kavramamı sağlayacak örnekler ve bilgilerin olması kitaba ilgimi artırsa da ilerleyen sayfalarda başlardaki bilgilerin kelimeler ve cümleler değiştirilerek, hatta bazı yerlerde kitabın önceki sayfalarında okuduklarımın bire bir tekrarlanması kitaptan sıkılmama neden oldu. (Belki de kitapla ilgili bilinçaltıma yüksek beklenti kodladım bilemiyorum. Eğer böyle yapmışsan o zaman bu kitapla çelişiyorum, bir çıkmaza girdim yani :)) neyse) Bu nedenle kitabın bir yerinden sonra hepsini okumadım. İlgimi çeken başlıkları okumaya çalıştım ama oralarda da bana kitabın ilk sayfalarında verilen bilgilerden ve mantıkla çıkarılacak sonuçlardan başka bir şey katmadığını gördüm.
Kitabı genel olarak değerlendirecek olursam; belirttiğim gibi tekrarlardan oluştuğundan en fazla 100 sayfada anlatılabilecekler yaklaşık 300 sayfada anlatılmış. Bilmediğim bazı şeyler öğrendim fakat sonuna kadar okumaya katlanamadım.
İşte bir kitabın daha sonuna geldim. Klasikler boşuna klasik olmamışlar. Kitapların klasik olmasının nedeni insan doğasına hitap eden hikayeler barındırmasıdır. Kitapta zor şartlar altında hayat süren bir ailede yaşayan çocuğun gözüyle anlatılan bir hikaye var. Aslında olaya hikayede yer alan kahramanın gözüyle bakınca buna hikaye demeye dili varmıyor insanın. Çocuklar o kadar masumlar ki hayata onların gözüyle bakabilmeyi çok isterdim. Yaptıkları hatalar bile o kadar masumane duygular içinde yapılıyor ki asıl niyeti anladığınızda çocuğa verdiğiniz tepkiye üzülüyorsunuz. Kendi başına anlaşılmamış, öz değerleri, istekleri küçümsenmiş, aile içinde adeta dışlanmış ve bazı durumlarda kendine güvenini yitirmiş ve değersizliğine inanmış bir çocuğun duygu dünyasını görüyoruz. Kahramanımız Zeze de sadece anlaşılmak istiyor. Toplumun dayattıklarına göre şekillenmiş bir ailede yaşamış olmasına rağmen maddi çıktının değil de insani değerlerin ön planda olması gerektiğiniz özümsemiş adeta büyümüş de küçülmüş kahramanımız bize çocuk gözüyle hayata bakmamız gerektiği dersini veriyor. Tabi yaşadıkları kolay şeyler değil bu psikolojik travmanın da üzerinde bıraktığı etkiler ezilmişlikler yer yer karşımıza çıkıyor. Okuyup, anlaşılıp ve derinlemesine düşünülerek ders çıkarılması gereken nadide eserlerden biri olduğunuz siz de okuduğunuz zaman göreceksiniz.
Yazarın kitabını uzun süredir okumak istiyordum ve Adam Fawer'in okuduğum ilk kitabı oldu olasılıksız. İnsan beyninin kapasitesine ve yapabileceklerine dair farklı bir bakış açısıyla kugulanmış hikaye. Olaylar arasında değinilen matematik, fizik ve felsefe alanındaki çalışmalar da kitabın cazibesini artırıyor. Hikaye çok sürükleyici şekilde yazılmış. Aksiyon sahneleri de ayrıca insanı cezbedecek şekilde kugulanmış. Hikayenin başındaki olaylar ile sonundaki olayların birbirleriyle bağlantılarının kurgulanmasındaki ince işçilik kitabın kalitesini ortaya koyuyor. Hiç sıkılmadan okudum ve şu ana kadar okuduğum nadide kitaplardan biri olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Kitabı bir kitapçıdan alırken kitabı bana o kadar anlattı ki; bu nedenle beklentim mi yükseldi yoksa kitaba kendimi mi veremedim nedir, kitaptan beklediğimi alamadım.
Kitap gerçek bir hikayeden bahsediyor. Şizofreni ile mücadele eden kahramanımızın ilgili olduğu müziğin hayatına kattıklarından bahsediyor.
Kitabı okumaya başladığımda karakterlerin gerçek hayatta karşılıklarının olduğunu düşünmeye başlamıştım. İsimlerin farklı olmasına rağmen kişiler bu kadar da açık edilmiş olamaz diye düşünürken anlatılanların kuguyla zenginleştirildiğini gördüm. Her ne kadar kurguyla yazılmış olsa da gerçeğe hitap eden yönlerinin de olduğunu düşündüğüm bir kitaptı. Yer altı dünyasının nasıl küresel bir hal aldığını, siyasetle, politikacılarla, devletlerin açık veya gizli kurumlarıyla nasıl bir ilişki içinde olduklarını ve devletlerin gizli işlerini nasıl yürüttüklerini gerçek ve kurguyla harmanlanarak anlatılması kıtabın sonunu heyecanla beklemenize sebep olacak. Okumanızı tavsiye ederim.
Hep okumak istediğim bir kitaptı. Ben hikaye üzerinden yorum yapmıcam karakter açısından bakarsak, Babasıyla kaliteli iletişim kurulmayan, baskı altında yaşayarak geçirilen bir çocukluğun yetişkinlikteki ilişkilerine iş yaşantısına ve hayatına yansımasını gördüm ben kitapta. Keyifli okumanızı tavsiye ederim.
