Ne ona onu hep seveceğimi söylemem ve aynı şeyi ondan duymam, ne de aramayıp beni özlemesini beklemem. Hepsi boşuna. Sorun ben değilim çünkü. Sorun, onun benim telefona uzanacak elimi tutabilecek güç ve yüreklilikte olmaması.
Bulunduğum yere şaşmıyorum, yalnızca bunun kaçıncı yıkımım olduğunu düşünüyorum. Bir yerlere kök salma, kesin olarak yerleşme çabasını hiç göstermemiş olabilir miyim?
Hoş, cenazelerin başında da “Kalan sağlar bizimdir” diye avunurduk hep. Kalan sağlara sevinmek. Her zaman sevinilecek bir şey bulmak… Artık sevinecek bir şey bulmak istemiyorum demek. Geleceğe inanmakla Pollyannacılık arasındaki çizgiyi kesinlikle ayırmak…