Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sözlerine anlam yükleyen gözleri miydi? Yoksa gözlerini bunca anlamlı kılan sözleri miydi?
Yaşamak mı , bir kelebeğin kanatları aşkına? Ya da ölmek mi, bir ceylanın gözleri uğruna?
Reklam
Ona içimin paramparça olduğunu anlatmak istiyorum. Kurşuni, soluk gözleri cesaretimi kırıyor.
Ormanından uzaklaşan ağacın hep bizi arar kapalı gözleri Ben de temizim artık Kirimin mürekkebiyle niyetliyim
Gece ve sabah arasındaki anlaşmazlık
Güya gözleri açıkken uyuyor, güya uyanıklık aleminde rüya görüyordu.
Temposu hızlandı. Ardından gerildi, orgazm onu sarsarken başı geriye düştü. Titreyişleri güçlü bedenini sarsarken huşu içinde onu izledim. İnleyerek adımı söyledi. Gözleri sımsıkı kapalı, boynu gergindi. Öyle bir yoğunlukta geldi ki tekrar boşaldım.
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yine muhteşem bir Livaneli kitabı okudum. Yazarın kalemini ve sürükleyici tarzını sevdiğim için ara ara okumaya çalışıyorum. Yazarın olayları ve kişileri betimlemesi o kadar gerçekçi ki okuduklarım beni huzursuz etti. Huzursuzluğu yüreğimde hissettim. İnsanlara fayda sağlamak için canından olan Hüseyin’in, bulunduğu yerlerde gördüğü kötü muameleden dolayı acı çeken Meleknaz’ın ve gözleri görmeyen bebek Nergis’in hikayesi sizi içine alacak. Olayları sürükleyici bir film izler gibi izleyeceğiniz, okuyacağınız romanı tavsiye ediyorum.
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201799,3bin okunma
Bazı korkaklar var; Türk ulusuna sövmeye gözleri yemediği için Türk büyüklerine sövüyorlar. Oysa biz sizin ciğerinizi biliyoruz alçaklar. Sizin asıl sövmek ve karalamak istediğiniz yüce Türk ulusudur. Kaçamak sözlerinizi yemiyoruz, sizin gibi onun bunun kulu ya da aptal değiliz.
Bana ateşli bir şekilde baktı, sadece pencerelerden süzülen ışıkla yarı karanlık durumda olan bir odada gözleri parlıyordu. “istediğin bu mu?” Kendini geri çekerek içimden çıktı. Ardından tekrar itti. “Ah, Tanrım,” diye inledim titreyerek. “Durma.”
Biçarenin beklediği günler geldi. Ne çare ki kendi onlara yetişemedi. Bin türlü cefa ve mihnet içinde sönüp gitti. Gözleri arkada kaldı.
Reklam
Bazıları insanlardan kaçan, bazıları kalabalıktan hoşlanan birçok kibirli insan tanıdım. Bazıları da yaşadıkları sakin hayat yüzünden, uyuşuk yaftasına layık görülürler. Adaleti tanımaz insanların gözleri! Bazıları, zarar görmedikleri halde ve karşılarındakinin içinde neler sakladığını hiç bilmeden, sadece yüzüne bakarak ondan nefret edebilirler.
98 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Genç hanım Adriana saplantılı bir adam tarafından tecavüze uğrar. Bunun sonucunda çocuğu doğurur. Adam kayıplara karışmıştır. Doğan çocuk babasının kim olduğunu öğrenir ve kafası karışık halde sinirlenir. Adriana'nın korkusu ise, çocuğun babasına mı yoksa kendisine mi benzeyeceği korkusudur. Eseri çok güzel buldum. Olay akışı güzel gitti. Sonu olması gerektiği gibi bitti. -Kentin gözleri kapandığında, Uykudan uyanır düşlerimiz, Bir dünya, ötekini kovar, Bir dünya ötekinin mirasına konar Kendi gürültülerini Kendi ışıklarını getirir... -İnsanın bilmek istemeyeceği O kadar çok şey var ki!.. -Mevsimler geçti bir bir, Manzaralar değişti Neler neler oldu bitti. Ama hiçbir şey Hiçbir şey, hiçbir zaman Silemedi...
Adriana Mater
Adriana MaterAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20181,328 okunma
Böyledir bu iki bacaklılar. Bu yeryüzü insanları pek gariptirler. Kendilerini önce suya atarlar, çılgın gibi ölümdedir gözleri. Derken bir başka iki bacaklı, karanlıktan tesadüfen çıkar gelir ve eteklikli, göğüslü, uzun saçlı biri. O zaman yaşamak birden biriyle çok güzeldir, tatlıdır. O zaman hiçbir erkek ölmek istemez. O zaman artık hiç ölü olmak istemezler. Birkaç tel saç yüzünden; beyaz bir ten, birazcık kadın kokusu uğruna. O zaman ölüm döşeklerinden kalkarlar, şubatta on binlerce geyik gibi zindediler. O zaman bu lanetli, boş, sefil yer yuvarlağında yaşamaya dayanamadıklarını iddia eden, sular içinde o yarı ölüler bile dirilir. Sulardaki ölüler yine kımıldamaya, yürümeye başlarlar... Hepsi o bir çift göz, o bir parça yumuşak ve sıcak sevgi, o ufacık eller, o narin boyun uğruna.
Uşaqlığım.')
"Gece gündüz demeden sayfalarca okuduğu çocukluk dönemlerindeki gibi, okumak istediği kitapları yanına yığıp kimi zaman kıkır kıkır gülerek kimi zamansa kendini kaptırmış bir ifadeyle romanların dünyasına dalıyordu. Annesinin, "Gel de yemek ye” diyen sesinin bir kulağından girip öbür kulağından çıkışını, açlığını unutarak gözleri ağrıyana kadar okumanın verdiği o neşeyi anımsadı. Uzun zaman boyunca mahrum kaldığı bu mutluluğu tekrar yakalarsa, her şeye yeniden başlayabileceğini düşündü. Ortaokulda ne zaman fırsatını bulsa kendini okumaya verirdi. İşleri başından aşkın anne babası, evin bir köşesine kıvrılmış kitap okuyan kızlarını kendi haline bırakırlardı. Youngju evdeki tüm romanları yalayıp yuttuktan sonra kütüphaneye gitmeye başlamıştı, kitaplar ona büyük bir haz veriyordu. Özellikle roman okurken aniden kendini başka bir evrende buluyor, içi kıpır kıpır oluyordu. O evrenden çıkıp gerçek hayata döndüğü anda tatlı bir rüyadan uyanmışçasına içi sızlıyor ancak bu üzüntü uzun sürmüyordu. Çünkü kitabın kapağını açtığı anda tekrar o büyülü dünyanın içine adım atabiliyordu."
Athica BookKitabı okuyor
"Alışık değildi ağlamaya, ama tutsak olunca gözleri, arabistan ağaçlarının her derde deva zamkı kadar çok gözyaşı döktü."
Sayfa 156Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.