Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Serdar Taşkıran
Serdar Taşkıran
@iyiokudum
Okuyun! Çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor.
Öğretmen
Van, 20 Kasım 1994
133 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Niçe- Nietzsche-Vici
Kıymetli followerlarım hepinize merhaba.
Umarım iyisinizdir.
Bu inceleme tarihî bir inceleme olma niteliği taşımaktadır.Tarihidir çünkü bitirmek tam 44 günümü aldı.Çanakkale'de başladığım okumayı Cizre'de bitirebildim.Lakin bu ne kitabın suçu ne de benim suçum.Hayirli bir iş dolayısıyla biraz uzak kalma mecburiyetinde kaldım.
Lafı çok
Olmadı Steinbeck
Steinbeck'i çok sevdiğim siz değerli followerlarımın malumu.Allah nasip ederse unutmamak için yazıp duvarına astığı not kağıdını bile okuyacağım bu efsane yazarın.Yazarımız bir efsane olduğunu Gazap Üzümleri ile kanıtlamıştı zaten.Yetmemiş Cennetin Doğusu ile bir kere daha,inci,fareler ve insanlar,ay battı ile defalarca yine kanıtladı.Şimdi çıta buralarda olunca insan eline aldığı her kitaptan da hemen hemen benzer performanslar bekliyor doğal olarak.Her kitabında karakterlerini derinlemesine anlatan yazar bizi de bu karakterlerden illa biriyle empati yapmaya zorlardı.En az birini mutlaka çok severdiniz.Olaylar da daha derinlikli, insanı heyecanlandıran olaylar olurdu genelde.Çok katmanlı hikayeler okurduk.
Bu kitap için de aynı şeyleri söylemek isterdim ama maalesef yapamayacağım.Kusura bakma Steinbeck ağabey biraz eleştireceğim seni.Kitap biraz aceleye gelmiş gibi.Hicbir karakterin derinliği yok.Favori bir karakter secemedim.Her şey bir anda oldu bitti.Kitap işçiler ve isverenler arasındaki mücadeleyi anlattığı için haliyle işveren tarafından da olayları görmek istiyor insan ama o taraf hiç anlatilmiyor.Bence üst düzey bir kitap değil ama yine de okunur.Varmak mı güzel,yol mu? sorusunu sorduruyor insana.Bir taraftan grev olsun da varsın başarılı olmasın diyen biri, öbür yanda grev yaptık madem başarılı olsun diyen biri.Ne yaptığını bilmeyenler de var tabi.Velhasil grev diye toplanıp boş yere ölüp dağıldılar gibi bir şey oldu.
Yine de okunur.
Gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk...
Gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk hiçbir yere gitmiyor.Kimin sözüydü bu unuttum.Cemal Süreya diyeceğim ama emin değilim hiç.Kim demişse demiş.Doğru söylemiş biz ona bakalım.
İncelemeye böyle girince çocuk kitabıymış gibi gelebilir ama uzaktan yakından alakası yok.
Hatta tam bir yetişkin kitabı (bakınız Al midilli adlı hikayenin son
Okur Takip Önerileri
İncelememizin başında Sayın Gürpınar'ın hakkını teslim edelim.Kendisi yanlış zamanda doğmuş şanssız bir insan bence.Ya da belki de yanlış yerde doğmuştur. Şöyle az daha batıda doğsa çok rahat Moliere olurmuş.Mizah anlayışı yazdığı diyaloglardan anlaşılacağı üzere gayet yüksek.Arkadaşım olsun isterdim şahsen.Yazarken çok keyif alıyormuş gibi
Kuyrukluyıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202117,5bin okunma
Türk edebiyatı klasiklerini okumaya Sergüzeşt adlı eserle devam ettim.Samipaşazade Sezai'nin kaleminden çıkan eser girişi harikulade etkileyici yaptıktan sonra tempoyu ağır ağır düşürdü.Öyle ki sona doğru artık şiştim çünkü o tasvirler uzadıkça uzuyordu.Normalde tasvir severim ama bu tasvirler bir acayipti.
Yazarin kendine dert ettiği konu gayet güzel:Esir Ticareti yani diğer adıyla İnsan Ticareti.Duyar duymaz insanı dehşete düşüren bu kelimeler ne yazık ki dönemin Osmanlı toplumunda sık görülen bir şeymiş.Felatun Bey ile Rakım Efendi adlı kitapta da bu konudan bahsediyordu.Lakin Ahmet Mithat efendi kölelik durumunu biraz da süsleyip püsleyip sevdirmeye çalışıyor gibi hissetmiştim.Halbuki Sami bey paşazade öyle mi? Açıyor ağzını yumuyor gözünü.
Bu konuda tavrı net.Bu ticareti bir insanlık ayıbı olarak görüyor.Toplumda bir hareketlenme yaratma amacı güttüğü çok açık.Bunu memleketinden,anne babasından henüz 8 yaşındayken koparılıp satılan ve gücünün yettiginden fazlasını yapmaya zorlanan Dilber adlı karakter üzerinden yapıyor.
Kitabın sonunda dönemin gazetelerinin birinde Mizanci Murat tarafından yazılmış bir Sergüzeşt eleştirisi de var.Bu da gayet hoş olmuş.Bu eleştiri sayesinde Amerikan edebiyatından Tom Amcanın Kulübesi adlı romanı da satın alacaklarımız arasına ekliyoruz.Konusu itibariyle Sergüzeşte benziyormus çünkü.Merakimizi celbetti.
Okunur mu?Okunur Bence.
muhteşem
Okumaya keyif alamayacağım önyargısı ile başladım ama kitap utandırdı beni.
Agop ile Kirkor adlı karakterlerin müthiş diyalogları mest etti resmen.Bu iki arkadaş kendi deyimleriyle bızdıklıktan(çocukluktan) beri çişini ayrı etmemişlerdir.Şimdi Yerebatan sarnıcı olarak bildiğimiz yerde ipek eğirirlerken efsuncu baba adlı hafif gidik amcanın maceralarına ortak olurlar.Her sayfası büyük bir keyifle okunacak çok güzel bir kitap.Alintiladığım şeylere göz atarak da vermek istediği mesajı anlayabilirsiniz.
Moliere'in Cimri isimli eserini okuduğum zaman bayağı beğenmiştim.Bu kitabın ona benzediğini ama ondan çok daha iyi olduğunu itiraf etmeliyim.
Güzel kitap.Okunur.Okuyun.
Drogo'ya acımalı mı?
Dino Buzzati ne zamandır karşıma çıkan ve okumayı ertelediğim bir yazardı.İletisim Yayınları tarafından basılan kitabın kapağı falan çok ilgimi çekiyordu.İcerigi hakkında herhangi bir bilgim yoktu sadece kapakti beni çeken çünkü çoğu zaman sıkı takipcilerimin bildiği üzere i judge books by their covers.
Kitabımız yalnızlık ve umut temalarını başlıca olarak işlerken alttan alta ihanet konusunu da işliyor.Bu ihanet mevzusunu fazla derinlikli anlatmıyor ama yalnızlık ve umut temalari belirgin bir şekilde hissediliyor.Kitapta yapılan tasvirler bence çok başarılı.Neredeyse baş karakter Drogo ile aynı şeyleri yaşatıyor.Bu açıdan büyük bir alkışı hak ediyor.
Kitabı okurken Albert Camus-Yabancı tadı aldım biraz.Yanlis hatırlamıyorsam oradaki karakterde de bir bosvermislik havası vardı.Benzetebildiğim bir diğer kitap ise Franz Kafka'nin Dava adlı eseri.Bu kitapta da Dava'da olduğu gibi hep bir seylerin olmasını bekledim.İlginç bir şekilde sürekli olarak bir sonraki sayfada kesin çok büyük bir şey olacak hissiyle okudum.Karakterimiz bir gün kahraman olacağını umut ederken ben bir sonraki sayfada okuyacağım büyük olayı umut ettim hep.
Yaşanması mümkünken yaşanmayanlar,boşa geçen bir ömür,anlamsız dünya ünvanları...
Her haliyle iyi bir kitap.Okunur.Okuyun.
Yeryüzünün Cehennemi.
Afganistan ilgili bir şeyler okumak beni her ne kadar dehşete düşürse, ümitsizliğe sevketse de okumaya devam etmekten kendimi alamıyorum.
Düpedüz hasta bir toplum.Nüfusunun büyük çoğunluğu hasta.Yarım yamalak din bilgileriyle hayatı kendilerine zindan etmişler.Gerçi erkekleri biraz ayrı tutmam lazım.Onlar için cennet denebilir Afganistan
Evet sevgili followerlarım bir Emile Zola kitabını daha bitirmiş olmanın mutluluğunu sizlerle paylaşmak üzere karşınızdayım.
Bitirmem biraz zaman aldı çünkü ne ara olduğunu tam olarak bilmediğim bir zamanda bir anda okuma hevesimi ciddi oranda kaybettim.Tamamen kaybetmemek için direndim. Günde birkaç sayfa okuyup kapattığım hatta hiç okumadığım da oldu.
Acaba okuma serüvenim son mu buluyor diye düşünürken şükür ki son iki günde atak yaparak bitirmeyi başardım.
Sıkı takipçilerim bilirler ben bir Emile Zola hayranıyım.Bu cümleden yalnızca Zola sevdiğim anlamı çıkarmayalım lütfen.Daha da sıkı takipçilerim Zola, Steinbeck,London, Sabahattin Ali hayranı olduğumu da bilirler.
Kitabın konusuna gelelim.
Kitap Fransa'da maden işçilerinin kötü çalışma koşullarına ve düşük ücretlere isyan etmesini,yaşanan açlığı,sefaleti,sermayedarların tutumunu konu alıyor. Klostrofobik bir insan olduğum için ve Zola'nın böyle bir konuyu nasıl ustaca betimleyecegini tahmin ettiğimden korka korka okudum.Yanılmamıştım.Tasvirlerinde kaleminden geleni ardına koymayan Zola yer yer nefes darlığına sebep oldu bende.Panik ataklar geçirdim.Yine muhteşem bir eser diyerek özetleyip kesinlikle okunmasını tavsiye ederek noktalıyorum.
Esen Kalın.
VAKTİNİZİN BİR KIYMETİ YOKSA OKUYUN BU KİTABI.
Yani şimdi bu berbat kitap için ne yazsam az.Vallahi okurken sinirlendim.Verdiğim paraya yazık oldu.Zamanıma yazık oldu.Gözlerime yazık oldu.
Kitabın kadınların hayatının zorluğunu anlattığı veya uğradıkları haksızlıkları, itilmişliği,aşağılanmayı,mecbur bırakılmayı anlattığı falan yok.Mısır toplumu ve Afganistan toplumu gibi toplumların kadınlarının yaşamlarını çok merak ettiğim için kitap ilgimi çekmişti.Ama gel gör ki bomboş bir şey çıktı.Yeryüzünün tüm kadınlarının yaşadığı mağduriyetlerden, kadınların sırtından para kazanmak için yazılmış sanki.Ne güzel dünya valla.Bul can alıcı bir konu,yaz saçma sapan bir şeyler,gelsin paralar.
Hikayenin gerçek olduğu iddia ediliyor ama HİÇ inandırıcı yazılmamış.Etkileyici olsun diye anlamsız anlamsız,boş boş benzetmeler,betimlemeler yapılmış.Etkisiz,bomboş bir kitap.
Bu kitabı okuyup 10 puan vermek için ya okuma yazmayı yeni sökmüş olmak lazım ya da başınıza silah dayamaları lazım.Anlatımı berbat olunca hikaye güzeldir belki diye okudum ama yok.Tırt.
Aslan Dedem
Evet,beni biraz şaşırtan bir kitapla yine sizlerleyim sevgili followerlarım.Beni şaşırttı çünkü beğeneceğimi ummadan,elimdeki kitapların bitmesiyle okulun kütüphanesinden boş kalmayayım diye aldığım alelade bir kitaptı en başta.Ama sonra hikaye çok ilgimi çekti.İhtiyar dede Santiago yaşını başını almış vaktiyle iyi işler çıkarmış bir balıkçı ama
What a book! Resmen masterpiece
Son zamanlarda okuduğum en iyi iki kitaptan biri.Cok keyif alarak okudum.Yazarin kalemine de hayran kaldım.Diğer kitaplarını da en kısa sürede kütüphaneme ekleyeceğim inşallah.Bittiği için üzüldüm diyebilirim.Karakterler çok fazla derin yazılmamış ama kitap o kadar akıcı ki bu bahsettiğim şey üzerinde durmaya değmeyecek hale geliyor.
Başta kısa süreliğine isimler karışıyor ama sonradan alışıyor insan.Aksiyonu bol,duygu dolu bir kitap.Ne zamandır Nobel ödüllü yazarlara sallayıp duruyordum nasıl vermişler nobeli diye.Sevgili Mario Vargas Llosa bu ödülü kesinlikle hak etmiş.
Kendisini tanıdığım için mutluyum.
Okuyun.Okutun.
Ula Hani Irkçılık?
Kitabın arka kapağında yazanla içeriği arasında dağlar kadar fark var.Arka kapağa bakacak olursak ırkçılığı sarsıcı bir şekilde anlatan olağanüstü bir eser olduğu yazıyor.Zaten ben de buna kapılarak aldım.Bir de kapağının güzelliği ilgimi çekti tabi.Kapağı güzel olan kitapların güzel olduğunu düşünürüm hep.Yani I judge books by their covers.Sorry For that.Çok az yanıldığımı göz önüne aldığımızda haklı olduğumu da görebiliriz.Irkçılık teması araya serpiştirilmiş sadece.Kitabın konusu bu yüzden ırkçılık değildir.Fakirlik fukaralık olabilir en fazla.Amerikanin yoksul siyahi halkını küçük bir kızın hayatı ve anlatımıyla sunan bir sefalet romanı.
Bence çoğu yerde yazarın cinsel fantezilerini okuyoruz bu kitapta.Yazarken kendini bayağı kaptırmış sevgili Toni.Tabiki kitaplarda böyle sahnelerin yazılmasına karşı değilim ama yani ırkçılık diye yola çıkılan sonra sefalete bağlanan bir kitapta babası tarafından tecavuze uğramış küçücük bir kızı ne diye yazdın sayın Morrison?Hangi farkındalığı yaratmayı amaçladın?Bu sahneleri niye ballandıra ballandıra anlattın?
Çocukları taciz eden papazı öyle bir övmüşsün ki nerdeyse tebrik edecektik yaptığı pislik için.Irkçılık gibi bir iddiası olmasa ve yukarıda bahsettiğim iğrenç sahneleri çıkarırsak ve biraz düzenli yazılmış olsa güzel kitap.
Kesinlikle kolay okunan bir kitap.Öyle insanı derinden sarsan cümleleri de yok zaten.Yazarin okuduğum ilk kitabı.Diğer kitaplarına da şans vermeyi düşünüyorum.
Okunabilir.Okumayan bir şey kaybetmez ama okuyun.
Dayan Tırnak ile Diş ile...Dayan Rüsva Etme Beni
İnsan,bir damla kan ve binlerce endişe. Sözün doğrusu bu mu emin değilim ama okurken aklımda hep bu cümle belirdi durdu.
Kitabın ne anlattığından çok ne anladığımdan bahsedeceğim ben.Çünkü bence herkes her şeyi çıkarabilir bu kitaptan.Herkes kendince bir şeyler anlayabilir.İnsan ruhuyla ilgilenenler daha bilimsel tahliller yapacaktır muhakkak.Ben
Cemal Süreya'nın Çektiği Eziyet
Eveet sevgili followerlarım,uzun sayılabilecek bir aradan sonra yeni bir incelemeyle nihayet karşınıza çıkabildim.Öyle bir kitaba denk geldim ki sormayın hiç.
Daha önce üçlemenin Kasırga adlı birinci kitabını okumuştum.Sıkı takipçilerim kitaptan ne kadar hoşlandığımı(!) hatırlayacaklardır.Serinin 2. kitabı ilkine göre daha derli toplu olsa da
