Kitap kendini okuttu, çünkü henüz tam olarak hakkını veremeyecek olsamda stefan Zweig işte. Amok Koşucusu en iyi öykülerinin başında gelebilir. Tabi henüz hala okumadıklarım olduğunuda hatırlatmak isterim.
Adam zihnini bir kamera gibi kullanıyor resmen. Siz hani izlemek istemezsiniz aslında ilginizi çekmeyen bir filmi, ama kocaman ekranda açıktır ve siz bir şekilde maruz kalırsınız, izlemiş bulursunuz o kocas ekrandan. Sonra birde bakiyorsunuz kiz vau ben bunu nasil kaçırmışım. Şuan bana hissettirdiği o. Neden? Bilmiyorum ama etkileyiciydi. Bu kadar sıradan, yalın bir tarzla basit bir konuyu, itici bir karakteri dahi nasıl şahesere çeviriyor ancak alkışlanabilir.
Bir sonra ki Stefan Zweid kitabını , almanyada yaşıyor ve almancam olması sebebi ile kendi dilinde deneyimlemek istiyorum. Çevirilerin böyle bir dez avantaji olduğu hep söylenir.
Dostoyevskiyi rusça okuyamam ama şansım varsa, Zweigi Almanca deneyimlemek , paylaşmak isterim.