Çocukluğumuzda ya da yeniyetmeliğimizde okuduğumuz bir öykü bazen bizi beş-on yaş birden büyütür. Kimi zaman edebiyat hayattan önce öğretir. Günümüzün on iki yazarı, Türk edebiyatından kendilerini büyüten on iki öykü seçip bu izleği derinleştiren birer deneme yazdılar. Böylelikle her denemeyi bir öykünün izlediği bu özel kitap oluştu. Hem bir seçki niteliğinde, hem de bir bağlam çevresinde oluşturulmuş bir tasarım kitabı olarak da görülüp okunabilir.
Refik Halit Karay, Ömer Seyfettin, Sait Faik, Sabahattin Ali, İlhan Tarus, Orhan Kemal, Cihat Burak, Vüs'at O. Bener, Oğuz Atay, Osman Şahin'in öyküleri üzerine Füsun Akatlı, Selim İleri, Fatih Özgüven, Cemil Kavukçu, Ayfer Tunç, Hasan Ali Toptaş, Sırma Köksal, Sema Kaygusuz, Faruk Duman, Necati Güngör, Jaklin Çelik ve Nurdan Gürbilek yazdılar.
İÇİNDEKİLER
MURATHAN MUNGAN Önsöz
FÜSUN AKATLI Bir Dil Gurbetinde
REFİK HALİT KARAY Eskici
CEMİL KAVUKÇU "Bir Bahçe"
SAİT FAİK Bir Bahçe
AYFER TUNÇ Merhamet
ORHAN KEMAL Çikolata
FATİH ÖZGÜVEN Annenin Yokluğu: Kaşağı
ÖMER SEYFETTİN Kaşağı
SEMA KAYGUSUZ Tiksinti
İLHAN TARUS Bir Kasabanın Ruhu
NECATİ GÜNGÖR Bir Hikâye Okudum
SABAHATTİN ALİ Ayran
SIRMA KÖKSAL Boğaza Takılan Düğüm...
VÜS'AT O. BENER Havva
HASAN ALİ TOPTAŞ "Seni İçime Manzara Yapmışam"
OSMAN ŞAHİN Beyaz Öküz
SELİM İLERİ "Mahalle Kahvesi" Üzerine
SAİT FAİK Mahalle Kahvesi
FARUK DUMAN Taş Kokusu ya da Bir Hanende Melek Hâtırası
SABAHATTİN ALİ Hanende Melek
JAKLIN ÇELİK Kaos ya da Kin
CİHAT BURAK Kin
NURDAN GÜRBİLEK Babalar ve Ustalar
OĞUZ ATAY Babama Mektup
OKUMA PARÇASI
Önsöz, s. 11-14
Yıllar önce okuduğunuz bir öykünün anısını sizde yıllar yılı saklayan iz nedir? Dönüp bakıldığında bu iz nereye kadar sürülebilir, deriştirilebilir? Özellikle çocukluğumuzda, yeniyetmeliğimizde, ilkgençliğimizde okuduklarımızın izi, niye diğerlerinden daha derindir ve okuduklarımız niye daha keskin çizgiler, daha berrak imgelerle saklı kalır, hatırlanır?
Bazen okuduğunuz bir öykü sizi birkaç yaş birden büyütür. Çoğu kez edebiyat, hayattan daha çabuk büyütür. Yaşama ilişkin birçok şeyi, kendi deneyimlemenize gerek kalmadan edebiyat yoluyla öğrenirsiniz. Önünüzdeki yılların deneyimlenmiş, canlandırılmış, sonuçlandırılmış haliyle sizi, hayattan daha önce bilgilendirir, donatır; dünyaya ve geleceğinize hazırlar. Bakışlarımızı, sezgilerimizi, içgüdülerimizi, duygularımızı, düşüncelerimizi biler, geliştirir, olgunlaştırır. Bizi yalnızca dış dünyaya ve hayata ilişkin bilgilerle değil, aynı zamanda kendi içimizle, kendi duygularımızla da tanıştırır.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER
Mahmut Temizyürek, “Büyümenin tarihi ve büyüsü”, Radikal Kitap Eki, 28 Eylül 2007
Cahit Sıtkı Tarancı'nın '... para saydım/ sattı bana çocukluğumu' dediği Affan Dede, sokakta uçurtma, zıpzıp, çember hem de horoz şekeri satan yaşlı bir büyücü müydü ki, şaire birdenbire adını, yaşını, kimliğini unutturmuş, kederli şiirlerini bıraktırıp sevincin, neşenin yaylasına çıkarmıştı onu. O dedenin, o sihirli adamın sattığı neydi de çocukluk bir 'bonus', bir sürpriz olup çıkıyordu şiirde? Yanıtı Tarancı'da olduğu gibi, herkesin çocukluğuyla buluşma anlarında kuşkusuz. Bir de yazdıklarıyla bizi çocukluğumuzdan, ilkgençliğimizden çıkarıp büyüdüğümüzü hissettiren Affan Dedeler var; onlar için ne demeli?
Murathan Mungan'ın yaptığı da bir tür Affan Dedelik aslında.
Gonca Özmen, “Büyümenin Türkçe halleri”, Kitap Zamanı, 1 Ekim 2007
Metis Yayınları, Murathan Mungan tarafından hazırlanan, Çocuklar ve Büyükleri,Ressamın Sözleşmesi, Kadınlığın 21 Hikâyesi, Erkeklerin Hikâyeleri, Yabancı Hayvanlar gibi; –çoğu– çağdaş dünya yazarlarının öykülerinden oluşturulmuş özenli seçkilerine bir yenisini ekledi: Büyümenin Türkçe Tarihi. Yeni seçkinin diğerlerinden iki önemli farkı var: Birincisi, Refik Halit Karay, Sait Faik, Orhan Kemal, Ömer Seyfettin, İlhan Tarus, Sabahattin Ali, Vüs’at O.
"Yazarları büyüten hikâyeler", Zaman, 6 Eylül 2007
Edebiyatımızın önde gelen on iki yazarı, çocukluk hatıralarında yeri olan, kendilerini büyüten hikâyeleri anlattı ve bir kitap ortaya çıktı. Büyümenin Türkçe Tarihi'nde Selim İleri, Hasan Ali Toptaş, Cemil Kavukçu gibi yazarların kendilerine ışık olan birer hikâyeyi anlattıkları denemeleri yer alıyor.
Bugün kitapçı raflarına yeni bir kitap konulacak. Adı, Büyümenin Türkçe Tarihi; ancak bir tarih kitabı değil bu. Kapakta edebiyatımızın yirmi iki önemli isminin yer alması, bir öykü seçkisi izlenimi verse de öykü seçkisi de değil. Sayfaları çevirdikçe anlıyorsunuz içeriğini. Günümüzün on iki yazarı, çocukluk ve ilk gençlik yıllarında okudukları, kendilerinde derin izler bırakan birer hikâyeyi anlatıyor hatıraların ışığında.
Seda Ayaz, “ Bonzur musyu, bak benim kürklü paltoma!”, Radikal Genç Eki, 8 Ocak 2008.
Hikâyelerin de tıpkı insanlar gibi alınyazıları vardır. Aralarındaki yegâne fark, hikâyenin öldükten sonra da doğurmaya devam etmesidir. Zira bizahiti yazarları bile hikâyelerin sonunu değiştiremeseler de, onlar insanların yazgılarını değiştirir, hakikatin daracık iğne deliğinden geçer, yaraları diker. İşte bu yüzden edebiyat yaşamın hep bir fazlasıdır.
Beşikten salıncağa çocukluk, eşlikçi tasvirleri ve işbirlikçi mecazlarıyla sallanmaya elverişlidir. Çocuk sallanıp uyutulur, sallanarak eğlendirilir, aslında mümkün mertebe sersemletilir. Neşe, huzur,güven,heyecan hep aynı eylem üzerinden kendini anlatır. Derken bir gün “hadi bakalım marş marş!