Ne anlatıyor? Ucunu kaçırmışım anlattıklarının. Ne önemi var ki; sessizlik olmasın diye konuşuyoruz nasıl olsa.
Birazdan da ben bir şeyler anlatırım, vakit dolar, akşam olur, dağılırız.
Beklendiğimi hissetmiştim. Bilmediğim bir şey, henüz tanımadığım insanlar beni bekliyorlardı. İnsanın beklentileri olmasından daha müthiş bir şeydi beklendiğini bilmek - sanmak.
"Kendilerini öyle kaptırdılar ki anlattıkları şeylere, çok rahat görünmezleşebilirim, içki almaya gidermiş gibi, hoop diye süzülerek ayrılabilirim bu müşteki çemberden, kimse fark etmez, şu an bile farkında değiller varlığımın, beni de kendilerinden sanıyorlar, bizden biri. Yapamıyorum. Belki de ahmaklık değil; kefaret ödüyorum böyle. Bu gibi adam ve kadınlarla bir araya geldiğimde nasıl olup sessiz kalabildiğimi sorup durmuş birine birikmiş dağlar kadar borcum var. Ucundan başladım ödemeye - uzun vadeli düşük ödemeli kampanya! Borçlar böyle bitmez - bilmem mi, Ekremlerim şirketin finansından sorumluyum -, ama günü döndürürüz döndüğünce. Günü döndürmek bir şey değil, kolaysa onu döndür be adam."
Hani kötü televizyon dizilerinde bir iki yanlış anlamayla işler kördüğüm olur ya, insanlık da milyonlarca yanlış anlamanın sonucunda şirazesinden çıkmıştı.