Şu an kısa ve masum gibi görünen bu kitap ile karşınızdayım. Okuması basit gibi görünen ve ele alınca çabucak okunan bu eser aslında hiç de öyle bir çırpıda okuyup kenara kaldırmalık eserlerden değil. Hem de hiç.
Öncelikle yazarına gelecek olursak kendisi sansasyonel psikanalizleri ile her daim gündem olmayı başarmış Freud’un öğrencisidir. Öğretmeninin görüşlerini desteklemekle kalmayıp cinsel görüşlerini daha da ileriye taşıyan Reich ismiyle sıkça söz ettirmiş ve toplumca dışlanmayı da başarmış. Orgazmın insanın en ilkel dürtülerinden biri olduğunu savunmuş ve orgazm zamanı insanın ‘orgon’ adını verdiği kozmik bir enerji yaydığı teoremi ile tanımlarını ileri safhaya taşımış ve ezberler bozmaya devam etmiştir.
Kitaba gelecek olursak; küçük adamın sistemi ve insani dürtülerini değiştirmenin, geleceğe seslenmenin ve ötesinde kitlelere etki etmesinin yalnızca içe dönmesi ve bilinçlenmesi ile olacağına, düşünmekten ve istemekten korkmaması gerektiğini vurguluyor. “Kendi elinle prangayı kendine sen vuruyorsun.” Diyerek sıkça insanın sorumlu tutulduğu ve mecbur kılındığı seçimlerinden yalnızca kendinin sorumlu olduğuna, hiçbir kurtarıcı beklememesi ve adım atmak için bilincinin varlığında olmasını sıkça vurguluyor hatta bunu haykırıyor. Bilinçlen, düşün, irdele, sorgula, karar ver (!) istiyor yazarımız.
İnsanı kitleleştirmekten ve toplumu etkilemenin başlıca zincirinin kişinin kendinde başladığını söyleyen ve insanın tek kurtarıcısının yine kendisi olduğunu söylüyor.