“Kuşaklar boyunca ailenizde görülen bir eğilim sizde sona erebilir. Siz geçmişle gelecek arasında bir bağsınız. Kendinizde yapacağınız bir değişiklik ileride pek çok yaşamı etkileyebilir.”
Çoğu zaman sorun sistemdedir, insanlarda değil. İyi personeli kötü sistemlere sokarsanız, sonuçları da kötü olur. Büyümesini istediğiniz çiçekleri sulamanız gerekir.
Karakterimiz temelde alışkanlıklarımızdan oluşur. Aristo’nun da dediği gibi “Sürekli yaptığımız şey neyse biz oyuz. O halde mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.”
Karakter etiği, etkili bir yaşamın temel ilkeleri olduğunu (dürüstlük, cesaret, çalışkanlık..) ve insanların, ancak bu temel ilkeleri öğrenip kendi temel kişilikleriyle bütünleştirdikleri takdirde gerçek başarıyı ve sürekli mutluluğu yakalayabileceğini gösterir.
Yaşamlarımızda önemsiz değişiklikler yapmak istiyorsak, dikkatimizi uygun bir biçimde tutum ve davranışlarımıza verebiliriz: ancak çok önemli bir değişiklik yapmak istiyorsak, o zaman temel paradigmalarımız üzerine çalışmamız gerekiyor.
Proaktivite sözcüğünün insiyatifi ele almaktan çok daha öte bir anlamı vardır. İnsan olarak, kendi yaşamlarımızdan sorumlu olduğumuzu ifade eder. Davranışlarımız, koşullarımızın değil, kararlarımızın işlevidir. Değerlerimizi duygularımızdan üstün tutabiliriz. Bazı şeylerin olması için hem insiyatifimiz vardır hem de sorumluluğumuz.
Albert Einstein’ın dediği gibi: “Karşılaştığınız önemli sorunlar, onları yarattığınız zamanki düşünce düzeyinizle çözülemez”. Yani bunların yaratıldıkları yüzeysel düzeyde çözülemeyecek kadar esaslı ve derin sorunlar olduklarını anlarız.