Yazarın bu kitabı dört ana hikayeden oluşur. Asıl amacı da bu hikayelerle gerçek mesajını iletmektir. Peki nedir bu hikayelerin konusu?
İlk iki hikaye dönemin insanı çok değer verdiği Toprak arazisi üzerinden, insanın hep daha çok arazisinin olmasının isteyerek zenginleşme amacı güder. Mevcut durumuna şükretmek yerine güçlenmek adına daha çok dünya malının peşinden koşarken bir bakmış ki hayatın sonuna gelmiş ve ölmüş. Yani bizdeki dünya malı dünyada kalır anlayışı, haline şükür etmeme, doyumsuzluk gibi konulara vurgu yapar.
Son iki hikayede ise hikayedeki olay kahramanlarını bir sembol olarak kullanarak insanın asıl içinde İYİLİK ile SEVGİ olduğunu ve insanın dünyaya iyilik yapmak için geldiğini, bu nedenle iyilik yaparak öbür dünyaya hazırlık yapmak gerektiğini ve ölümü düşünüp unutmamak gerektiğini vurgular.
Kitabın son hikayesinde geçen şu güzel sözü sizinle paylaşıp noktalıyorum;
Tek önemli vakit vardır, o da içinde bulunduğumuz andır çünkü sadece o anda bir şeyleri değiştirebilecek gücümüz vardır.
En önemli kişi, o an yanınızda kim varsa odur, hiç kimse kimi bir daha ne zaman görüp göremeyeceğini bilemez.
En önemli iş ise iyilik yapmaktır çünkü insanın bu dünyaya gelmesinin başka bir nedeni yoktur.
Saygılar....