Zamanımızın Bir Kahramanı

İntihar

Kaan Arslanoğlu

Öne Çıkan İntihar Gönderileri

Öne Çıkan İntihar kitaplarını, öne çıkan İntihar sözleri ve alıntılarını, öne çıkan İntihar yazarlarını, öne çıkan İntihar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir erkek ve yeni doğmuş bebeği hakkındaki düşünceleri
Bir et parçasını eline tutuşturdular. "Baba ol­dun!" dediler. "Tebrikler... " Bunda tebrik edilecek ne vardı ki? Sekiz buçuk ay önceki eylemi sayılmazsa bu iş için ne yapmıştı ki? O eyleminse başkalarınca kutlanacak nasıl bir başarı sayıldığını kestiremiyor­du. Kırmızı et parçasını ayıp olmasın diye yarım dakika elinde tutup annesine verdi. Biraz büyümeli, yüzü falan bir şekle girmeliydi ki, bir kişilik olarak benimseyebilsin, sevebilsin.
Otuz beş yaşta intihar fikri kendiliğinden mi doğmuştu zihnin­de yoksa buna benzer bir şeyleri bir yerlerden mi okumuştu? Ne yapsa aydınlatamaz karanlıklarda olup bitenleri, ama azıcık biliyor. Yaşamı daha çok olumsuz yönleriyle algılama, karamsarlık, çoğu şeyi boş ve anlamsız bulma, tatminsizlik ve sürekli bir sıkılma duygusu ... Her şeyi geçici ve önemsiz görme. Her şeyi demek yanlış; özellikle olumlu şeyleri geçici görür. Örneğin, bahar gelir mor, pembe, beyaz çi­çekler açar dallarda, sevindirmez onu bitki dostlarının neşesi. Döküle­cekler, der içinden. Uzun sürmez güzellikler. Kötülükler için de keşke aynı düşünebilse. Yapamıyor. Tepesinde, karikatürlerdeki o uğursuz bulut gibi bir gölge. Nereye giderse onu izliyor.
Reklam
"İnsanlar hak ettikleri muameleyi görürler". Bir bölümü için belki geçerli. Hatta insanların çoğunluğu için. Ya azınlık­ta kalanların, çektiklerini hak etmeyenlerin yüklendiği acılar? Ya ço­cuklar, ya hayvanlar? Onların çektiklerini haklı, mantıklı kılan ne?
Çekiliyordu toplumdan. Darda kalma­dıkça kimsenin yüzüne vurmazdı kusurlarını, çekilirdi. Yalnızlığına çe­kilirdi. Bu bir bahaneydi belki yalnız kalmak için. Burukluk duyuyordu. Burukluk birikiyordu. Yılların burukluk birikin­tisi. Koca bir boşluk duygusu. Her şeyi bırakmış olmanın, yaşamında­ ki hiçbir şeye gönülden bağlanamamanın başarısızlığı.
Bir şey eksik... Yaşamıyor. Farkediyor işte, yaşamıyor. Onlar mı yaşamayan. Yaşamayan kendisi...
"Tutunamayan"ı oynayanlarla kaynıyor ortalık. Uyum­suz, sorunlu, her şeyi anlamsız bulduğunu söyleyen, tutunmak için hiçbir şey yapmadığı havasında yığınla insan. Oysa ellerine bir dikkat edin, demir pençeler görürsünüz. Çelik tırnaklar. Yakınlarında uzakla­rında ne görür ne hissederlerse pençelerini takarlar. Tutunurlar, hem de ne biçim tutunurlar. Boş vermiş görünümdedirler güya, uçan kuş­tan haberleri olur. Yaklaşmadan kokusundan tanırlar işlerine yarama­yacak olanı, selam bile vermezler uzaktan. Duygulu görünürler, acın­dırırlar kendilerini, yürekleriyle değil hesaplarıyla yaşarlar oysaki. "Dis­connectus Erectus" gibi bir ad takmışlardı bunlara galiba, Latince bil­se Connectus Erectus'tan daha anlamlı bir karşı isim bulabilirdi. Bü­tün bedenleriyle yapışanlar ya da tırnaklarıyla sıkı sıkı yek vücut olan­lar gibi... Alırlar da alırlar. Fare gibi üflerler kopartmadan önce bir şey­leri. Tırtıkladıkları, sürekli tırtıkladıkları bile fark edilmez o yüzden.
Reklam
65 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.