Bu kitap, aydınlıktan bir haber olan cahilliğe, cahillikten doğan kötülüğe değiniyor. Yazarın Fransız toplumunu baz alarak toplumlardaki ikili yapı üzerine bir eleştiri getirdiği görülmektedir. Toplum, güçsüzü dışlayarak sefillerini kendi oluşturmaktadır. Adaletsiz sistem ise sefilleri daha sefil yapmakla meşguldür. Öyle ki ekmek çaldığı için kürek mahkûmiyetine çarptırılan Jean Valjean için şu sözler söylenmekte: “Kürek zindanları kürek mahkûmunu yaratır… Ahmakken gaddar, kütükken yanan kor oldum.” (Düzen bunu sağladı.) Kitabı okumaya başladığımızda ilk olarak Digne psikoposuyla karşılaşıyoruz. Bu kahramanımızın herkes tarafından dışlanan, hor görülen bir adama dokunuşunu ve kitap boyunca aslında bu dokunuşun nasıl bir kelebek etkisi yarattığına şahit oluyoruz. Ayrıca kitapta bunlara ek olarak inanç, din, iyilik, adalet gibi pek çok olgunun ve daha nice şeylerin de üzerinde durulmaktadır. Sonuç olarak en net haliyle şöyle de denebilir: Bu kitabın özü; bireyi aydınlatmaktır, tarihe ışık tutmaktır