Yazdığı hikâyelerde sokak çocuklarını, hastaları, mahkumlarını anlatarak okuyucunun bam telini sızlatan Sabahattin Ali bu durumdan dert yananlara her şeyi önüne getirilen, pisliği uşaklarca temizlenen, köftesine dana eti katılmayan, dişisi bile özenle seçilen bir köpeği anlattığı Bahtiyar Köpek hikayesinde cevap veriyor: Hele cümle âlem bu köpeğin onda biri kadar rahata kavuşsun, bakın ben bir daha acı şeylerden söz açar mıyım!
Yahudi doktoru gavur diye aşağılayan, onu onun yazdığını bilmeden sorguya çekenlerin gülünçlüğünü "Dekolman"da, üçkağıtçılığın zanaat olduğu bir dönemi "Hakkımızı Yedirmeyiz!"de, adı çirkin kendi güzel yerler insanımızca mahvolurken adının güzelleştirildiğini "Çirkince"de anlatan Ali, ironi yoluyla zekasını da gözler önüne seriyor.
Kitabın sonunda yer alan masallar; roman, hikâye, şiir, köşe yazısı, tiyatrodan sonra bu türde de yetkinliğini kanıtlıyor. Ama masallar uyutmayı değil uyandırmayı amaçlıyor.