Uğultulu Tepeler, karizmatik, havalı bir kitap ismi, son zamanlarda da adına sıkça rastlıyorum, bu sebeple merak ettim, büyük bir hevesle okumaya başladım.
19.yüzyıl İngiltere'sinde geçiyor. Hala aynı mı bilmiyorum ama o zamanlarda onlarda da orman kanunları geçerli görünüyor.
Yani gücü elinde bulunduran kanundur, ve herşeyi mevcut kanunlara göre uydurur.Şimdiye kadar okuduğum kitaplara hiç benzemiyor. Neredeyse tüm karakterler oldukça sinir bozucu, itici. Tabi ki hiçbiri Heathcliff'in eline su dökemez.Kin, nefret, hırs, öç alma, hastalıklı bir sevgi kitapt öne çıkan, öne çıkan güçlü duygular.Sanıyorum bu sebeple de kitaba bir türlü ısınamadım, oldukça uzun sürede bitirebildim. Özellikle ilk 100 sayfada, karakterleri anlamakta biraz zorlandığımı söyleyebilirim. Eğer okursanız, size tavsiyem, bir aile ağacı çizmeniz :) Böylece daha kolay olacaktır.
Uğultulu Tepeler'in bir aşk romanı olduğunu düşünerek, okumaya başlayacaksanız, DURUN! Sakın yapmayın, hayalkırıklığına uğrarsınız.Evet, temelinde aşk var ama bir aşk nasıl böyle nefret, doymak bilmez bir intikam hırsına dönüşebiliyor, anlaşılır gibi değil.Hatta aşka dair görebildiğiniz güzel hiçbirşey yok, sadece nefret, kötülük planları. Heatchliff'Te bu intikam hırsı o kadar güçlü ki, nesilden nesile tüm aileden intikam almaya çalışıyor, birisinden aldın, yeter artık, dur diyorsunuz.Aslına bakarsanız, kurgu güçlü, karakterlerin , duyguların okuyucuya yansıtılması da çok güçlü. Klasikler arasında yer almayı hak eden bir kitap.Ama mutlaka okumalısınız diyemem :)
Okuyanlar için de keyifli okumalar diliyorum...