Ana-babalarımızdan alacaklı olduğumuz bir gerçek de olsa, geçmiş yeniden yaşanamaz. Bazı insanların daha elverişli koşullarda yetişmiş olmasının yarattığı eşitsizliğe isyan etmek de bizi kendi sorumsuzluklarımızı görmekten alıkoyabilir. Üstelik ana-babalarına öfkelerini sürdüren insanlar onlara karşı duydukları korkuyu da sürdürürler. Ana-babadan korkmak ise olgunlaşmamış olmanın bir göstergesidir.
Korkmak, devamlı olarak kendini düşünmek ve şeyleri nesnel bir akış içinde tahayyül edememektir. Dehşet hissi, her şeyin size karşı geldiği hissi, hiçbir tehlikenin alakasız olmadığı bir dünya anlayışını gerektirir. Abartılı bir öznelliğin kurbanı olan korkak, diğer insanlardan ziyade kendini, saldırgan olayların hedefi zanneder. Bu hatası onu cesurla bir araya getirir; onun tam zıt noktasında olan cesur, kendine hiçbir yerde silah işlemeyeceğini sanır. İkisi de, kendine hayran bir bilincin en uç noktasına varmışlardır.
''Yalnızca bir şey isteyeceğim senden, insanlarla konuşurken dikkatli ol. Korkmak gerekir insanlardan... birbirlerinden nefret eder insanlar. Hasistirler, kıskançtırlar. Hepsi öyledir. Onları suçlamaya, eleştirmeye başladığında nefret ederler senden, yok ederler seni.''
Diğer insanlar içgüdüsel olarak kötü bir şeyleri fark edip bu adamdan uzak dururken ben ona kendini iyi hissettirmeyi görev edindim. Zihnimdeki sesin beni uyarıp kaçırmasına izin vermedim; bunun yerine, katı
“ Yargılama. Dinle,” kuralına uymayı tercih ettim.
Annemin öğrettikleri yanlıştı.
Korkmak yerine sempati duymama sebep olmuştu.
Kötüyü fark etmek yerine iyiye inanmamı sağlamıştı.
Katilimle dans ettim.
Yalnız kalma korkusu, kaybetme korkusu dayanılmaz bir hal alıyor.
Her şeyin geçici olduğu bir dünya düzeninde kaybetmekten korkmak ne büyük ıstırap ama değil mi?
Hem biliyorsun hiçbir şeyin kalmayacağını hem de bildiğin şeyden korkuyorsun.
Kıskançlık bir rakibimiz olmasından korkmak, yerimize birinin konulacağı endişesini yaşamaktır. Bizim olmayanı istemek anlamına gelen hasedin aksine kıskançlık; birini kaybetmenin ya da birinin sevgisini başkasına kaptırmanın korkusudur.