Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Acı var," dedi Shevek ellerini açarak. "Gerçek. Ona yanlış anlama diyebilirim, ama var olmadığını veya herhangi bir zamanda yok olacağını var sayamam. Acı çekme, yaşamımızın koşulu. Başına geldiği zaman fark ediyorsun. Onun gerçek olduğunu anlıyorsun. Tabii ki, tıpkı toplumsal organizmanın yaptığı gibi, hastalıkları iyileştirmek, açlık ve adaletsizliği önlemek doğru bir şey. Ama hiçbir toplum varolmanın doğasını değiştiremez. Acı çekmeyi önleyemeyiz. Şu acıyı, bu acıyı dindirebiliriz, ama Acı'yı dindiremeyiz. Bir toplum ancak toplumsal acıyı -gereksiz acıyı- dindirebilir. Gerisi kalır. Kök, gerçek olan. Buradaki herkes acıyı öğrenecek; eğer elli yıl yaşarsak, elli yıldır acıyı biliyor olacağız. En sonunda da öleceğiz. Bu doğuşumuzun koşulu. Yaşamdan korkuyorum! Bazen ben- çok korkuyorum. Herhangi bir mutluluk çok basit gibi geliyor. Yine de her şeyin, bu mutluluk arayışının, bu acı korkusunun tümüyle bir yanlış anlama olup olmadığını merak ediyorum... Ondan korkmak veya kaçmak yerine onun... içinden geçilebilse, aşılabilse. Arkasında bir şey var. Acı çeken şey benlik; benliğin ise- yok olduğu bir yer var. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Ama gerçekliğin, rahatlık ve mutlulukta görmediğim, acıda gördüğüm gerçeğin, acının gerçekliğinin acı olmadığına inanıyorum. Eğer içinden geçebilirsen. Eğer sonuna kadar ona dayanabilirsen."
Âlemde sevgiden büyük bir umut da sevgiden öte bir korku da yoktur. Sevgiliden korkmak, korkunun en yüksek derecesi; sevgiliden umut etmek, umudun en yüksek kertesidir. Sevgilisi olmayan biri, yaşadığını sansa da yürüyen ölüden ibarettir!
Reklam
"Hayır. Öfkelenme. Öfkelenmek korkmak kadar kötüdür."
Sayfa 408Kitabı okudu
Saygı, korkmak ve çekinmek değildir. Sözcüğün kökenine göre, bir insanı olduğu gibi görebilme yetisini, onu özgün bireyselliği içinde fark edebilmeyi belirtmektedir. Saygı, diğer kişinin, dilediğince büyüyüp gelişmesine duyulan ilgi anlamına gelir.
Sayfa 32
Beni engelleyenin olgular olduğu pek söylenemez, bir korku, aşılabilmesi olanaksız bir korku var; mutlu olmaktan korkmak, daha yüce bir amaç için kendime acı verme tutkusu ve buyruğu.
"O gün, o gece yaşadıklarımı anlatmak benim için gerçekten çok zor doktor... Çünkü düşündükçe aklımdan bir parçayı daha yitirdiğimi hissediyorum. Cesur biri sayılmam belki ama inanın, olanların cesaretle yakından uzaktan ilgisi yok. Şu anda benim yerime, dünya tarihinde cesareti ile kendinden söz ettirmiş savaşçı, komutan, kral ya da her kimse artık, birini de koysanız, onların da ruh halinin benimkinden farklı olacağını düşünmüyorum. İnsanoğlu korkabilir ve bundan daha doğal bir şey yok. Ancak aklını, daha da kötüsü ruhunu yitirme derecesinde korkmak... İşte bu en kötüsü olsa gerek. Bilinmeyen korkusu en korkuncudur derler. Koca bir yalan! Siz hiç varlığına inanmadığınız bir şey ile karşı karşıya geldiniz mi!?! O kadar hazırlıksız oluyor ki insan, o kadar çaresiz kalıyor ki... Dost meclislerinde hakkında şakalar yapıyorsunuz, bunu yaşadığını iddia eden insanlarla ve anlatılan hikayelerle alay ediyorsunuz... Ve 'O' bir gün karşınıza çıkıyor; size iğne gibi sivri ve bıçak kadar keskin dişleri ile gülümsüyor!.. Sizinle dalga geçme sırası 'O'na geldiğinde hissettiğiniz çaresizlik anlatılamaz! Beni neden konuşturuyorsunuz ki? Nedir bunun amacı? Ben size unutmak istediğimi söylemedim mi? Beni delirtmeye mi çalışıyorsunuz? Bu gece yine uyku yok bana, rüyalarımın yerini yine kabuslar alacak. 'O'nu yine göreceğim, yine hissedeceğim , yine bana dokunacak... O gözler, o dehşet! Allahım! Allahım! Hayır! Hayır! Tekrar olmasın, HAYIR!!!"
Sayfa 55 - Konuşmayanlar - Umut DülgerKitabı okudu
Reklam
Fear of a name increases fear the thing itself. (Bir şeyin isminden korkmak kendisine olan korkuyu artırır.)
Sayfa 256
...Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı....olamayacağı. İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum .Şekil değiştirmişiz biz.Ben giderken,sen gelirken değişen ne varsa bilmediğim, karşılaştığımızda bir şamar gibi inecek yüzüme sanırım. O yüzden kaçıyorum karşılaşmalardan. Korkmak değil bu .Korkudan korkmak benimkisi...ve anladım ki ayrılığa değil, ayrı kalmaya yeniliyor insan...
Sayfa 108
424 syf.
8/10 puan verdi
Gördüğüm günden beri merak etmiştim bu cici kitabı. Okudum, rahatlayamadım. Çünkü devamını merak ediyorum şimdi. Uzaylıların varlığından haberdar bir dünya sunmuş yazar bize. İnsan ve L'eihr ırkı arasında ittifak kurulması isteniyor. İki ırk birbirini daha iyi tanısın anlasın diye öğrenci değişim programı başlatılıyor. Seçilen Dünyalı ailelerle 1 yıl geçirsinler diye 3 L'eihrli genç dünyaya gönderiliyor. Yazarın çizdiği tablo çok mantıklı. Bilinmeyenden korkmak hep yaptığımız şey. Bu korkunun da insana yaptıramayacağı pek bir şey yok gibi. Keyifle okudum ve beğendim kitabı. ☺️
Yabancı
YabancıMelissa Landers · GO! · 2014791 okunma
Anemi (kansızlık): Olası nedeni= "Evet ama" tutumu. Sevinçten yoksunluk. Hayattan korkmak. Kendini yeterince iyi bulmamak. Yeni Düşünce Modeli= Hayatımın her alanında sevinci deneyimlemem güvenlidir. Hayatı seviyorum.
Sayfa 21
Reklam
''İnsanlar kendi gölgesinden korkmak deyişini dalga geçmek için kullanır ama gölgesinden korkmaya birinin hakkı varsa o da Wendy Torrance'ydı.Başına gelen onca şeyin ardından gölgelerin ne kadar tehlikeli olabileceğini öğrenmişti.Yeri geldi mi,insanı fena ısırırlardı. ''
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.