Jane Austen’ın en bilinen kitaplarından birisi, Akıl ve Tutku(ya da Kül ve Ateş). Yazarın adını önce “Elinor and Marianne” olarak belirleyip ardından “Sense and Sensibility” olarak değiştirdiği basılan ilk eseri.
Benim okuduğum ikinci Jane Austen romanı. Ancak “Gurur ve Önyargı”yı çok kötü bir çeviriden okuduğum için Akıl ve Tutku’yu ilk olarak da kabul edebilirim.
Kitapta birbirine taban tabana zıt iki kız kardeş üzerinden ilerlenmiş. Tıpkı kitabın ismi gibi birisi akılı birisi tutkuyu temsil ediyor. Marianne olabildiğine hareketli, duygusalken ablası Elinor mantığını, sakinliğini her daim duygularının önüne koyuyor. Biz de kitap boyunca bu iki kardeşin başından geçen olaylara, aşkı tecrübe etmelerine şahit oluyoruz. Tabi bunun yanı sıra kitap yazıldığı dönemi gayet güzel anlatmış; insanların evlilik ile gelir arasında kurdukları o sıkı bağ, ikiyüzlü davranışlar, samimiyetten uzak statü merakından kaynaklanan ilişkiler… Yani yazar, kendi açısından toplumda gördüğü yanlışları alaycı, iğneleyici bir dille eleştirmeyi ihmal etmemiş.
Jane Austen okumayı seviyorum çünkü yazıldığı dönemin penceresinden baktığımızda kitaplarındaki kadın karakterler dönemin kurallarıyla çoğunlukla ters düşüyorlar. Onlar okumaya düşkündürler, tek başlarına yürüyüşlere çıkarlar, duygularını ifade etmekten çekinmezler... Yani güçlü ve aykırıdırlar. Ben de karakterleri gibi aykırı olan yazarın diğer kitaplarını da okumayı düşündüğümü belirtmek isterim.
Keyifli okumalar…