Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Okur Yazar Psikoloji
Okur Yazar Psikoloji
@okuryazarpsikoloji
İnstagram : okuryazarpsikoloji
5 Ağustos
53 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
İletişim Donanımları, doğru iletişimin nasıl olması gerektiğine dair rehber niteliğinde. Biz insanlar sürekli iletişim içindeyiz ve çoğu zaman nerede nasıl iletişim kuracağımızı bilemiyoruz. Doğan Cüceloğlu'nun bu kitabı doğru iletişimin yolunu bulmamızı sağlıyor.
Kitap, bize donanmış bilincin hayatta ne gibi başarılar sağladığını, olumlu iletişimi güçlendirdiğini ve donanmamış bilincin ne gibi sorunlar yarattığını örnekler ve yaşanmış hikayelerle anlatıyor.
Benim bakış açımı değiştiren ve iletişim biçimimi gözden geçirdiğim bir kitap oldu. Her insanın muhteşem bir potansiyeli olduğunu, sürekli iletişim içinde ve algı dünyasının oldukça geniş olduğuna dair mesajlar aldım.
Kitap, her kesimden insanın okuyabileceği muhteşem mesajlarla dolu. Çok keyif alarak okudum.. Doğan hocaya bu muhteşem kitapları bizlere bıraktığı için sonsuz teşekkürler..
Geliştiren Anne Baba'yı, Doğan Cüceloğlu'nun diğer kitapları gibi heyecanla ve merakla okudum.
Kitap adından anlaşılacağı üzere anne babalar için öğretici ve aydınlatıcı nitelikte. Anne babaların olumlu bilgiler öğrenip, yeni bakış açıları kazanacağı faydalı bir rehber.
Kitapta bir çocuk nasıl daha iyi yetiştirilir, ebeveynler çocuklara nasıl bir rehber olup yol gösterir gibi soruların cevabını öğretici örneklerle görüyoruz.
Anne babaların, anne baba adaylarının okudukça nasıl bir yol izlemesi gerektiğini, doğru sanarak uyguladığımız yanlışları görmemizi sağlayan bir kitap.
Bilinçli bir çocuk yetiştirmek, özgür bir birey olduğunu görmek, çaba göstermek bunlar birçok anne baba için çocuklarında görmek istedikleri şeylerdir. Bu kitapla sadece çocuk değil, anne babalar da kendilerinde bunu görüp, farkındalık kazanacak.
Geliştiren Anne Baba'da, en önemli şey çocuğunuzun gücünün, yapabileceklerinin ve kapasitesinin farkına varmaktır. Çocuğun yaptıklarının, yapacaklarının sınırı yok. Anne baba bu konularda bilinçlenirse eğer çocuğuna çok daha faydalı olacak ve çocuklarını daha bilinçli yetiştirecekler. Bu sebeple çocuklarla huzur dolu bir ortam yaratmak ve eğitici bir çocukluk yaşatmak anne babanın en önemli görevidir.
Geliştiren Anne Baba'yı, psikolojiye ilgi duyanlara, psikoloji öğrencilerine, anne babalara, adaylara ve konuya ilgi duyanlara kesinlikle tavsiye ederim. Mutlaka okunmalı.
Doğan Cüceloğlu, na sevgi ve rahmetle anıyorum.
Başarıya Götüren Aile, ebeveynlere yol gösterecek rehber niteliğinde bir kitap. Çocuğunuzu daha iyi anlamanızı ve bazı şeyleri çocuğunuzun gözünden görmenize yardımcı olacak. Ayrıca psikoloji okuyan öğrencilere, psikolojiye ilgi duyanlara da yardımcı kaynak niteliğinde mükemmel bir kitap.
Başarıya Götüren Aile, özellikle sınava hazırlanan çocukları olan ebeveynler için yazılmış. Çocuğunuzla bu süreçte nasıl geçineceğinizi, nasıl yol izleyeceğinizi, çocuğunuzu nasıl keşfedeceğinizi, anlayacağınızı göreceğiniz bir kaynak.
Bu kitapla, çocuğunuzun üstün yeteneklerini fark edeceğinize ve ona kendi hayatını yönetebilme sorumluluğu vereceğinize eminim. Bu sayede çocuğunuz kitapta dediği gibi kendi hayatının direksiyonunu eline almış olacak. Ve siz de her çocuğun aslında ne kadar kıymetli ve hepsinin birbirinden özel olduğunun farkına varacaksınız.
Ben psikoloji öğrencisi olarak bu kitaptan kendi adıma çok şey öğrendim. İleride de çok işime yarar nitelikte olduğunu düşünüyorum.
Kitabın dili sade, anlaşılır düzeyde, öğretici, eğitici, ve akılda kalıcı birçok örnekle şekillenmiş biçimde anlatılmış. Okurken zorlanmayacağınız ve çocuğunuzla daha iyi iletişim kurabileceğiniz bir kitap.
Doğan Cüceloğlu'nun "Şu dünyada her şeyin en iyisine layık çok özel ve güzel bir çocuk var! O sizin evinizde yaşıyor." dediği gibi o özel çocuğun farkına varabilmenizi diliyorum. Ve bu kitabı ilgili kişilere şiddetle tavsiye ediyorum.
Doğan Cüceloğlu'nu sevgi ve rahmetle anarken, bu kadar önemli bilgileri, asla unutmayacağımız düzeyde bizlere aktardığı için de sonsuz teşekkür ediyorum..
Okur Takip Önerileri
Okumak aynanın içine bakmaktır; aynanın arkasındaki "sırrı" bilenler öteki tarafa geçerler, harflerin sırrından haberdar olmayanlar ise bu dünya içinde kendi yüzlerinin yavanlığından başka bir şey bulamazlar.
Arada bir dünyaya başkasının gözlerinden bakabilmeyi bilmek gerek. Asıl o zaman dünyanın ve insanların esrarını kavramaya
"Madem ki insanlar birbirine acı veriyordu, o zaman en güzel şey hayata meydan okumak ve mutlak bir yalnızlığı seçmekti."
Kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum ; Roman, bir paşa torunu olan Leyla Hanım'ın yıllardır doğup büyüdüğü yalıdan atılmasıyla başlıyor. Elinde tapusu olmasına rağmen çocukluğundan beri yaşadığı evinden apar topar
Uçurtma Avcısı, bize biri efendi diğeri hizmet eden iki çocuğun arkadaşlığını anlatmakta. Bu iki çocuğun çocukluktan büyüdüklerine kadar olan yaşamlarına sürüklüyor. Emir ve Hasan arkadaşlığa, dostuğa bakış açımızı değiştiriyor. Arkadaşlığın samimi, sıcak ve bu denli masum olduğuna inandırıyor bizi. Herkesin hayatında pişman olduğu şeyler muhakak vardır. Ve bazen geri dönüşü olmayabilir. Tıpkı kitaptaki gibi. Bu pişmanlık, yüreğe dokunan, acıtan bir pişmanlığı andırıyor. Bu iki arkadaşın dünyası bizi oldukça içine çekiyor ve insanı kendi iç hesaplaşmasına sürüklüyor.
Bu arkadaşlık çok masum ve aralarında geçen konuşmalar o kadar güzel ki insan arkadaşlığın ne olduğunu, nasıl olduğunu bir kez daha düşünüyor. Beni bu iki arkadaşın arasındaki geçen diyaloglardan en çok etkileyeni şuydu : Emir, 'Benim için gerçekten yerdeki pisliği bile yer misin?' diye soruyor ve Hasan, Tabiki yerim Emir Ağa ama asıl sen benden böyle bir şey yapmamı ister misin? diyor.
Kitabın dili sade, anlaşılır düzeyde. Akıcı, duygu yüklü ve kişiye farklı duyguları bir arada hissettirebilecek bir kitap. Okuma alışkanlığınızı kazanabilecek bir kitap arıyorsanız bu kitap kesinlikle kazandırır. Ben çok etkilenerek bir solukta ilk okuma alışkanlığımı kazandığım dönemlerde okumuştum. Okumanızı öneririm.
Melody, 11 yaşında bazı fiziksel işlevlerini göremeyen bir çocuktur. Okulun en zeki çocuğu ama bunu kimse bilemez. Çünkü Melody konuşamaz, yürüyemez, ve yazamaz.. Ama fotoğraf hafızası inanlılmaz güçlüdür. Kafası gördüğü her şeyi kaydeder.
Kitapta, Melody'nin bu şekilde yaşarken hissettikleri, duygu ve düşüncelerini görüyoruz. Birinci şahıs
Mutluluk, bir solukta biten, kusursuz bir kitaptı. Zülfü Livaneli'nin ilk okuduğum kitabı Serenad'dan sonra kendimi alamıyorum yavaştan hepsini okumaya gayret ediyorum. Şu ana kadar hiç beğenmediğim kitabı olmadı. Zülfü Livaneli kitaplarını şiddetle tavsiye ediyorum. Okuyun, okutturun.!
Kitaptan kısaca bahsetmek gerekirse ;
Mutluluk; Meryem, İrfan ve Cemal adlı üç karakterin üç farklı hayat hikayesiyle karşılaştrıyor. Meryem, 17 yaşında Şeyh amcası tarafından tecavüze uğramış töreler gereği de öldürülmeyi bekleyen bir genç kız. Annesiz büyümüş, sevgi görmemiş, kadınlığın kötü bir şey olduğunu, kadınlıktan utanıldığı, suçlanıldığı bir yerde ve hayata dair hiçbir bilgisi olmayan bir kızdır. Töreler gereği Meryem'i öldürecek kişinin amcasının oğlu Cemal olduğuna karar veriyorlar. Cemal askerden dönüyor ve bu iş için Meryem ve Cemal İstanbul 'a gidiyor. Prof. Dr. İrfan Kurudal ise, İstanbul' da yaşayan görmüş geçirmiş aydın kimsedir.
Ben yalnızca tecavüze uğramış bir kızın hayatını okuyacağımı zannederken üç farklı hayat hikayesinin hiç beklemediğim bir noktada buluşmasını hiç beklemiyordum açıkçası. Kitap etkileyiciydi. Güzel olacağından emin olarak okudum ama ilk başlarda pek sarmadığını söylemeliyim ortalarına doğru ise elimden bırakmak istemedim. Livaneli her kitabında olduğu gibi bunda da şaşırttı. Mutluluk; verdiği mesajlarla, diliyle, konusuyla kendini çeken bir romandı. Kitap çok güzeldi çok sevdim.. Kesinlikle okumanızı öneririm.
Huzursuzluk, Zülfü Livaneli'nin okuduğum ikinci kitabı. Bir solukta biten, kusursuz bir kitaptı. Livaneli'nin kitapları bana göre sıradışı, etkileyici ve sürpriz sonlu herzaman. Huzursuzluk da beni çok etkileyen gerçeklerle dolu bir kitap.
Kitaptan kısaca bahsetmek gerekirse, kitabın baş karakteri İbrahim normal bir yaşantı süren, kendi halinde bir gazeteci, hayatındaki bu sıradanlık çocukluk arkadaşı Hüseyin'in ölüm haberini almasıyla bozuluyor. Ve bu cinayeti araştırmaya başlıyor. Hüseyin'in Mardin'de başlayıp Amerika'da biten yaşantısını tüm ayrıntılarıyla öğrenmek istiyor. Ve çok önemli bilgiler ediniyor. Araştırma yaparken Ezidi kızı Meleknaz ve Hüseyin'in hikayesiyle karşılaşıyor. Ezidi kız ile Hüseyin'in hayatında kültür ve farklılıklar birçok şeye yol açıyor. Hüseyin'in ailesi Ezidileri şeytana tapan bir din olarak biliyor, fakat araştırmalara göre Ezidiler, şeytana değil iyilik ve kötülük tanrısı olan Melek Tavus'a inanıyorlar. İbrahim'in araştırması, onu gitgide bütün soruların cevabı olan Ezidi kızına merak uyandırıyor. Tek amacı onu bulup bütün gerçekliği öğrenmek ve içindeki oluşan bu 'huzursuzluğa' son vermek.
Huzursuzluk çok etkilenerek okuduğum bir kitaptı. Beni bazı gerçeklere ve eskilere götürdü. Belki de çoğumuzun bilmediği eski kültürlere ait gerçekler bunlar.. Okumanızı kesinlikle öneririm.
Canım Aliye, Ruhum Filiz... Kitabın ismi ve üstündeki o güzel aile fotoğrafı bile samimi, huzur dolu. O kadar güzel ki.. Harika bir anlatım. Sabahattin Ali'nin bütün samimiyeti sanki bu kitaba toplanmış. Onu en iyi bu kitapla tanırsınız bana sorarsanız. Dili çok iyi kullanıyor. Sözcüklerle inanılmaz bir uyumu var. Sabahattin Ali, bence gelmiş geçmiş en iyi yazarlardan.. Bu ne güzel bir kalem. Ne güzel sevmek.
Kitap Sabahattin Ali'nin, eşi Aliye Ali'ye ve kızı Filiz Ali'ye yazdığı mektuplardan oluşuyor. Naif sevgisi.. Ailesine olan bağlılığı.. Gerçekten okunmaya değer.. Sabahattin Ali'nin, Aliye'ye yazdıkları o kadar güzel, ince, samimi ki tekrar tekrar okuduğum yerler oldu. Sabahattin Ali çok zor, sıkıntılı günler geçirse de asla karısını ve kızını unutmuyor. Eline geçen her fırsatta güzel mektuplarını onlara gönderiyor. Bu mektuplar okudukça içimi ısıttı ve Sabahattin Ali'ye ilgimi artırdı. Okuyan herkeste aynı hisleri uyandıracağına eminim.. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Tek kelimeyle HARİKA..
Zülfü Livaneli'nin kitaplarına başladığımdan beri kendimi tutamıyorum. Hepsini okuma aşkıyla yanıp tutuşuyorum resmen. Livaneli'nin farklı bir kurgu yeteneği var. Kitaplarının sonunu kestirmek çok güç. Her seferinde beni şaşırtıyor. İnsanı başka dünyalara götürüyor, düşündürüyor, sorgulatıyor. Kardeşimin Hikayesi de olağanüstü bir aşkı psikolojik çözümlemelerle ve gerçeküstü anlatan harika bir eser. Hem aşkı hem de kişinin bilinçaltını sorgulatan, oldukça sürükleyici ve gerilim dolu. Kitaptan kısaca bahsetmek istiyorum.
Ana karakter Ahmet Aslan'ın yaşantısı, çok farklı belki de özeneceğiniz bir hayat ilk bakışta. Hayatında kendi kuralları ve olmazsa olmaz kitap dolu bir evi var. Aynı zamanda yalnızlık, diğer insanlarla teması yok ve sürekli duygusuzluk hakim. Hikaye bir cinayetle başlar. Ve bununla ilgili araştırma yapan bir gazeteci kızın eve gelmesiyle Ahmet, diğer insanlarla iletişimi zayıf olmasına rağmen kızla bir samimiyet kurar ve ona hiç kimseye anlatmadığı dünyanın en acıklı aşk hikayesini anlatmaya başlar. Kardeşinin hikayesini..
Kitabın sonunda cinayet aydınlanır, katil bulunur ve biz okuyucuları çok şaşırtan bir son bekler. Gerçekten aşırı merakla, keyifle okudum. Çok harika bir kitaptı. Kesinlikle okunmasını tavsiye ederim.
Öfkemiz bizi, başkalarının hakkımızdaki tanımlama şekline 'hayır' ve kendi benliğimizin etkilerine 'evet' demeye yönlendirebilir.
Etkisiz kavga verenlerimiz genellikle, değişmek istemeyen bir kişiyi değiştirmek amacıyla, başarısızlığa mahkum çabalara girişirler.
Öfke Dansı, Dr. Harriet Lerner'in duygu odaklı bir kitabı. Öfkelenmek insani bir davranış ve hepimizin öfkelenmeye hakkı var. Öfke kötü bir duygu gibi görülse de asıl kötü ve yanlış olan öfkeyi yanlış yönlendirmekten kaynaklanıyor. Öfkemizi kimseye zarar vermeden kullanabilmek, sağlıklı bir şekilde öfke duygusunu yaşamak gereklidir. Kitap asıl olarak öfkemizle nasıl başa çıkacağımızı, bununla birlikte psikolojimize nasıl etki ettiğini ve öfkemizin sorumluluğunu üzerimize alabilmeyi öğrenmeye yönelik rehberlik ediyor.
Dr. Lerner, yakın ilişkiler üzerine yaptığı açıklamaları ile öfkenin doğal bir duygudurum, yönetme şekillerine sessiz kalma, kavga ve suçlama ile duygusal mesafelere vurgu yapıyor. Ayrıca öfkeyi doğru kullanarak ilişkilerimize yönelik bir çözüm yakalayabilmenin öneminden bahsediyor.
Dili oldukça sade ve akıcı bir kitap. Psikoloji alanında çalışan, daha sağlıklı aile ve sosyal ilişkilere sahip olmak isteyenlere, ilişkilerinde sorun yaşayanlara ve öfkenizi kontrol etmeniz üzerine çok harika bir kitap. Bence kendimizi yönetebilmek adına yardım alabileceğimiz bir başucu kitabı denebilir. Kesinlikle tavsiye ederim
Üç kadın ve üç isim..
Maya, Ayşe oluyor. Mari, Semahat oluyor. Nadia, Katherina oluyor.
"Aramızdaki temel fark ne biliyor musun?" Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
"Peki sen ne görüyorsun bakalım?"
"İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan..
Bir yandan hiç bitmesini istemeyerek, diğer yandan merakıma yenik düşerek bir an önce bitirme isteğiyle okudum. Kitabı okurken kendimi hiç bilmediğim dünya tarihiyle ilgili gerçeklerin içinde buldum. Ve merakım daha da arttı. Okurken bir yandan araştırmaya başladım. Birkaç tarihi olayı ve ismi not ettim. Bu konuların üzerlerine düşmeyi istiyorum. Kısacası Serenad tek kelimeyle harikulade bir kitaptı. Kesinlikle okunması gereken bir kitap..
Orhan Pamuk'un en çok okunan eserlerinden biridir. Kitap gerçekten çok etkileyiciydi. Merak içinde ve heyecanla okudum. Çok akıcı olduğu gibi insanı sarsıcı bir aşk hikayesine sürükleyen bir romandı. Bir solukta bitti bence herkes okumalı.
Yeraltından Notlar belki de ertelediğiniz o iç hesaplaşmanıza sürükleyecek, küçük sayılan şeylerin devliğini hissedeceğiniz bir kitap. Çok güzeldi.
Duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olmam.
Mr. & Mrs. Bennet, beş kızları olan bir ailedir. Mr. Bennet kitapları ile mutlu olabilen bir aile babasıdır. Mrs. Bennet ise ; kızlarını evlendirmek arzusu ile yanıp tutuşan, kızlarını ün sahibi olmuş iyi geçimli ve durumu pek yerinde adaylar bulmak için çabalayan, pek de görgülü olmayan, kızlarını ve kocasını sürekli küçük düşürmeye doyamayan bir kadındır.
Mr. Bingley'in bu aileye komşu olarak gelmesiyle özellikle Jane ve Elizabeth 'in hayatlarında birçok değişiklik olmuştur. Bu komşuluk başka kişileri de beraberinde getirmektedir. Mr. Bingley' in gelişi Bennet damadı Mr. Darcy 'i hayatlarına getiriyor. Elizabeth Bennett ve Fitzwilliam Darcy'nin arasında geçen tutkulu bir aşkı anlatır. Darcy ailesinin soylu olmaması nedeniyle Elizabethe mesafeli davranır. Elizabethin de davranışında ve özsaygısında oluşan gurur etkilidir.
Her hikayede ve bazen hayatta ayrılık ve üzüntüler olabiliyor. Ve böyle zamanlar insandan çok şey götürebiliyor. Ayrılık sonrası beraberlik; güven, saygı, sevgi gibi bizim için çok değerli duyguları kaybettirebiliyor. Aynı zamanda önyargı da insandan çok şey alır. Ama bu duygu durduk yerde olmayan, kendiliğinden doğamızda olmayan bir duygudur. Bu duygunun olması için biri veya bir şeyler mutlaka sebep olur. Ve hiçbir şey kendiliğinden olmaz.. Hatalar tek taraflı da değildir. İnsanlar yaptıklarından değil yalnızca, yapmadıklarından da sorumludur.
Gurur ve Önyargı, benim duygularımı görmeye ve şekillendirmeye yardımcı oldu. Ve beni çok etkileyen bir aşka sürükledi. Kesinlikle herkesin okuması gereken klasiklerden.
Okuduğum en etkileyici kitaplardandı. Eroin'in insan hayatını nasıl etkisi altına aldığını ve sadece mutsuz insanlarda olmadığını vurguluyor. Eroini anlatan herkes sevgi eksikliğinde, yapayalnız, terk edilmiş insanlardı. Ama hiç kimse mutluluğa doymuş bir insanın da eroine yakalanabileceği gerçeğini bilemezdi. Ana karakteri Eylül'ü Eroinle nasıl ölüm dansı ettiğini anlatıyor. Bu kitap herkes tarafından okunmalı bence
Tekrar tekrar okuduğum ve çok beğendiğim romanlardan. İmkansız bir aşk olduğunu bildiği halde aşklarına hükmedemeyen iki aşık. Aslı ile Muratın aşk üçgeninde sürüklendikleri imkansızlığı anlatıyor. Okuken hiç bitmesini istemeyeceksiniz. Gerçekten çok harika bir kitap.
- ''Biliyorum, imkansız bir aşk bu! Ama hükmedemiyorum kendime .. '' demişti Murat. Çünkü, Yüreğim Seni Çok Sevdi!..
Ardından da dizelere dökmüştü sevdasını.
'' Yüreğim seni çok sevdi
o yürek talan
o yürek yangın yeri
o yürek seni istiyor
bir tek seni...''
