Aşk biter ama hikâyesi kalır geriye. Aşkın hikâyesiyse kendisinden daha güzeldi. Kendimi bir hikâyenin ağırlığıyla yollara vurdum. Başkalarına yaktığım ağıtlara sakladım içimi.
Korkaklar her zaman için cesur insanlardan daha tehlikeli olurlardı. Bir kere sayıları daha fazlaydı. Sonra, arkadan vururlardı. Vurdukları zaman da kötü vururlardı. Çünkü sağ kalırsanız öc alacagınızdan korkarlardı.
Sen gittin ve omuzlarının üzerindeki o 'keşke'yi benim sırtıma yükledin. Ben ise hem senden kalan 'keşke'ler hem de kendiminkilerin bir araya getirdiği uçsuz bucaksız bir okyanusta boğuluyor gibiyim. Ne sesimi duyan var, ne de çırpınışlarımı gören. Boşa kürek çekiyorum.
Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur.
Sabahın erken saatlerinde sokaktan geçenler küçük kızı bir evin köşesinde otururken gördüler. Al al olmuş yanakları ve dudaklarında bir gülümsemeyle, yılın son gecesinde çok üşümüştü titriyordu. Yeni yılın ilk sabahı, onun küçük bedeni üzerine doğdu; hemen hemen hepsi yanmış bir tomar kibritle orada öylece oturuyordu zavallıcık. “Isınmak istemiş!” dedi herkes. Ama onun ne güzel şeyler gördüğünü, kibrit alevinde ne düşler gördüğünü kimseler bilemezlerdi ki.
...seviyordum. Sevmek ne demekse... Ne olduğunu biliyor muydum bu türlü sevmenin? Belki daha önce bilmiyordum, öğrenmemiştim çünkü. Ama sevmek nasıl öğrenilirdi? Belki de öğrenilmezdi. Böyle ansızın bilinirdi işte.
Benim hayatım gerçekte seni tanıdığım gün başladı. Ondan öncesi, yüreğimin hiçbir şey anımsamadığı, içinde sadece bulanık ve karışık, tozlanmış, örümcek ağıyla kaplı saçma şeyler ve insanlar olan herhangi bir mahzendi.
Kötülüğe karşı savaşmaya kalkanlar kötülük yaparsa... Eğer onlar kötülük yapar, yalan söylerlerse... Bir sevgi, bir güven sonradan tiksintiye dönüşürse... Söylesene, o zaman insanlı yaşayacak umudu nereden bulabilir?