Kendi davranışlarını değerlendirebilen kimse, kurmuş olduğu ilişkilerin temelinde yatan psikolojik süreçleri anlar ve farkına varmadan ortaya çıkan "iletişim kazaları"nı önleyebilme olanağına kavuşur.
Kişilerle ilişki kurma yönteminizden hoşnut olmayayabilirsiniz. Daha yakın arkadaşlık ilişkileri kurmak istediğiniz halde, çevrenizdekilerin size ilgisiz kaldığını, konuştuğunuz zaman sizi pek dinlemediklerini, hatta konuşmanızı çoğu kez sıkıcı bulduklarını biliyor ve bu durumu değiştirmek istiyor olabilirsiniz.
Bazı kimseler fazla konuştukları, karşılarındakilere konuşma fırsatı vermedikleri için bir iletişim sorunları olduğunu düşünürlerken, diğerleri, sürekli sözlerinin kesildiği halde hiç seslerini çıkaramadıklarından şikayetçidirler. Kimileri, en son söylenecek sözü ilk başta söylediklerinden başkalarının başlarının sık sık derde girdiğini düşünürken, başkaları, az ve öz konuşmayı beceremediklerinden, sözü uzatarak karşısındakinin ilgisini yitirdiklerinden yakınırlar.
<<Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara, kuşlara,
Atlara, otlara,
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.
Hatırın kalmasın el gün yanında
Bu dünyada sen de varsın!
Üleştir dostluğunu varlığa,
Bir kısmı seni de sarsın.>>
Üstün Dökmen
Albert Einstein bir defasında şöyle bir ifadede bulunuyor:
"Ben bir ateist değilim ve kendimi bir panteist (tümtanrıcı) olarak da görmüyorum. Bizler, farklı dillerde kitaplarla dolu büyük bir kütüphaneye giren küçük bir çocuk konumundayız. Çocuk biliyor ki bu kitapları mutlaka birileri yazmıştır. Fakat nasıl olduğunu bilmiyor. Kitapların yazılmış olduğu dilleri anlamıyor. Kitapların yerleştirilmesinde gizemli bir nizam olduğunu düşünüyor fakat ne olduğunu anlayamıyor. ..."
Aklı eşitlik günlerinin cennetinde, kapitalizme çok öfkeli. Çünkü kapitalist olamayacak kadar kapitalsiz, çalamayacak kadar onurlu ve koşamayacak kadar yaşlı. ... "Çalışarak öleceğim ben," diyor.