Amerikalılar her devlette iktidarın doğrudan halktan kaynaklanmasi gerektiğine inanırlar ancak bu iktidar bir kez kurulduktan sonra önünde adeta hiçbir sınır olmayacağını düşünür, herşeyi yapma hakkını kolayca tanırlar.
Tarih, insanları; insanlar da tarihi oluşturduğuna göre ebediyete kadar devan edecek fâsid bir dairenin içinde kapalıyız demektir ve tarihin bedbahtlığı da kendisinin menfaat gördükleri zaman en ilâhî hakikatı bile red, inkâr, tahrif veya ihfâ edebilen insanlar tarafındanhikâye edilmesindedir. Uzağa gitmeden çatırtısı hâlâ işitilen bir hâileyi
Sizin bir şairiniz vardı, neydi onun adı? Hani sen anlatmıştın: Vaktiyle edebî çevrelerdeküçümsenmiş de sonra Yirminci Asırda birinci sınıf bir şair olduğu keşfolunmuş, söylesene adını...
-Yunus Emre
-Evet Yunus Emre. Kaçıncı asrın adamıydı o?
-On dördüncü Asır başlarında ölmüştür.
-Demekki zavallı şair hakkında doğru bir hüküm vermek için altı asır beklemek lâzım gelmiş. Acaba on asır sonra anlaşılacak insanlar yok mu? Acaba ebediyen yanlış anlaşılarak yanlış hüküm giymeye mahkûm bedbahtlar yok mu? Aksine ilahlaştırılan alçakların bulunabileceğini kabul etmez misin?