Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer Y.

Ömer Y.
@22mart
İstanbul
Erzurum
499 okur puanı
Nisan 2020 tarihinde katıldı
Oğlancı Enderunlu Fazıl Bey'in Kadınlar Kitabı'ndan
Siz cümbüşü asıl Enderunlu Fazıl beye sorunuz. Kendisi eski Osmanlı kulağı kesiklerinden ki, feleğin çemberiden geçmiş, şeytanın yattığı yeri bilir, anasının donunu pazarda satar bir hergeldir. İşbu namussuz hicri bin yüzlerde,yaniya on ikinci yüzyılda, miladi, bizim yeni hesapla on sekizincide yaşamış olup,zamanının hızlı kulamparalarından!..."Lakin İstanbul'un karı işlerini de ballandıra ballandıra anlatıyor. Bir sürü nâmeleri var, biri de Zennanâme (Kadınlar Kitabı). Bunun bir oğlanı varmış, bir gün demiş ki, Fazılcığım,şahlevendim,cıvanım,bana öyle bir kitap yaz ki, hangi milletin kadını neyin nesidir bileyim. Fazıl'dır,yavrum ben kadından anlamam, benim işim seninle diyecek oluyor, oğlan ossaat ağlamaya koyuluyor ki elma gibi yanaklarından inci gibi gözyaşları akıta ve de Kulampara Fazıl'da hoşafın yağı kesile,içi eriye!
Reklam
Alevi-Bektaşi'lerin ölçüsüz ve bilgisiz bazı kolları Hz. Ali ve çocuklarına (12 imam) 'Tanrılaşmaya' varan aşırı sevgi ve bağlılık gösterdiler. Bunlar, Safevi-İran emperyalizmi siyasetine de alet oldular. Fakat çok büyük kısmı makul olarak kendilerini Ali neslinden bildikleri için olan ve oğullarına kasdetmiş olan Muaviye ile Yezid'i can düşmanı bilgiler. Bu yüzden islam tarihinin en acıklı sayfası olan Kerbelâ olayı, Bektaşi edebiyatının lirizm kaynağı ola geldi.
Benim için kitaplar, insanlardan çok daha değerlidir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Vecizeler
-Muvaffakiyet en tesirli leke sabunudur. -Güç olan kahramanca ölmek değil, kahramanca yaşamaktır. -Zekâsız kuvvet yıkabilir fakat yapamaz.. -En feyizli rahmet (yağmur) alınteridir. -İnsan, sevdiğinden korkar, fakat korktuğunu sevemez. -Yerinde sayanlar, yürüyenlerden ziyade ayak patırtısı eder. -En iğrenç yalan, gözyaşı şekline girendir.
Atasözleri
-Beleş atın dişine bakılmaz. -Şık şık eden nalçadır, iş bitiren akçadır. -Ateşin zorunu kazan bilir. -Deniz yoğurt olsa kaşağı olan yer. -İyiliğe iyilik her kişinin işi, kötülüğe iyilik er kişinin işi. -Şeytanın dostluğu darağacına kadardır. -Eşeği düğüne çağırmışlar "ya odun eksik bir gün ya su" demiş.
Reklam
Türkolog Dr. İgnace Kunoş
(Dr. Kunoş Türk folkloru ve halk edebiyatı üstündeki çalışmaları ile ün yapmış, Türklük hayranı Bir Macar bilginidir. Daha lise öğrencisiyken amcası bir gün olan: "Nice memleketler gezdim. En ziyade beğendiğin millet Türkler, en kolay öğrendiğim dilde Türkçe oldu." demişti.) İgnace Kunoş, o hayranlık içinde, Macar dili ile Türkçe arasında yakınlıklar bulmak, Türk halk dilinin verimlerini tespit etmek amacı ile, 1894 yıllarında İstanbul'a geldi. Özbekler Süleyman Efendi, Ahmet Vefik fik Paşa, şair Nigâr Hanım gibi bilgin ve sanatçılarla tanıştı. Padişah'tan ve saray erkânından yakınlıklar gördü. İstanbul'da gönlünce dolaşıp Ramazan eğlencelerinde bulundu, meddahlar, masalcılar dinledi. Karagöz ve Ortaoyunları seyretti. Sonunda "Türk Halk Edebiyatı"na dair ilk eserini meydana getirdi. Geldiğinden daha fazla Türk hayranı olarak yurduna dönmüştü.
Bütün Türk destanlarında, iyiliğe,kuvvete,savaşçılığa,biniciliğe, sözde durmaya büyük değer verilmektedir. Buna karşılık Odyseia destanında hiyle ve yalanın adeta övüldüğü görülür.
Saçlarınıza düşerse ak....
Saçlarına ak düşmüş. Meksika'da bu kadar beyaz değildi. Rahatsız etmiyor mu seni? Aynaya bakınca... .......Damda kar var diye ocağın sönmesi gerekmez. Herkesin bana, bir ayağım çukurdaymış gibi davranmasından bıktım. Daha otuz yaşında bile değilim.
..... Tanrı "istediğini al der, bedelini ödemeyi de unutma".
Kaynanasız aşka ha :))
_Sağlık ve para için. _Aşk için... Kaynanasız aşka içelim. _Kaynanasız aşka ha! Bu da iyi. Hiç duymamıştım.
Reklam
keloğlan
Masalların daima muzaffer Keloğlan'ı... Ağzının tadını bilen; padişahın üç kızından ortancasını öğlene, büyüğünü akşama saklayıp en küçüğü ve en körpesiyle kahvaltı eden Keloğlan. Peruka takmadığı için adını "kel" çıkaran; dostunu düşmanını ayağına değil, başına baktırmak için kel görünen; herkesi kendisine güldürür gibi yaparak herkese gülen Keloğlan. Ve biz kendisine yüzümüzle, gözümüz, kaşımızla gülerken kendisi bize kafasiyle gülen Keloğlan. Masallarda masallarla yaşıt olduğu için saçı dökülmüş. Çukurova'da ise bebek denecek bir yaşta olduğu için henüz saçı bitmemiş Keloğlan. Hakikatin büyük güneşiyle insan kafası arasına fesin değil, kavuğun değil, silindirin, külahın değil bir gün saçın bile girmesine tahammül edemiyen Keloğlan. İncili Çavuş'un oğlu, Nasrettin hoca'nın torunu, Karagöz'ün yeğeni,Hacivad'ın bacanağı,Kartepeli'nin kaynı,Kavuklu'nun,Peşekâr'ın yakını,Zenne'nin belalısı Keloğlan. Kelini sırma saçlara değişmiyen, fakat saçı er geç bitecek olan Keloğlan. Tos vurduğu kapılar daha iyi çatırdasın diye aradan tamponları söküp atan koç yaradılışlı Keloğlan. ....
Oyuncaklar
Oyuncak askerler hücum emri bekliyorlardı. Oyuncak top bir patlasa gümbürtüsü bu şehre, mermisi öteki şehre yeterdi. Oyuncak saat, zamanı alaya almak içindi. Şu lâstik inek karşıki parkın yeşilliğine hasretle bakıyordu, oraya bıraksalar sahici inek oluverecekti. Şu kediye kedi olduğunu hatırlatmaya şuracıktan bir ifadenin geçmesi kafi gelecekti. Şu köpeğin öbür köpeklerden farkı havlamasını bilmemekten ibaretti. Şu vapurun her şeyi tamam, yalnız Dçdenizi eksikti. Şu yel değirmeni dönmek, öğütmek için bir nefes bekliyordu. Bir Don Kişot'un hücumunu da kolları açık, bekliyebilirdi. Şu kuzu, yemiyle suyunu bir veren çıksa, böyle kalmaz, büyürdü. Şu lastik topun iki marifeti vardı, zıplamak,yuvarlanmak. İyi bir usta ona görülmedik yeni marifetler öğretebilirdi. Şu deve,hörgücünden memnundu; fakat kılavuzundan memnun değildi. Gece yarısı çalınacak olsa mahalleli sahura kalkardı. Bebekleri beşiklere bir yatıran çıksaydı bebekler uyur beşikler ısınır ve anneler babaların payını düşünmeye vakit bulurdu. Şu at buradan çıkabilse yarışta birinci gelir, altın nallar kazanırdı. Şu,halka tüneğine asılı sevgi kuşlarının nikahını kim kıymıştı? Öteki sıra sıra kuşlar camekandan azadedilse bile bir iklime bahar getirmeye sesleri yeterdi. Şu yangın otomobilleri bir harekete gelseler alevler teslim bayrağı çekerdi. Çocuk, bir bebek isteğini annesine değil, babasına söyleseydi oyuncakçıları dolaşmaya lüzum kalmazdı.
Ekselans (Bazı isteklere cevaptır)
Senin tebaan kadar benim talebem var Senin ülken kadar benim bahçem var Ve senin debdeben kadar benim saadetim var Senin askerin kadar dinleyicim, senin tebeandan çok okuyucum ve oldu olacak onu da söyleyim, senin gövden kadar başım var Ben senden daha büyüğüm Ekselans! Senin bayrağın kadar mendilim,senin muhafız kıtan kalabalığında ailem, senin ünvanından büyük imzam var Ben senden daha büyüğüm Ekselans! Senin tarihin kadar,çocuğumun yaşı var Senin husûsi kâtibin boyunda kurşun kalemim var Müsadenle,ben senden daha büyüğüm Ekselans!
Nen var
Yağmur bekleyip duruyorsun...neyliyeceksin yağmuru; tarla mısın,tarlan mı var? "Bahar bir gelse ben bilirim yapacağımı!" diyorsun. Açacak çiçek misin, açılacak çiçeğin mi var? Rüzgâr gözlüyorsun...nene gerek senin rüzgâr... yeldeğirmeni misin, yelken gemisi misin, uçurtma mısın; tınaz mı,yelkenin mi, uçurtman mı var? Akşamlar, niçin hâlâ gözünde tütüyor; ay mısın, yoksa doğacak yıldızın mı var?
1.680 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.