…Son günlerini eski dostları, sevenleri ve hafızların okuduğu Kur'an'ı dinleyerek geçirmiştir. Bitkinliğinin artması ve havaların soğuması üzerine tamamen Mısır Apartmanı'na yerleşen Mehmed Âkif, 27 Aralık 1936 günü akşamı 19.45'te vefat etmiştir. Her ne kadar ömrünün özellikle son on yılını büyük hayal kırıklığı ile geçirmiş; "ülkesine dönüşüne nasıl izin verildiği dahi tahkikat konusu olmuş"ve Gölgeler'de, "Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma. / Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir?"diye sormuş olsa da şair, ölümüyle adeta yeniden doğmuştur. "Resmî ilgiden mahrum "kalan cenazeye, kendisinden umudu hiçbir zaman kesmediği, Türk gençliği sahip çıkmış ve bu “Büyük Adam”, Edirnekapı'ya kadar binlerce omuzun üzerinde taşınmıştır. "İstiklal Marşı" ile defnedilen Akif'in cenazesi, Mithat Cemal Kuntay'ın ifadeleriyle söylersek "Fetih'ten beri şehrin toprağına kendi eseriyle gömülen ilk ölü!" olma şerefine yükselmiştir … Bir sanatkar öldüğünde toprağın altına sadece bedeni girer. Hele Akif gibi hayatı yüksek ve ulvi değerlerle bezenmiş. Türk milletinin önünde örnek bir şahsiyet' olarak duran sanatkar; "İstiklal Marşı'yla, Safahat'ıyla ilelebet yaşamaya devam edecektir. Esas olan mesele, ondan geriye kalan değerlerin günümüzde anlaşılıp anlaşılamayacağıdır.
Cumhuriyetin ilanından 4 ay önce İstanbul'a dönen Akif, Abbas Halim Paşa'nın davetiyle 1923'te Mısır'a gitmiştir. 1925'e kadar yazları İstanbul'da kışları ise Hilvan'da kalmıştır. 1925'te tekrar Mısır'a gitmiş ve 1925-1936 arasında Hilvan'da yaşamıştır. Akif Mısır'da yaşadığı 10 yıl içinde bir taraftan Türkçe ders leri verirken, diğer taraftan Atatürk'ün!TBMM'nin kendisine verdiği Kur'an tercümesi görevini yerine getirmeye çalışmıştır. Ancak bu görevi tamamlamayı başaramamıştır. 1935'te karaciğer rahatsızlığı baş göstermiştir. Bir süre Lübnan'da dinlenmiştir. Hastalığı şiddetlenince, 1936'da Hatay üzerinden İstanbul'a dönmüş ve 27 Aralık 1936'da sirozdan ölmüştür. Mezarı Edirnekapı'dadır.
Sayfa 25 - İnkılâp KitâbeviKitabı okudu
Reklam
İstiklâl Şairimizi Rahmetle ve Minnetle Anıyorum
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Mehmet Akif Ersoy (1873-1936)
İstiklâl Madalyası ile ödüllendirilen Mehmet Akif, 1922 yılında sağlık gerekçesi ile milletvekilliğinden istifa etti. Siroza tutulunca hava değişikliği iyi gelir düşüncesiyle önce Lübnan’a, sonra Antakya’ya gitti fakat Mısır’a hasta olarak döndü. 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda öldü. Edirnekapı Mezarlığı’na gömüldü. 1960’ta yol inşaatı nedeniyle kabri Edirnekapı Şehitliği’ne nakledildi. Mezarı, Süleyman Nazif ve arkadaşı Ahmet Naim Bey’in mezarları arasındadır.
Akif Makale
Mehmet Akif, 1908’de II. Meşrutiyet’in İlanı’nın ardından yazdığı ve II. Abdülhamit için “Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun rûh-i İblîs’e!” dediği “İstibdad” şiirini “Kardeşim Midhat Cemal’e” diyerek yakın dostu Mithat Cemal’e ithaf etmişti. Bu ithaf sadece bir şairin yakın dostuna yaptığı bir jest değildi. Mahkeme üyeliğinin ardından noterlik
Kıssadan Hisse (şiir)
. Geçmişten adam hisse kaparmış..Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? «Târîh»i «tekerrür» diye ta’rîf ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? .
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
///
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
(20 Aralık 1873 - 27 Aralık 1936 ) ( Safahat, Yedinci kitap - Sahife: 415 ) . Kaynak: http:// www. siirparki. com/ akif5. html .
Reklam
82 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.