Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ağır bir karaciğer sirozu geçirmesi nedeniyle istanbul'a geri dönmek zorunda kalan bu büyük şair, ne yazık ki kurtarılamayacaktır. 27 Aralık 1936 da İstanbul Beyoğlu'nda Mısır Apartmanı'nda hayatını kaybettiğinde ebediyete intikal eden sadece bedenidir. ismi ve eseri Türk halkının zihninde ölümsüzlüğe çoktan ulaşmış durumdadır.
Sayfa 245Kitabı okudu
Birkaç hafta sonra, Said Halim Paşa'nın oğlu Prens Halim Bey tarafından Alemdağı'ndaki Baltacı Çiftliği 'ne davet edilerek üç ay ağırlanan Akif, havaların soğuması ve hastalığının ağırlaşması üzerine tekrar Mısır Apartmanı'na yerleştirilmiş, burada 27 Aralık 1936 Pazar günü, saat 19.45'te son nefesini vermişti. Midhat Cemal, haberi duyunca Mısır Apartmanı'na koştuğunu, fakat odaya giremediğini, başını kapının kenarına dayayıp öylece kaldığını, odada Akif'in kızı Cemile ile damadı Ömer Rıza'nın ağlaşmakta olduklarını söylüyor ve ekliyor: "Buruşuk bir karyola ... Yerde tabut ... " Kitabının başka bir bölümünde de, "Akif, benim doğduğum aynı ayın aynı gününde, benim bir zamanlar oturduğum Mısır Apartmanı'nda, benim yatak odamda, benim yattığım noktada ölüyordu" diyor.
Sayfa 245 - PdfKitabı okudu
Reklam
Mehmet Akif Ersoy
27 Aralık 1936’ da İstanbul Beyoğlu’ nda Mısır Apartmanı’ nda hayatını kaybettiğinde ebediyete intikal eden sadece bedenidir. İsmi ve eseri Türk halkının zihninde ölümsüzlüğe çoktan ulaşmış durumdadır…
Sayfa 245 - Mundi KitapKitabı okudu
Cumhuriyet Döneminde İdam Edilen Kadınlar
Bir araştırmaya göre TBMM'nin açıldığı 1920'den, fiili olarak idam cezasının kaldırıldığı 1984'e kadar Meclis tarafından onaylanan ve infazı gerçekleştirilen idam cezası kararı sayısı 712'dir. Bunlardan sadece 15'i kadındır. Resmi Gazete'ye yansıdığı kadarıyla; TBMM kararıyla idam edilen ilk kadın Isparta'nın
Sayfa 158 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
…Son günlerini eski dostları, sevenleri ve hafızların okuduğu Kur'an'ı dinleyerek geçirmiştir. Bitkinliğinin artması ve havaların soğuması üzerine tamamen Mısır Apartmanı'na yerleşen Mehmed Âkif, 27 Aralık 1936 günü akşamı 19.45'te vefat etmiştir. Her ne kadar ömrünün özellikle son on yılını büyük hayal kırıklığı ile geçirmiş; "ülkesine dönüşüne nasıl izin verildiği dahi tahkikat konusu olmuş"ve Gölgeler'de, "Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma. / Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir?"diye sormuş olsa da şair, ölümüyle adeta yeniden doğmuştur. "Resmî ilgiden mahrum "kalan cenazeye, kendisinden umudu hiçbir zaman kesmediği, Türk gençliği sahip çıkmış ve bu “Büyük Adam”, Edirnekapı'ya kadar binlerce omuzun üzerinde taşınmıştır. "İstiklal Marşı" ile defnedilen Akif'in cenazesi, Mithat Cemal Kuntay'ın ifadeleriyle söylersek "Fetih'ten beri şehrin toprağına kendi eseriyle gömülen ilk ölü!" olma şerefine yükselmiştir … Bir sanatkar öldüğünde toprağın altına sadece bedeni girer. Hele Akif gibi hayatı yüksek ve ulvi değerlerle bezenmiş. Türk milletinin önünde örnek bir şahsiyet' olarak duran sanatkar; "İstiklal Marşı'yla, Safahat'ıyla ilelebet yaşamaya devam edecektir. Esas olan mesele, ondan geriye kalan değerlerin günümüzde anlaşılıp anlaşılamayacağıdır.
Cumhuriyetin ilanından 4 ay önce İstanbul'a dönen Akif, Abbas Halim Paşa'nın davetiyle 1923'te Mısır'a gitmiştir. 1925'e kadar yazları İstanbul'da kışları ise Hilvan'da kalmıştır. 1925'te tekrar Mısır'a gitmiş ve 1925-1936 arasında Hilvan'da yaşamıştır. Akif Mısır'da yaşadığı 10 yıl içinde bir taraftan Türkçe ders leri verirken, diğer taraftan Atatürk'ün!TBMM'nin kendisine verdiği Kur'an tercümesi görevini yerine getirmeye çalışmıştır. Ancak bu görevi tamamlamayı başaramamıştır. 1935'te karaciğer rahatsızlığı baş göstermiştir. Bir süre Lübnan'da dinlenmiştir. Hastalığı şiddetlenince, 1936'da Hatay üzerinden İstanbul'a dönmüş ve 27 Aralık 1936'da sirozdan ölmüştür. Mezarı Edirnekapı'dadır.
Sayfa 25 - İnkılâp KitâbeviKitabı okudu
Reklam
Mehmed Akif Ersoy, 1873 yılında İstanbul'un Fatih semtinde Sarıgüzel Mahallesi'nde doğdu ve yine İstanbul'da 27 Aralık 1936, Pazar günü akşamı, saat 19.45'te Beyoğlu'nda Mısır Apartmanı'nda vefat etti.
Sayfa 21 - M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Mehmed Âkif Ersoy, İstiklâl Marşı'mızın ve Safahat adlı büyük millî destanımızın şâiridir. İnandığı gibi yaşaması, davasına olan sadakati ve yüksek ahlâkı ile hepimize ve gelecek nesillerimize örnek olmaya lâyık büyük bir millî şahsiyettir. 1873 yılının Aralık ayında İstanbul'da doğmuş ve 27 Aralık 1936 günü akşam üzeri vefat etmiştir. 63 yaşında hastalığı ilerleyip de öleceğini anlayınca şöyle demişti: "Ne mutlu bana, Peygamber'imin yaşında öleceğim."
Sayfa 15 - M.Ü. İlahiyat Fakültesi Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Devam
NAZIM HIKMET'İN DAVALARI • I. 1925 ANKARA İSTİKLAL MAHKEMESİ DAVASI 15 yıl 4 Mart 1925'te Meclis'ten Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarılır. Hükümete büyük yetkiler veren bu yasa, geçicidir; ancak olağanüstü yargı organları olarak İstiklal Mahkemeleri'nin kurulmasını sağlar. İstanbul'da yayımlanan "Tevhid-i Efkâr",
Devam
Dahası, klasik bir softa gibi takdim edilen Âkif'in en yakın arkadaşlarından biri " iyi bir içici " olan Neyzen Tevfik'dir. Neyzen, Mehmed Âkif'i içkiye alıştırmak için çok uğraşmıştır, ancak başarılı olamamıştır. Âkif, 27 Aralık 1936'da öldüğünde doktorların teşhisi sirozdur.
Sayfa 595 - İnkilapKitabı okudu
Reklam
ATSIZ-KÜR ŞAD-BOZKURTLAR: TURAN'A DOĞRU Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Kür Şad Adı Ne Zaman Doğdu? Bozkurtların Ölümü Atsız’ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden,
Safahat Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Âkif Ersoy İstanbul'da 27 Aralık 1936 tarihinde vefat etmiştir. Kabri -bugün- Edirnekapısı'ndaki "Şehidlik"te "Mehmet Âkif Ersoy Meydanı"ndadır.
Sayfa 37 - Türkiye Diyanet VakfıKitabı okudu
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.