Cadı’nın Kışı için milyon tane alıntım var. Hepsini hikâyemde paylaşacağım.
Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim artık zaten geldik final kitabına.
Ben iki ay önce okudum biliyorsunuz. Tek kelimeyle MUH-TE-ŞEM-Dİ!
Kesinlikle serinin açık ara en iyi kitabıydı. Diğerlerinin de çok iyi olduğunu düşünürsek nasıl harika olduğuna siz karar verin.
Bu kitap bana tüm duyguları yaşattı. Sevgi, nefret, aşk… Yetmedi aksiyon ve heyecanla okurken hissettiklerimi beşe katladı.
Vasya, benim okuduğum en muhteşem kadın karakter. Erkek egemenliği altında olan bir ülke de üstelik kadınların söz hakkı bile olmadığı bir yerde Vasya’nın parlamasını tüylerim diken diken olarak okudum.
Küçük ama güçlü kadın karakter olarak adını altın harflerle kalbime yazdırdı Vasya…
Öyle buruk sahneler vardı ki… valla içim çıktı.
Bazı sahneler ağlattı, bazı sahneler sinirden kudurttu ve bazıları da tam anlamıyla beklediğimi verdi.
Bir-iki karakter vardı ki yemin ederim biri elime bir bidon benzin ve bir tane çakmak verse de şunları yaksam diye delirdim. İsim vermeyeceğim spoiler olmasın diye ama siz okuyunca zaten anlayacaksınız.
Şimdi gelelim hamam sahnesine. Aynı benzin ve çakmağı burada da kullanın çünkü Morozko yaktı, yıktı, alev aldık.
Tüm seri boyunca beklediğim anları 3.kitapta doya doya yaşadım valla ben senden razıyım Kış Kralı ️ Vasya’da razıdır.
Her kitapta muhteşemliğe doğru evrilen, her bakımdan sonuna kadar beni doyuran harika bir seriydi.
Hala okumadıysanız, kesinlikle tavsiyemdir canımlar.