Öncelikle kitap beni çok etkiledi.. Adeta denizde oluşan fırtına gibi beynimin içinde düşüncelerim arasında fırtınaya tutuldum diyebilirim. Böyle bir hissi yaşamak benim için çok güzeldi açıkçası.. Ancak anlamadığım soru işareti oluşturan durumlarda olmadı değil.
Yazar, İran'ı derin bir tarihten mükemmel bir akışla ele almaktadır. Ancak üçüncü bölümde zamanın farklılaşmasi ve kendi hayatının dahil olmasi diğer bölümlerle bağlantı kurmayı zorlastirabilir. Bununla birlikte Ömer Hayyam'a duyulan hayranlık okuyucuya aynı hislerin geçmesini sağlamış. Daha öncede Hasan Sabbah'a yazılan bir eser okumama rağmen, Nizamulmulk, Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah'ı ilk kez tanıyormuşum gibi hissettim. Özellikle Ömer Hayyam'i çok yanlış tanıdığımı ya da anladığımı öğrendim. Eserde, hangisi doğru diye sorguladım çok fazla durumlar oldu, bu noktada beni sürekli araştırmaya, düşünmeye ve yasam ile bağlantı kurmaya sevk etti diyebilirim. Kitapta ayni zamanda, medeniyetin merkezi Doğunun ilim sehri Semerkant'in nasıl yok olduğuna şahit oluyoruz. Bir kez daha politikaya, dini emellere, şüpheye, makama ve paraya tutsak olmus insanları görebiliyoruz. Üzülerek sürekli düşündüğüm şey, gerçek tarihine nasıl ulaşabileceğimiz ya da hiç bir zaman gerçekleri tam olarak ogrenemeyecegimiz. Manda ve himayeden Orta Doğunun yardım adı altında kurtulmasi ve petrol rezervlerinin sona ermesiyle sözde özgürlüğe kavuşması.. ve tabiki kurtarıcı Amerika Birleşik Devletleri (mi?)..
Biraz karışık oldu sanırım, yanlış anlaşılmalar için özür dilerim.. mutlaka herkesin okumasını tavsiye ederim..
İyi okumalar